kesinlikle ve kesinlikle sevdiğiniz insanın ölümüne şahit olmaktır. onu o kara toprağın altına verirken elinizden hiçbir şey gelmemesidir. ağlamaktan kusana kadar ağlayıp o çaresizlik içinde boğulmaktır. anlatılmaz bu duygu, gerçekten de sadece yaşayanlar bilebilir. bu olay başıma gelmeden önce yaşadığım bazı olumsuzluklara üzüldüm sanıyormuşum, sanıyormuşum çünkü gerçek öyle değilmiş. bu acının yanında o diğer yaşanan olumsuzluklar birer hiçmiş. aşk acısı, ayrılık acısı vs.. ölümün geride bıraktığı o berbat duygudan daha kötü değildir hiçbir duygu, olamazda. ölüm ve onun beraberinde getirdiği o çaresizlik..
çok değer verdiğinizin sevgilinizin büyük umutlar vaad edip sizi terk etmesi. Dünyanın en büyük acısı budur derken aile bireyinizin ağır bi hastalığa kapılması ve yaşadığınız çaresizlik ve depresif durumdur
Bu ülkeyi ölesiye sevmek ,doğasıyla , deniziyle , işçisiyle , tarımıyla , ekonomisiyle kısaca tamamiyle mahfedildiğini izlerken çok üzülmek , kaçmayı istemek ama yine de bu ülkede yaşamaktır.
insanin gordugunden geri kalmasidir. aliskanliklarini terketmek durumunda kalmasidir bir baska deyisle. en kotusu degildir mutlaka, ama cidden kotudur.
sabaha karşı 5 civarı uyanmak .vicdanın canını en çok yaktığı bu saatlerde yaptığın hataları düşünmek.bir de sabah ezanını duyarsın ya üstüne, imamın o en acıklı ses tonuyla.işte bitti.yok öyle bi his,yok böyle bir duygu.*