fiziki yönden en güçlü padişah olduğu ve çok acımasız olduğu söylenilen osmanlı padişahı.
Erken yaşta, 28 yaşında hakkın rahmetine kavuşmuştur.
iran'dan kırılmaz diye hediye edilen yayı iki defa kırmıştır.
alıntı
4. Murad tarafından, mey (şarap), afyon ve fal bakmak yasaklanmış. istanbul'da bütün meyhaneler ve keşhaneler gizli takılmaya başlamış. 4. Murad bir gece
tebdil-i kıyafet istanbul'a inmeye karar vermiş. Ve bir sandal turu atmak için sandal kiralamış.
Sandalcı müşterisinin sultan olduğunu bilmiyomuş tabii. Bir ara sandalın yanından sarkan bir ipi çekmiş. ipin ucunda bi testi! Sultan, "Ne var o testinin içinde?" diye sormuş. Sandalcı "Ne olacak, mey işte" diye gülerek müşterisine ikram etmiş. Her ne kadar yasaklamış olsa da, 4. Murad ikramı kabul etmiş. ama yine de, "Mey yasak. Hünkarımız görse kafanı vurdurtur diye korkmuyor musun?" diye sormaktan da geri kalmamış. Sandalcı da haliyle, "Yahu hünkar nereden görecek bizi denizin ortasında" demiş. Aradan biraz zaman geçmiş. Sandalcı bu kez de, teknenin tahtalarından birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış ve nargilesine atarak körüklemeye başlamış. Gönlü zengin adam, hemen müşterisine de ikram etmiş. Sultan yine kabul etmiş ama yasağı gene hatırlatmış. Sandalcı aynı şekilde, "Kim görecek ki bizi denizin ortasında" demiş. Biraz daha vakit geçmiş. Bizim sandalcı cebinden fal taşlarını çıkarmış. Hünkara, "Ver 5 akçe de falına bakayım" demiş. Fal, 4. Murad'ın en kızdığı şeymiş, ama "Hadi biraz daha sabredeyim" diye düşünüp, "Bak bari" demiş. Fal taşlarını elinde çalkalayıp atan sandalcı, "Efendi, sorunu sor bakalım" demiş. 4. Murad, "Hünkar şu anda nerededir?" diye sormuş. Sandalcı taşlara bakıp "Hünkar şu an denizdedir" demiş. 4. Murad güya endişelenmiş havalarına girip, "Sakın yakınımızda bir yerde olmasın" diye sormuş sandalcıya. ve tekrar iyice bakmasını söylemiş. Sandalcı taşlara tekrar bakmış ve birden 4. Murad'ın ayaklarına kapanıp, "Affet beni hünkarım" diye yalvarmaya başlamış. Kıyıya dönene kadar yalvarmaya devam etmiş. Padişah dayanamayıp, "Sana bi soru soracağım. Eğer bilirsen seni affederim. Bilemezsen boynunu anında vurdurtacağım" demiş. Sandalcı sevinçle, "Padişahım çok yaşa" demiş ve merakla soruyu beklemeye başlamış. 4. Murad, sandalcıya, "Dönüşte istanbul'a hangi kapıdan gireceğim?" diye sormuş. Tabii sandalcı hemen itiraz etmiş, "Hünkarım, şimdi ben hangi kapıyı söylesem, siz başka kapıdan girersiniz. Affınıza sığınarak, gireceğiniz kapıyı bi kağıda yazsam ve size versem, kapıdan geçtikten sonra okusanız olur mu?" demiş. Hünkar başını "Olur" anlamında sallayınca, sandalcı tahminini yazıp kağıdı vermiş. 4. Murad kağıdı alır almaz, daha bakmadan, yanindaki fedaisine, "Hemen boynunu vur şu kafirin" emrini vermiş. Sonra da, "Surlara yeni bir kapı açıla! istanbul'a oradan gireceğim" demiş. Kapı 5-10 dakikada açılıp, padişah ve erkanı şehre girmiş. 4. Murad bi ara, sandalcının kağıda hangi kapıyı yazdığını merak etmiş. Kendinden çok eminmiş, laf olsun diye cebindeki kağıda bakmiş. Ama okuyunca hayretler içinde kalmış. Sandalcı kağıda şunları yazmış:
"Hünkarım, yeni kapınız vatana millete hayırlı uğurlu olsun."
