(#4413319)numaralı yazıda demişimki devlet millet için (bu arada halk kelimesini aynı anlamda defalarca kullandım) vardır. birincil görevi millete hizmet etmektir anlamı çıkarılır buradan. halkı tebaa yapma konusunu nerden çıkardı bilmiyorum. "halkın seçtiği insanlar halkı temsil eder" bu cümlede bu kadar anlaşılamayacak olan na var ki? kendisinin belirrtiği gibi devlet başına buyruk, halktan bağımsız hareket edemez. bunun demokratik sistemde yeri yoktur. hükümetlerin attığı her adımdan o hükümeti seçen halk sorumlu olduğu gibi, hükümetler de yaptığı her icraattan halka karşı sorumludur.
teskere de kendi içinden fire vermiş, farklılık varmış demiş kendisi. zaten demokrasinin güzel tarafı da budur. herkesin düşünceini belirtebilöesi kadar hoş olan ne vardır? ki türkiye'de örneği bile olmayan "parti içi demokrasi" kavramını canlı olarak yaşatmış adamlar bize. daha ne istiyorsun ki?
"devlet millet içindir, millet devlet için değildir" demiş nick altıma yazdığı entryde. ama benim bu sayfadaki bir önceki yazıma sebep olan entrysinde devletin yaptığı yine devleti, hükümeti bağlar, halka maledilemz diyordu. tutarsızlık göstermekte yazar kişisi burada.
millet olarak sadece türkleri kastetmedim, yukarıda da belirttiğim gibi aynı anlamda halk kelimesini de özellikle kullandım ki, kendisi böyle bir yargıya varmasın ama beyhude uğraşmışım anlaşılan. dr. yine bildiğini okuyor, anlamak istediğini anlıyor.
bir önceki yazının altına not düşerek özellikle belirttim. son paragrafın bizzat kendisiyle alakası yok. kimi yazılarında bahsettiğim savları vurguladığı için buraya yazıyorum diye. bunu da nasıl anladığı nickim altına yazdığı yazıdan belli. bana hakaret ettin demedim. son yazında da bahsettiğin "faşizan tavırları eleştiriyorum" mantığına bir göndermeydi. hümanizm tanımını da verdim ki anlasın diye ama yine nafile. velev ki faşizan bir tavrım var, sen nasıl ki benim sonuna kadar karşı olduğum bir fikri beyan edebilmene saygı bekliyorsan, aynı şekilde benimde "faşizan tavrımı" ortaya koymama saygı duymalısın. (bu arada faşist sözcüğünün anlamını da öğrenmeli) aynı görüşü paylaşmadığın kesimin hareketlerine, söylemlerine faşizan tavır diyemezsin.
şimdi gel yaz yine nickim altına "bak faşist olduğunu itiraf etti" diye. bu yazıdan da anca bu fikri çıkarırsın.
akşam görüşmek üzere sözlük halkı, kalın sağlıcakla.
demokratik cumhuriyetlerde yeterli oy alan kişilere yönetme yetkisi verilir. günümüz türkiyesinde olduğu gibi %47 alan bir parti ona oy vermeyen %53 lük kesimi de yönetir. sistem içerisinde "ben sana oy vermedim, sen benim başkanım değilsin" gibi itirazlara yer yoktur. bu demokrasinin, uygulanmakta olan rejimin gereğidir. sistem yanlış ise bu ayrı bir tartışma konusudur. ama şu anda ülkemz bu sistemle yönetilmektedir.
iktidar sahibi hükümet nasıl kendisine oy vermeyenleri yönetme yetkisine haizse, onları temsil etmeye de mecburdur. mesela devletin bir savaşa girme ihtimali olduğunu varsayalım. seçim öncesi iki partiden birisi savaş karşıtı, diğeri ise savaşın kaçınılmaz olduğu yönünde beyanatlar versin. eğer halk savaşa girelim diyen partiyi çoğunlukla seçerse bu milletin iradesidir, ve savaşın sorumluluğu da hükümetle aynı oranda seçmene de aittir. yani ne demekmiş... hükümetler halkın çoğunluğu tarafından seçilir ve icraatlarında halka karşı sorumlulardır. hükümet icraatları doğrudan halka maledilebir böylece.
