askerde geçen bi muhabbet:
-biz mesela 9 kardeşiz bende dönünce yapıcam en az o kadar.
-nasıl geçinceksin, büyütceksin vs..
-ne var ki tarlada büyür. kıyafet dediğin ne kadar ki sanki.
-otmu bu tarlada büyüsün.*?
aptal insandır. sobaya atacak odun yok diye sevişerek ısınma ihtiyacını karşılamaya çalıştığından da ileri gelir, kış uzun, geceler daha uzun, avradda katır gibi olunca binmek şarttır.
cahil cesaretinin bir örneğidir. adam sadece çocuğu yapar, yarınını düşünmez, nasıl olacağını düşünmez. bencildir de bu bakımdan millet tek bir çocuk yapmadan önce bile odasını hazırlayalım, kenara para atalım, bunun kreşi var, lisesi var, üniversitesi var yarın öbürgün diye kara kara düşünürken bu amcam sadece yapar, ondan sonra da çıkar bize kimse yardım etmiyor diye zırlanır. fakir bir insan için 3 çocuk bile çokken 10 tane hatta daha fazla çocuk yapanına rastlanır ki insanın aklı almıyor böyle bir çılgınlığı. bu ülkenin kalkınmasına engel oluşturan faktörlerden biridir. bir söz var;
çocuk yapma konusunda herkesden daha özgür ve bu özgürlüğü tepe tepe kullanıyor olmasıyla da son derece rasyonel insandır.
çok zengin adam çok çocuk yapmaz mal bölünmesin, güç eksilmesin, evlenme yoluyla mal mülk başka ailelere peşkeş çekilmesin diye düşünür.
orta halli insan çok çocuk yapmaz param belli, bir olsun iki olsun yeter; iyi eğitim vereyim gücüm belli kudretim belli diye düşünür.
fakir insan için bir çocuğun on çocuktan farkı yoktur. nasılsa her şekilde fakirdir. hatta bir iki çocukla daha fakirdir. nasılsa çocuklar öyle yada böyle büyür. çok çocuk demek ilerde çalışarak eve katkı sağlayacak daha fazla kişidir ve nihayetinde her biri ayrı bir umuttur.
yani fakirlik paylaşıldıkça artan bir şey olmadığından özgür ve aksine azalma umudu olduğundan rasyoneldir. neticede ne kadar daha kötü olabilir ki?
ve bu çocukların vereceği yan hasarlar çocuk sahibi tarafından değil diğerleri tarafından üstlenilecektir. bu da son derece doğaldır; toplumun dibinde, yukardan düşen kırıntılarla yaşamanın en azından bu ayrıcalığı olmalıdır.
bu konuyla ilişkili bir başka dikkat çekici şey ise üst tabakadakiler bu fakirlerin oluşturabileceği yan hasarı azaltmak için sorunun temelini düşünmek yerine kendilerini özel güvenlikli yüksek duvarlarla çevrilmiş gettolara hapsederek yaşamayı seçmeleridir.
hayatındaki tek renk sevişmek olan
ve parayla ilgili umutları 'allah doğacak çocuğu rızkıyla gönderir'den ibaret olan insandır,
ancak keşke çocuğun geleceğini de bir an olsun düşünse.
bütün canlılar zorlu koşullarda üreme - çoğalma içgüdüsüne sahiptir.
Bir bitki, zorlu hava koşulları başladığında, rutin programında olmadığı halde aniden çiçek açabilir, polen üretebilir.
Konaklama-barınma-yiyecek üçlüsünde azalma olan memelilerde cinsel ilişki artışı görülür.
kıtlık zamanında memelilerde çocuklarına düşkünlük artar.
penguenler yumurtalarını antartikanın en soğuk hava koşullarının en kötü yerlerinde korur.
