şimdilik kesinlikle doğrudur. sonuçta hiçbirimiz kalıcı değiliz evrende. hepimizin bir gün yaşamsal faaliyetleri duracak. ama ileride belki hücre yenilenmesiyle falan bu süre sonlu veya sonsuz uzatılabilir.
Matrixi izlemek gerekli değildir bu gerçeği anlamak için. Gel gelelim bunu hatırladık, öyleyse uğruna ağlanacak üzülecek o kadarda samimi içten bir şeyin hiç olmadığını anlarız. Tek gerçek, inandığımız gerçek olmasını beklediğimiz ahiret hayatımızdır. Yani tek tesellimizdir. Ya Cennet olmasaydı bu acı gerçeği nasıl kaldırabilirdik. iyiki müslüman olarak doğmuşuz Hristiyan olsaydık daha az inançlı olurduk. Belkide diğer dünya inancımız daha zayıf olurdu Tanrı tanımaz bi sıfata bürünürdük..
dünyalık telâşların arasında çoğu zaman unutulan, unutturulan, hatırlandığında ise geçen ömre yazık ettiren has gerçektir. " geçici ise yaşadıklarımın neye faydası var? " sorusunu sordurur. neye faydasının olduğuna dair cevabı da kişinin inandıkları, uğruna ömrünü tükettikleri verecektir.
ateist, yahudi, müslüman, mini etekli, başı örtülü, zenci, ali ağaoğlu, obama, adriana lima, counter strike, f16, brad pitt, şenol güneş, zall, twitter, televizyon, rafael nadal... bütün bu kurum kuruluş obje nesne kişi ve cart curtların hepsinin bir gün tamamen yok olacağı gerçeğidir, üzerinde durulmalıdır.
Ey Muhammed! Sen onlara dünya hayatının misalini ver. Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkileri (her renk ve çiçekten) birbirine karışmış, nihayet bir çöp kırıntısı olmuştur. Rüzgarlar onu savurur gider. Allah her şeye muktedirdir. (KEHF/45)
öldükten sonraki hayatta bizleri nelerin beklediğini az çok biliyoruz ama burada hayat diye bahsettiğmiz şey öbür dünyadaki hayat kavramından elbette ki çok farklı. ölene kadar deneyimleyebileceğimiz şeyler çok fazla ama bir yandan da bazı şeyler yüzünden sınırlı. para, zaman , cesaret , ortam , güven gerektiren durumlar yüzünden bazı şeyleri hiç tadamayacağız. peki bunlar basit şeylerden mahrum kalmamız için bahane midir? hangimiz sabahın erken saatlerinde kalkıp koşuya çıkıyor , hangimiz gün batımını pür dikkat izliyor , renklerin dansına odaklanıyor , hangimiz doğa koşusu yapıyor , hangimiz rainy mood ve şarkı kombinasyonu yerine ciddi ciddi yağmur yağarken mum yakıp , sadece ona odaklanıyor , hangimiz oksijeni içine çekip , gözlerini kapatıyor , hangmiz kapalı havalarda geceleyin gökyüzünün rengini algılamaya çalışıyor ( lacivert olmadığı kesin.) ,hayatı yaşamak için başkalarına ihtiyacımız yok sadece yaşadığını düşünmen yeter. türk kahvesi de yeter , naneli çikolata da. ama o anda yaşadığını hissetmezsen yaptığın etkinlikler koca bir sıfırdır.