abd örneği verilmiş. bush'un ikinci dönemde seçilmesinin en büyük nedeni ırak'taki savaşı destekliyor olmasıydı. tabi ki abd halkı içerisinde savaş karşıtları vardır, lakin çoğunluk savaştan yana hükmettiği için bush göreve gelmiştir. abd başkanı ülkeyi yönetmek için yetkiyi halkatan almıştır. ve halkının verdiği destek ve yatkiyle savaşa girebilmiştir. abd başkanı kadar abd halkının da bu savaşta rolü vardır. %60 istedi diye %40 lık kesim suçlanamaz diyen varsa, bilmeli ki bu demokrasi sisteminin sorunudur. çoğunluk her zaman azınlığı yönetir. demokrasi bunu gerektirir. bununla sorunu olanın sistemle sorunu var demektir.
gelelim devletin icraatlarının halka etkilerine. diyelim ki devlet yetkilileri (halka rağmen) ermeni soykırımı başta olmak üzere hakkındaki tüm suçlamalar için muhataplarından resmi şekilde özür diledi. yani suçukabul etti. ortaya çıkacak sorunlardan(tazminat, toprak ve hak iadeleri gibi) devlet değil halk mağdur olacaktır. bu yüzden devlet yöneticileri halkatan bağımsız olarak düşünülemez.
halk içerisinde karşıt fikirler olması çok doğaldır. her iki taraf da görüşlerini açıklar, çoğunluğun desteklediğinin çizdiği yolda gidilir. yönetim şeklimiz aynen budur. buna karşı koymak demokratlığa sığmaz.
halkın büyük kesiminin desteklediği şekilde sorunları çözmek, seçilen hükümetlerin asli görevbidir. bu yüzden zaten halk onlara yönetme görevini verir. bu istekler azınlıkta kalan bir kısmın menfaatlerini zedeleyebilir. ama çoğunluğun yönetme hakkı olduğu sistemlerde bu doğru olandır.
bu duruma itirazlarında anlaşıldığı üzere, demokrasiyi hazmedemeyen dr. azınlığın menfaatleri doğrultusunda çoğunluğun isteklerini yanlış bulmaktadır.
devletin özür dilediği bir kişiye verdiği tazminat bile halkın vergileriyle ödendiği için, devletin özrü halkı bağlamaz şeklinde saçma beyanlar havada kalmaktadır.
anlamadığım bir nokta da sünni-türk kavramını bana yazdıklarında özellikle vurgulamasıdır. hiç bir yazımda türkiye sünni türklerindir, diğerlerinin yaşam hakkı yok gibi sapıkça bir deyişim yoktur. türkiye cumhuriyeti devleti bünyesinde yaşayan, devletinin mmenfaatlerini güden her insan türk halkını oluşturmaktadır. etnik kökenlerinin bir önemi yoktur. herkes eşit haklara ve imtiyazlara sahiptir. türklük kelimesini ırk ayrımı olarak alan bu yazar kişisi bilmelidir ki türk halkı dediğim her an, türkiye'de yaşayan, türkiye'ye içten bağlı insanları kastetmekteyim. türkü, alevisi, kürdü, lazı, ermenisi, çerkezi vs. dahildir buna. bunun yanında, kökeni ne olursa olsun, ayrılıkçılık yapanlara, destekleyenlere, ülkeme zarar vermek isteyenlere de karşıyım.
yine de anlamadıysan, sorun değil. sen anlayana kadar anlatmaya devam ederim.
daha önce yazdığım yukarıdaki sözlerime rağmen hala türk halkını sünni-türk olarak tanımladığım yönünde ısrar etmektedir.
devlet meknizması tabi ki hükümetle sınırlı değildir. lakin devleti temsil yetkisi hükümettedir. hükümetlerin yaptığı icraatlar, ortaya koyduğu söylemler, dışardan bakışla devlete maledilir.
