dün gece rüyamda seni gördüm. çok güzeldi hiç uyanmak istemedim. aynı holywood filmlerindeki gibi bir efekt vardı etrafta. her taraf ışıkla dolmuş o ışığın içinden sen geliyordun. tam ben sana elimi uzattım dııt dıt dıt diye bir ses işiterek uyandım. çalar saat bile kavuşmama razı olmadı.
dün gece rüyamda gördüm seni..
neden geldin, ne işin vardı yıllar sonra..
hiç de düşünmüyordum seni, aklımın ucunda bile değildi gözlerin..
sevmiyordum artık mis kokan tenini, müptelası değildim artık gülüşünün..
ne işin var, niye girdin rüyama..
...
özledim..
herşeyini özledim aslında..
hem gülüşünü, hem yemyeşil gözlerini..
misler gibi kokuşlu o tenini..
ama sen yine de girme artık rüyalarıma..
altüst etme ruhumu, bedenimi..
...
sanki uyanmamış gibiyim dünden beri..
her gözümü kapattığımda yanımdasın, gülümsüyor gözlerin..
girme bi daha rüyama, bırak beni artık yanlız yarınlarıma..
bunu birine söylerken dikkat etmek gerekir. karşınızdaki kişinin kim olduğu önemli değildir. arkadaş, sevgili, bakkal... bilinç altında kişiyi nasıl değerlendirdiğiniz çıkarsamasını yapabilir hemen. o yüzden anlatırken süslemek ve değiştirmek iyi olur.
uzun zamandır cinsel gücü arttırıcı ürün raklamlarından başka mail almayan gelen kutusunda tanıdık gelen bir adresten mail gelmiştir. kutunun üzerine tıklanması ile mail açılır ve anlaşılır ki eski sevgiliden bir mail: seni rüyamda gördüm dün. inanıp inanmamak arasında kararsız kalınmışken, şöyle bir cevap yazmak üzerine düşünülür: sen beni artık anca rüyanda görürsün.*
dün gece seni rüyamda görmek için önce gözlerini hayal ettim, bakışlarını sonra, ellerini düşündüm, ama hepsinden çok gülümsemeni, gülümsedim ben de belli belirsiz odanın karanlığında, yanımdaydın yine, başını ellerine koymuş yüzüme bakıyordun önünde duran masaya yaslanarak, ne anlatıyordum bilmiyorum, sen ordaydın işte, dinliyordun, kalman için daha uzun hikayeler düşündüm, ne çok şey anlattım hatırlamadığım, uyandım sonra, rüyamda mıydın, hayalim miydi bilmiyorum, ne önemi var ki, oradaydın ya işte.