günümüzde kullanıldığında almanya daki işçinin yaşam standartları ile uganda daki işçinin yaşam standartlarını aynı zannetmek manasına gelir ki bu gerçeklik diyarından bir manzara değildir.
akla karl marx ı getiren cümledir. evrenselci marx buna inanır ve işçilere 1. dünya savaşı na katılmamalarını bu savaşın kapitalistlerin savaşı olduğunu proleteryanın hiçbir çıkarının olmadığını ve savaş çıkınca askere gitmemelerini söyler. buna karşılık savaşın çıkmasıyla tüm işçiler kendi vatanları adına savaşa katılırlar. bu da marx ın işçinin vatanı yoktur sözünü çürüten bir olay olur ve 2. enternasyonalinde sonunu getirir.
komünist manifestonun temelini oluşturan 'dünyanın bütün işçileri ve ezilen halkları birleşin'in güncel hali
'devlet ve sistem tarafından dışlanan
bütün ötekiler birleşin'dir.
Demir,
kömür
ve şeker
ve kırmızı bakır
ve mensucat
ve sevda ve zulüm ve hayat
ve bilcümle sanayi kollarının
ve gökyüzü
ve sahra
ve mavi okyanus
ve kederli nehir yollarının,
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir şafak vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarından
onlar ağır ellerini toprağa basıp
doğruldukları zaman.
En bilgin aynalara
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
Asırda onlar yendi, onlar yenildi.
Çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için :
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi.
hangi işçi bunlar, komünist işçiler mi? kapitalist işçiler mi? asla olmayacak bir durum, üst kimliğin işçilik olacağını hiç sanmadığım bir durumdur. bu önerme gerçek olsa rusya ve ukraynalı işçiler üzerinde denenmesi gerekir bakalım sonuçları ne olur.