96 senesinde diyarbakır lice'de vatani görevini yapan abimin operasyona katılıp kuzey ırak'a girdiğini öğrendikten sonraki gün zilin çalıp bursa garnizon komutanının kapıya geldiğini görmektir.
ama neyse ki komando olarak görevine başlayan daha sonra özel harekat birliğine cannasçı olarak kabul edilen abimin üstün hizmet tebrik belgesini vermek için gelmiştir o komutan.
belki 5 yaşındaydım ama evimizin önünden her gün 2-3 şehit cenazesi geçtiği o günlerde bazı şeylerin farkında olmak o kadar zor olmuyor. ömrümden birkaç yıl attığım gündür o gün.
karşınızdaki insanın kendini tatmin edecek olan mutluluk arayışına şahit olmanız. siz sadece bir deneme olarak kalırsınız geride. kobay gibi hissedersiniz. bilimsel testlerdeki gibi bir adınız olur onun hayatında; A-004-BYC. onun ötesine geçemezsiniz. asıl iğrenç olan sizin görmediğiniz ve hakettiğiniz muameleyi, başkasının görüyor olmasıdır hem de hiçbir şey kanıtlamadan. kolay kolay bulanmayan mideniz, aklınıza geldikçe bulanır. geceler boyu yataktan öğürerek tuvalete koşarsınız. içinizden çıkanlar sadece ona dair şeylerdir. onun bencil ahlaki seviyesi sizi insanlığınızdan ve o andan sonra hayatınızda olacak insanlardan soğutur. asıl yüreğinizi soğutan şey ise insanın ettiğini bulmasıdır. elbet bir gün yaptıkları, hissettirdikleri ve içinizde bıraktığı izler ona geri dönecek. o zaman biraz huzura kavuşabilirsiniz. ama biraz.
ayrıca her cumartesi gününü içinizdeki nefreti başkasına kusarak geçirin. bu bataklıktan ruhunuzun kurtulacağı yok ne de olsa.
kendi mezarını kendin kazmaktır herhalde. bunu bilmek. engel olmak istemek, ama olamamaktır. gidecek olanın arkasından bakmaktan korkmak, ama bu durumu engelleyemeyeceğini bilmektir. ya da öyle sanmaktır. her halükarda kendini bir parça ölüme terk etmektir. ölüm dediğin her zaman bedenin çürümesi değildir. ruh da çürür. ruhun çürümesi daha çok acı verir insana. ruh kendini yenileyebildiğinden çürüme süreklidir.
aşık olduğun kızın, aşık olduğunu söylemenden 2 ay geçmesine 1 gün kala, dostuna aşk mesajı attığını öğrenmek. dostununda, ev arkadaşınında, kardeşininde, çocukluk arkadaşınında ona attığını... ihanet mi, alçaklık mı, şerefsizlik mi; yıkılmak mı, ezilmek mi, ölmek mi ? bilemedim ben onu.
er kişi sizin de tanıdığınız insanlarla eğlenmeye giderken sizi davet etmemesi ve sonra nedenini sorduğunuzda "bana yük olursun sen orda" cevabını vermesi. *