O gün bugündür de işte o kapı, "Yenikapı" olarak anılıyormuş. alıntı
çağdaş tarihlerde onun devlet otoritesini kurma zaferi "gözü pek bir önderin yok eden kılıç gücü" şeklinde ifade edilir.
(bkz: devlet i aliyye cilt 2) by halil inalcık.
osmanlı' nın son fatihi dördüncü murat. 7 yaşında tahta geçti, annesi kösem sultan' dan iktidarı zor devralabildi. adam kayırmayı, rüşveti tütünü alkolu yasakladı. devlete sokaklara düzeni getirerek tarihin en muktedir liderlerinden oldu.
1623 ile 1640 yılları arasında hüküm süren, Revan (Erivan), Tebriz ve Bağdat fatihidir.
Herkül'e benzeyen padişah olarak da bilinir. bedensel olarak olağanüstü bir güce sahip olan, çok iyi dövüşen ve iyi silah kullanan bir padişahtır. bir ok atışında kalkanı deldiği söylenmektedir.
Yanında bulunan Silahtar Musa Paşa'yı zaman zaman sağ eliyle kuşağından yakalayarak havaya kaldırdığı, bir müddet dolaştırdıktan sonra tekrar yere indirirdiği de söylenir.
dördüncü murat 11 yaşında değil yedi yaşında tahta çıkmıştır. annesi kösem sultandır.
17.5 yaşına geldiğinde osmanlı içinde çok büyük değişiklikler yapmış bazılarını elekteni kötekten geçirmiştir.
ayrıca o dönem için avrupa da ki tek mareşaldır. tüm avrupa tarihinde böyle bilinir.
hammer tarihinde yazdığına göre sultan murat yürürken yapraklar bile kıpırdamazmış korkudan. daha evvel örneği görülmeyen tulgasıyla, efsanevi gücüyle bir heykel gibi ihtişamlıdır sultan murat. topkapıdaki gömleklerine bakılırsa boylu poslu vede gayet kaslıdır.
Babası sultan Ahmet vefat edince osmanlı tarihinde bir ilk gerçekleşmiş ve emicesi şehzade mustafa tahta geçmiştir. Mustafa bir zihin hastalığından muzdarip olduğundan vezirler mustafayı indirip, çocuk yaştaki inatcı osmanı tahta geçirmek zorunda kaldılar.
Osman tahmin ettikleri gibi başına buyruk hareket etmeye başladı. şeyhülislam esatın kızını alıp, haremdeki cariyeleri eski saraya gönderdi. işine geldiği zaman gelenekçi oldu ve kardeşi şehzade mehmeti boğdurttu. Ordunun başında lehistana yürüdü tüm itirazlara rağmen, asker istemediği halde savaşta ısrar etti ve istemeden anlaşma imzalamak zorunda kaldı. asker isyan üstüne isyan etti ve nihayet gayette kötü muamelemede bulunarak osmanı tahttan indirdiler. yerine yine mustafayı geçirdiler ( mustafa fatihin babası muratla beraber tahta iki kere geçen ikinci kişi oldu).
amma Mustafa -birazda osmanın ölümüyle- iyice hastalanmıştı ve çok kısa süre sonra yeniden indirildi ve bu seferde çocuk yaştaki murat geçirildi tahta. ama sultan gerçekten çocuk, annesi kösem sultan gerçekten hırslı bir kadındı. uzun zaman validenin kontrolünde geçti saltanat. ta ki hafız paşanın öldürülmesine kadar. sultan o gün büyüdü diyebiliriz. sonrasını biliyorsunuz zaten.küçük sultan, osmanlı tarihinin atası sultan selimden sonraki en sert karakterli padişahı oldu. kardeşlerini teker teker ortadan kaldırdı. hatta en son kalan gariban ibrahimide boğun dedi de dinlemediler, hanedan değişmekten kurtuldu.