Zürafaların üreme dönemleri çevredeki ağaçların yüksek dallarındaki yaprakların azalma dönemine denk gelir.
insanlarda ise durum biraz farklı. Zorlu yaşam koşulları ve düşük maddi durum insanları sosyo-ekonomik yaşamdan uzaklaştırır. Siz günlüğü 200tl den otelde tatil yapar iken, harçlığını çıkartmak için çalışan bir zatın en büyük amaçlarından biri soyunu ilerletmek olacaktır. Bu bir içgüdüdür. Kimse "fakirleştim, bari çocuk yapayım da neslim devam etsin" demez ancak bu beyinde bir savunma mekanizması olarak vardır.
kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmiyeceksin sözünü emir gibi almış, bu çocuklar büyür bize bakar düşüncesinde ki cahil ötesi insandır.
asıl onlarca çocuk yapıp veya bakabilecek durumdayken,zengin olduğu halde 1 tane çocuk yapan veya vücudum bozulacak diye yapmayan yada mesleki kazanç ve kariyerini ertelemekten korkan ülke nüfusuna en küçük bi katkısı olmayan sadece götünden fikirler üretip aç toplumun cahilliği ile sosyal yaşantısı ile dalga geçen ve halinden anlamayan bir gruba tepkisel bir harekettir.
Biz yaptık oldu işte...
Belki bugün bana çok zor gelecek..
Belki de zorlukla büyüyecekler. ancak 18 li yaşlara geldiğinde bunlarda oy kullanacak bunlarda askere gidecek bu çocuklarda iş gücü olacak ve benim görüşümü temsil edecekler diyen bir fakir babanın haklı direnişidir.
Kısacası,Zengin zaten zenginliğinden çocuk yapmıyor, Fakir de fakirliğinden yapmayacak!
Eleştireceğinize çözüm bulalım millet!
20 yıl sonrası yurtdışından mı ülkeye çalışacak insan getireceğiz?
Bakın burada çalışacak nesil oturmuş ne çocuk yapıyor nede verimli bir şeyler yapıyor. lak lak çene eleştiri!
Hareket lazım hareket .. Kuru lafa karın tok.. Proje lazım uygulamak lazım!
Çözüm yoksa Eleştirmeyelim.
Adamın biri taaa o yıllardan görmüş birşeyleri
-------------------------------------------------
--spoiler--
Elimizden geldiğince çocuk yapmak ve bunu yaptırmayı teşvik etmek lazımdır. Sosyal yapının çöküşü hızlandırmak, nüfus artışın ı kesmekle olur. Bakınız Almanyaya .. Erkek ve çalışacak Nüfus kalmadı yıllarca Dışardan bizim gibi toplumları çeğırıp çalıştırdılar. Bugünün Ekonomiye yük gibi görünen çocukları, yarının askeri, işçisi, siyasetcisi, işgücü, işvereni ve Nüfusu dur. Hesaplarınınız bugüne göre yapmayın.
Bakın Nüfus planlaması başlattılar, En çok bizim Batı bölgelerimiz ve iç anadolu uydu bu Planlamaya, 20 yıl sonra göreceksiniz. Doğuda bugün doğan 5 er 10 ar yapılan bu çocuklar, 20 sonraya Türkiyenin Kürt sorununun başına + bela olacaktır.
1988
Prof. Dr. Nazif Kuyucuklu. i.Ü S.B.FÇalışma Ekonomisi Dersi Öğretim üyesi
--spoiler--
Şimdi bakıyoruz 1998-2008 ve 2013 tam 25 yıl sonra Siyasette Doğu imzası vurulmuş. Hızla çoğalan Nüfusları şimdi Oy verir olmuş ve seçmenlikten şeçilen konumuna gelmiş.
Meclisin % 5 i net Dehap kökenli...
Doğuda Artık PKK bayrakları resmi dairelerin kapısına asılacak duruma gelmiş...
Nasıl olmuş bu ?
Biz burda ahkam keserken adamlar paso fabrika imalatı 20 yıl sonrasına Çocuk yapıyorlar da ondan !
Hadi kolay gelsin..
BU yazımı alın saklayın 25 yıl sonra mecliste azınlığa düşerse bu ülkenin sahipleri yapmadıkları çocuklara yansınlar !