benim için olanı dakikalar sonra gelecektir. zaman hep geçer zaten. istesek de istemesek de. bir hayatı uzun ya da kısa yapan dakikalar mıdır bilinmez. hayat nefesinizin kesildiği anlarla ölçülür diye duymuştum bir yerlerde. insanın hissettiği mi, yaşadığı mı yoksa göründüğü yaş mıdır yaşı? yoksa sadece nüfus kağında yazan mı? kafamda bir çok soru var zaman ve ben ile ilgili. ancak muhakkak olan bir şey varsa o da yaşamın kendisi. hayatta olmak ve nefes almak. nice senelere...
imza: ben
en yakın arkadaşın doğum günüyse stres sebebidir, ne alacağım, nasıl kutlanacak, ne diyecek şeklinde soruları getirir ardından. bir hafta kala hala hediye bulamamışsanız her önünüze gelene "ne alayım" diye sorarsınınız. gerçekten sinir bozucudur.
ergenlerin ve bilimum öz niteliklerden yoksun kişilerin kendileri için kutlanmsını istediği sıradan anlamsız bir gündür. kendini değerli hissetmek isteyen özgüven eksikliği yaşayan kişilerse bu günlerde deli gibi sevinirler çünkü onlar için hatırlanmak, yapmacık sevgi gösterileri, samimiyetsiz değer yargıları çok önemlidir. hele hele sevgilisi doğum gününü kutlamıyor diye sevgilisinin onu sevmediğini düşünen salaklar vardır ki onların hali daha da acınasıdır.
ek: sevgilim yok, doğumgünü gibi aptallıkları kutlamam, eğer bir gün sevgilim olursa salak olmaması ilk tercihim. *
ek2: ölüme bir sene daha yaklaşan hangi zeki insan bunu kutlar o işin ayrı bir boyutu.
insanin kendini ozel hissettigi ve kutlanmasi mantikli gelen birkac ozel gunden biridir. Boyle gunler ben dahil cogu insani belli beklentiler icine soktugundan dogum gunun olmadigi birgun en sevdiklerin pasta veya seni mutlu edecek baska seylerle onlar icin ozel oldugunu hissettirseler daha icten ve samimi olur.
ingeborg bachmann gözünden; kutlanması hele ki başkaları tarafından kutlanması, tuhaf bir gün çünkü;
--spoiler--
bugün bana, annemle babamdan ötürü, iki insanın mahremiyetinin bir parçasıymış gibi geliyor. Ben bile ana rahmine düşüşümü ve doğumumu kafamda canlandırma cüretini asla göstermiş değilim.
--spoiler--
bazı yazarlar için yaz gününe denk geldiğinden bir türlü arkadaşlarının yanında olamayıp kutlayamadığı günlerdir.
o değil de 40 yılda bir doğum günümde istanbul'da kaldım, onda da bayram var diye millet ortadan kayboldu.
(bkz: hayal kırıklığı)
kapitalist sistemin tüketiciyi bunu da şunu da al demek için azdırdığı etiketlenmiş bir gündür.
herkesin doğduğu ve öldüğü bir gün vardır.365 günden biri olabilir bu özellikle etiketlemenin anlamsız olduğu kanaatindeyim.
ayağının altı öpülesi annem gecenin köründe arayarak ağlamaklı kutlamıştır oğlunu doğurduğu, oğluyla imtihan olmaya başladığı bu sıradan günü...
ayrıca bu ne lan, facebook çıktı telefonla arayıp doğum günü kutlamak tarih oldu, internet manyağı olmayaydık iyidi yaa, arayın sesinizi duyiyim oğlum lan yapmayın böyle.
benimki bugün olan hayata başladığımız gün. tam tamına 24 olduğum gün. "24" benim hayatımın dönüm noktalarında her zaman karşıma çıkan bir rakamdır. bu yüzden 24 yaşında hep hayatımın değişeceğini düşünmüşümdür, bakalım gerçekten de değişecek mi? bekleyip göreceğiz.