Unutmadan murattan sonra tahta ibrahim geçti. bugün anladığımız kadarıyla kafasında bir tümör vardı. zaman zaman şiddetli ağrılar yapan, insanı kontrolsüzleştiren. Tahta geçtiğinde doğal olarak şehzadesi yoktu. e ne yapsın adamcağız saldırdı hareme, hanedan mı değişsin. üç oğlu oldu üçüde tahta çıktı.
budur 4. muratın arkası önü.
yeniçerileri dize getiren,devleti en geniş sınırlara ulaştıran,gürz kullanan,alkol tütün ve kahveyi yasaklayan,tedbili kıyafetle sık sık dolaşan,36 osmanlı padişahı arasında en disiplinli olanıdır.
habib baba diye dönemin gizli, kimsenin bilmediği bir allah dostu varmış. yaşlı ve fakirmiş.
yaşlı habib baba, uzun bir kervan yolculuğundan sonra istanbul a gelmiştir.hem yolculuğun yorgunluğunu atmak için hem de temizlenmek içib bir hamama gider.fakat hamamcı bu dervişi içeri sokmaz. hamamcı "bugün sultan murat ın vezirlerihamamı kapattılar.dışardan müşteri almıyoruz." der. bunun üzere habib baba rica eder, dil döker. " kimseye varlığımı belli etmem. bir köşede aceleyle yıkanırım. bu tozlu bedenle rabbime ibadet ederken utanıyorum" der. hamamcı dayanamaz ve kabul eder. hamamın sonundaki odayı göstererek burda kimseye gözükmeden yıkanmasını ve ondan para almayacağını söyler. bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. kılık değiştirmiş ve fakir görünümü vermiştir kendisine. vezirlerinin alem yapacaklarını haber alan dördüncü murat tedbil i kıyafetle hamama gitmiştir. aynı şekilde padişahta hamamcıya yıkanması gerektiğini söyler, dil döker. hamacı onu da yaşlı dervişin yanına gönderir.
padişah habib baba nın yanına oturur.sessizce yıkanmaya başlarlar. allah dostunun yanında oturanın padişah olduğundan haberi de yoktur. bu arada hamamın diğer salonundan eğlence, şarkı, türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır. habib baba nın gözü yanındaki gencin sırtına takılır ve biraz kirlenmiş olduğunu farkeder. "evladım sırtın fazlaca kirlenmiş, müsade edersen bir keseleyim" der. padişah bu teklif karşısında şaşırır ve memnun olur. çünkü birisi ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan oarak, karşılıksız iyi yapmayı teklif etmiştir. "buyur baba" der. "ellerin dert görmesin" der. habib aba padişahın sırtını bir güzel keseler. padişah kuru bir teşekkür etmek istemez. "baba, gel bende senin sırtını keseleyim." der. sultan bir yandan kese yaparken bir yandan da habib banaın ağzını yoklar. "görüyor musun şu dünyayı.sultan murat a vezir olmak varmış.bak adamlar içerde def dümbelek günlerini gün ediyorlar. sen ve bende burda iki hırsız gibi.." habib baba sultan murat ın cümlesini tamamlamaya bile fırsat vermez, kendi hükmünü söyer. söyledikleri sultan murat ın elindeki keseyielinden düşürüp ağzını açık bırakacak cinstendir. "be evladım. sultan murat dediğin kimdir.sen kendini alemlerin sultanına kenidini sevdirmeye bak ki o seni sevince sırtını sultan murat a bile keselettirir..."