arkadaşlarınızla gezerken bir anda tinercilerin saldırlarına maruz kalmanız sonucunda bıçağı çıkaran tinercinin 'kesecem kesecem' nidalarıyla sizi kovalamaya başlaması, sizin 100 metre koşucuları gibi depara kalkmanız ve tinerciyi atlattığınızı gördüğünüz o an. şaka maka herif kesiyodu.
çok tuvaletiniz gelmiştir ve tuvalet bulamamışınızdır cebinizde sadece 1 tl vardır bunu da tuvalet parası olarak vermek istememektesinizdir, çişiniz resmen içe doğru akmaya başlamıştır, işte o anlarda karşınıza bir mc donalds çıkar, merdivenleri üçer beşer çıkarsınız ve tuvaleti bulursunuz pantolununuzu adeta yırtarcaşına acarsınız ah bir de şu kemer olmasa dersiniz ama başarıya ulaşmaya bir adım kaldığından umursamazsınız ve işte o an gelir hem işemenin verdiği duygu hemde işinizi bedavaya getirmenin duygusu vardır ki bu duygu paha biçilemez.
edit: yahu ne eksiliyorsunuz elinizi bi vicdanınıza koyun. bi düşünün bakalım, dışarıdan gelmişsiniz, nasıl sıkışmışsınız, çıktı çıkacak. can havliyle tuvalete atıyosunuz kendinizi, klozete oturur oturmaz bırakıveriyosunuz. o an dünyanın en güzel duygusu nedir? sıçmak. bokların kayıp gidişini, serbest kalışını hissetmek, kıçın birdenbire rahatlaması, huzura ermesi.. dünyanın en güzel hissi değil midir o an?
pis ve pus geçen kışın, bir türlü bitmek bilmeyen baharın ardından, mavi yeşil bir denize yüksek bi yerden cof diye kıç üstü atlamaktır. burun deliklerinden içeri nihayet tuzlu suyun nüfuz etmesi, kış boyunca gereksiz tenlerin bıraktığı anlamsız kirlerden bedenin arınmasıdır. bir nevi vaftiz olmaktır.