kavramı herhangi birine anlatıp bir örnek vermek istediğimde aklıma ilk olarak masa kelimesi gelir. masa'nın yabancılaşmayla sıkı ilişkisini henüz çözemedim. ancak çevremdeki insanlara da sorduğumda onlar da masa üzerinde yoğunlaşıyorlar.
mini etekle merdivenden cikmak başlığını gördüm sol framede, gayrı ihtiyari elim gitti ve tıkladım başlığa, mini eteğe değil, "merdivenden çıkmak" kısmına takılmıştı aklım, önce sözlükte "içinde merdiven kelimesi geçen başlıklar"ı aradım. "merdiven çıkmak" başlığını bulamadım. doğrusu buydu emindim ama bir kanıttı aradığım, tdk'ya uzandım ama sonuç alamadım, bu arada istemeden içimden "merdiven, merdivenden çıkmak, merdiven çıkmak" gibi %60'ı merdivenden oluşan sözler geçiyordu kafamdan, aradığımı bulamadım, aşlığı açan arkadaşa düzeltebilir misin diyecek takatim de kalmadı. düzelt diyecektim de, neyi düzeltecekti yazar? merdiven kelimesini o kadar çok tekrarladım ki artık başlık vs. umrumda değil, merdiven mi? hani o basamaklı, teker teker çıkarak daha yüksek bir yere ulaşıyoruz falan, böyle birşeyin adı nasıl "merdiven" olur. kim akıl etmiş, "merdiven" nedir...
sıklıkla başa gelen durumlardan biridir. ardarda 5-6 kez kalem dediğimde kalem kelimesinin kökenlerine kadar inmişliğim vardır şahsen. başka şeyler düşünerek kelimenin eski haline dönüşmesini bekleyin, geçer.
henüz ilkokula giderken kendi kendime yüzlerce defa 'çorap' dedikten sonra ulaştığım nirvana.
'çorap ne yaa' diyerek mutfaga koşup babama sorduğumu; babamın da takip eden 3 ay boyunca beni okul kapısından alıp eve kendi elleriyle getirdiğini hatırlarım.
sözlüğe entry girerken başa gelebilen bir durum. bir kelimenin yazılışından, telaffuzundan emin bir şekilde yazmaya başlıyorsunuz. bir anda biraz da ayar alma korkusuyla, kelimeyi kafada evirip çevirmeye başlıyorsunuz. sonra geçiyor ama.*