hangi hüküet başta olursa olsun, çıkardığı yaslar kanundur ve bir vatandaş olarak bu kanunlara ıyma zorunluluğun vardır. tabi ki muhalefet hakkın baki, lakin yasa çıkmışsa ve muhalefet yetersiz kalmışsa ve sen hala buna karşı çıkıyorsan anarşizmdir bunun adı. bilinçli bir vatandaş olarak yapman gereken en doğru hareket bir dahaki seçim zamanında insanları fikirlerin etrafından örgütleyip, hükümetin yanlışlarını anlatmak ve demokrasinin gereği olarak yasayı değiştirecek hükümeti oy ile seçmendir. altını çiziyorum; bu hükümeti tanımıyorum, çıkardığı yasalar beni bağlamaz deme hakkı yoktur kimsenin. hükümetlerin tüm eylemlerine, tüm halkın birden olur vermesi çok nadir bir durumdur. çeşitli organizasyonlarla, etkinliklerle karşı çıkılan nokta eleştirilir, demokrasi sınırları içerisinde, anarşist bir tavır sergilemeden değiştirlmeye çalışılır. etkisiz kalınıyorsa, uymaktan başka yol yok malesef. örnek verecek olursak; türbanımla okula gidebilme hakkım için yaslar içerisinde her türlü muhalif eylemi ortaya koyarım, insan olarak haklarımn tecavüze uğradığı kanısındaysam türkiye cumhuriyeti devleti'nin resmen tanıdığı avrupa insan hakları mahkemesi'ne kadar giderim. yine de konu hakkındaki kararı değiştirememişsem türbanımı çıkartıp okuluma yasaların buyurduğu şekilde girerim. bir dahaki seçim döneminde ise bu konuda mağduriyetimi gidereceğini düşündüğüm partiyi/kişiyi desteklerim. demokrasi böyle bir şeydir. her türlü mücadeleye rağmen bir hak kazanamayıp, yine de okula başı ötrülü gitmekte ısrar edersem bu yasalara karşı çıkmak olur. ve vatandaşlık görevi buna müsade etmez. çeşitli yaptımlara mağruz kalırım. (atılma uzaklaştırlma gibi) bu da demokrasinin, vatandaşlığın gereğidir.
hükümet icraatlerini desteklememek elbette bir haktır. lakin birey olarak sorumluluğu ortadan kaldırmaz. incirlik'ten uçak kaldıran hükümet için ben sorumlu tutulamam demek, bu hükümeti tanımıyorum, yaptıkları beni bağlamaz demekle aynı kapıya çıkar. o zaman herkes istediği gibi yaşasın, hükümet kararlarından istediğini benimsesin, işine gelmeyenlerde ise sorumluluk bana ait değil desin, ortalık tam bir kaosa dönsün. memlekette anarşi hakim olsun. bu mudur istenilen? çoğunluk olarak benim seçtiğim hükümet senin arzularına, taleplerine tam anlamıyla cevap vermeyebilir, bununla beraber senin seçeceğin hükümet te bana hitap etmeyebilir, napalım peki? iktidarda sen varken ben seni takmayacağım, ben iktidarken sen... demokrasiyi hazmedemeyen bünyelerde bu genel olarak görülen bir durumdur.
bu ülke çeşitli etnik kökenleri içinde barındıran bir devlettir. ataürk'ün nutuk'un sonunda söylediği "ne mutlu türküm diyene" vecizesi kendini bu vatana bağlı hisseden herkesi kapsamaktadır. üst kimlik alt kimlikle sorunu olan evvela atatürk'le sorununu halletsin. kavgayı o başlattı o zaman, ne mutlu türküm diyene derken. bu pargraftan da "bak ataürk'ün adına sığındı anlamı çıkarmaman için belirtmeliyim ki, sadece oaynı görüşü paylaştığımı belirtmek istedim, türk halkının çoğunluğu gibi.
bakış açılarımızın farklı olması ziyadesiyle tartışmayı uzatmanın anlamı yok demek ilginç. zira aynı fikirde olsak zaten tartışma olmazdı. tartışma olmadan sorunlar çözülmez, ortak noktalar bulunamaz. saygı çerçevesinde her türlü tartışmayı uzatabilirim, ta ki çözüm görünene kadar. ama diyorsan ki, "arkadaşım ben değişmem, bu gözlüğü çıkarmam" o zaman benim yada bir başkasının yapabileceği bir şey yok demektir.
extra not: hayatım boyunca halkımla barışık yaşadım. hiç kimseyi etnik kökeni yüzünden yargılamadım. gayri müslümlerle ya da değişik mezhepteki insanlarla hiç bir sorunum olmamıştır. ancak, etnik kökenlerini veya dinini/mezhebini öne sürerek ayrımcılık yapanlara da kim olursa olsun karşı çıkarım, sunni-türk olsa bile.
