Ben senin başkaları tarafından eskitilmiş bedenini sevmedim, yokluğunu sevdim hemde senden çok! Duvarda duran resmini sevdim, durmayan silüetini, bırakmadığın anılarını, sevdim işte!
Gece oldu yine bak, sana ölesim geldi. Gelişine kurulu gözlerim ıslanıyor yaşlarımla uyanıyorum peki diyorum peki, hadi gittin hadi bir kenti daha terkettin, yoksul bıraktın bir adım daha beni. Nereye kadar? Kime kadar gideceksin böyle! Kaç kişi daha geçecek dokunmak istemediğim bedeninin üstünden!
Hadi diyorum! Hadi seni sevseler acımayacak belki bu kadar içim! Ama hayır biliyorum bedeninde kalacak hep o sahte aşklar, her uyandığında gözlerinde bitecek yaşlar ve silen olmayacak benim dışımda!
Gülme öyle! kilometrelerce uzak olsanda kokulu bir mektup kadar yakındasın benim için, üzüldüğünü biliyorum bensiz mutsuzsun bunu sende biliyorsun ama işte, ama!
Cevap vermiyorsun, çünkü gecenin yarısı zaman ve dudakların benimle muhabbet etmeyecek kadar dalgın başkalarıyla, dargın bakışlarımla! Hadi içimi parçalasa da kahkahaların gül öyle! Zaten birazdan mutluluğunun sonu gelir ve başka bir kente taşınmak için mutsuzluğunuda yanına alıp gidersin oralardan!
Ben kolumun altında yastığım pencerenin dibine sığınırım ve yağan yağmurdan nasibini alan gözlerini silerim. Şizofren bir geceden daha çıkmak için yine sana "ağlama!" derim "ağlarım" kendi halime!
Her dem böyle işte! Sen derin gecelere dalıp boy verirken başkaları için, ben yalnızlığımla içeceğim iyi olduğunu düşünüp.