yeri geldiği zaman kürt, yeri geldiği zaman ermeni, yeri geldiği zaman yunan, yeri geldiği zaman arap, yeri geldiği zaman tanzanyalı, yeri geldiği zaman papua yeni gineli, yeri geldiği zaman birçok şey olan fakat hiçbir zaman türk olmayan/olamayan, ne idiği belirsiz yazar.
anayasdan bi haber olarak kıçından dil uyduran kürt faşisti. kendisine tavsiyem Türkiye cumhuriyeti anayasaını eline alıp okusun. madem özgürlük ve demokrasiden dem vuruyorsun önce kanunları öğren!
edit: (bkz: #4421046) sırf bundan dolayı imla düzeltmesi yapmıyorum.
bir harfi yazamamış yazarlarla dalga geçmeye çalışan gereksiz. lan adam yazdığını okumamış, o yanlış yazdı diye sen adam mı oldun? herkes yanlış yazsa sen adam olamazsın ya neyse.
baraj kapakçısı olarak hayatını kazanan yazar. yanlız çok sağlam kapak takıyor,kapak taktığı faşistlerde şu ana kadar bir sızıntı problemi yaşanmamıştır.
gereksiz olduğunu savunanlarca gereğinden fazla dikkate alındığını düşünen yazar.
bir insan "anayas oku lan" deyip anayasayı bir kez dahi görmemiş olduğunu belli edecek şekilde anayasanın ismini iki kez yanlış yazıyorsa bunda "taşak geçme değeri" taşıyan bir yan vardır.
sanırım bu kadar köpürmenizin nedeni de bu komik hâliniz.
(#4424633) nolu entrisine artı oy verdiğim yazar. birgün bu yazarın bir entrisine artı oy vereceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi ama sayın yazar doğruları söylemiş bu entride. yanlışlarına karşı olduğum gibi, doğruluğunu da tasdik ederim.
(#4435684)
100.000 ermeni bırakıldı ne demek ? Daha çok olacaklardı da Türkiye Cumhuriyeti devleti sistematik olarak soykırım mı yaptı denmek isteniyor?
(#4503979) nolu entrysinde sizin ordunuz tabiri kullanarak şanlı türk ordusunu tanımadığını ve saymadığını itiraf eden tsk düşmanı yazar. ilgili yerlere duyurulur.
varsın sevmesin türk silahlı kuvvetlerini, canı sağolsun.
zira türk silahlı kuvvetleri başımıza bir iş gelirse, bir gün bu vatanı işgal ederlerse, anamızın bacımızın canına, ırzına göz dikerlerse kimin onları ne kadar sevdiğini sorup soruşturmadan herkesin canı için savaşacaktır.
ve kendisinin de tabii.
bir de şunu eklemem gerek mutlaka. türk ordusu emperyalizme hizmet ediyor olsaydı şu anda hepimiz emperyalistin çocuğu olurduk. amerikan rüyasını değil de amerikan gerçeğini konuşurduk.
süngüler yerlerinden bile çıkmadan nasıl da batıyor birilerine, anlamak güç.
anlarım, insanın hiç birşeye saygısı olmaz. herşeye isyan eder ona da tamam.
ama allahın hayatınızda görmediğiniz dağlarında kalem tutması gereken eller silah tutuyorsa ve asıl emperyalistler onların orda canın alıyorlarsa emperyalizme hizmet eden biz olamayız.
dikkat çeken girisi ile atatürk gerçeğinden bir haber olduğu belli yazardır.
dikkat çeken girisi:
sarışın mavi gözlü adamların tabulaştırılması sonucu, yapılması resmî ağızlarca lanetlenen tavırdır.* #4583227 (dr cureklibatur ve bay arkin, 25.01.2009 15:29)
atatürk gerçeğinden haberdar olan mümtaz şahsiyet. öyle farkında ki isim verdiğinde ne olur diye ürker olmuş. korkma hafız zaten cesaretinle, farklılığınla tanıyoruz biz seni. o değil de bu entryde ne demek istediğimi anlamayacak zibilyon tane adam var sözlükte. kalıbımı basarız. ben ve kendim yani.*