doğudaki bir öğretmenin itirafı

    8.
  1. Bursa dağ köylerindeki yatılı okullardaki fakir,ayakkabısız, üstünüz başsız çocuklardan haberdar mısınız? Bir renkli top gördüklerinde gözlerindeki mutluluğu gördünüz mü? Bunları geçin artık! Bu fakir ve ezilmişlik edebiyatını duymaktan bıktık. Eğer doğudaki çocuklarımıza birkaç sütübozuk bu iğrenç muameleyi yaptıysa bunu bir milletin yaklaşımı olarak görmeyiniz. Bu büyük millete bunu maletmeyiniz. Anadolu'nun her yeri gariban va sefaletle boğuşan çocuklarla dolu. Yukarıda bahsedilen öğretmenimiz şahsen böyle birşey yaptıysa ki bundan pişman, Allah kendisini affetsin. Bu milletin her yerindeki çocuk bizimdir.
    40 ...
  2. 2.
  3. Seks hikayesi tadinda bir ideolojik yalandan hikaye okuduk tisikkirler sipirmen.
    42 ...
  4. 12.
  5. maksatlı mağdur edebiyatı yazısıdır. -onları asimile etmeye çalışıyorken- yazısından sonrasını okumadım. çünkü hiçbir öğretmen bu maksatla eğitim yapmaz. bu yazının kafası gayet nettir açıklama gereği yok. millette saf gibi inanmasın.
    26 ...
  6. 48.
  7. merhaba. Ben aslen boşnak göçmeni olan yozgatlı bir öğretmenim. Ben bu itirafımı ahmak insanlar okuyup ibret alsınlar diye yazıyorum.
    1998 yılında sınıf öğretmeni olarak yüksekova'ya atandım. Ufacık şehir merkezindeki kadrolar pkk sempatizanı yöneticiler tarafından yine sempatizan yerli öğretmenlere ayrıldığından uzak bir dağ köyüne yollandım.
    idealist bir insandım... Ülkü ocağı geçmişim beni vatanım için her türlü fedakarlığı yapma bilinciyle doldurmuştu. Doğunun mazlum mağdur ve cahil bırakılmış insanlarına... Kardeşlerimize faydalı olabilmek azmiyle doluydum.
    Okula girdiğimde gerçek bir harabe ile karşılaştım. Lojman ise daha da beterdi. Muhtemelen bahçede oynayan çocuklar burayı wc olarak kullanmışlardı.
    Kollarımı sıvayıp işe giriştim. Temizlik boya tamir vs derken ilk maaşımdan fazlasını okula harcadım. Okul nihayet okula benzemişti.
    artık çocukları bekliyordum. Ancak kılığı bozuk bir genç uğradı ilk gün okula. Kendisini örgütün gönderdiğini, Milli eğitim müfredatını uygularsam sonuçlarına katlanmam gerektiğini söyleyerek gitti. Tedirgin olduysam da bana maaşımı türkiye cumhuriyetinin verdiğini, ülkemin topraklarında başkasının sözünün geçmeyeceğini düşünerek bu tehdidi umursamadım.
    Yavaş yavaş öğrenciler gelmeye başladı. Ben ayakkabısı olmayan bir öğrencime yeni bir çift ayakkabısı almıştım. Ertesi gün çocukların yarısı ayakkabısız geldi! Aileleri size de devlet yeni ayakkabı alsın demiş. Anlatamadım. Neyse. Köyde ekmek de bulamazdım... evlerde sac ekmeği pişerdi ancak ne ben isteyebilirdim ne de onlar bana getirmeyi düşünmediler. Makarna patates yemeye devam ettim. Bu da bir nevi öğrencilikti... Hayatı, ülkemi öğreniyordum. Evlenmeyi de düşünmedim... Zaten Hiç bir aile kızını bu ortamda yaşamaya göndermezdi.
    Okulda istiklal marşını ezberleme ödevi verdim bir gün çocuklara. O gece lojmanın iki camı taşlarla kırıldı. Haftasonuna kadar 3-4 gün şubat soğuğunda öylece oturdum. Neden misafirperver denilen bu insanlar beni dışlıyorlar diye köyün imamına sorduğumda örgüt, korku, asker falan diye geveleyip gitti.

    Ben okulda devleti ülke kardeşlik birlik diye çırpındıkça köyde laf atmalar. Bana bakarak kürtçe konuşmalar artmaya başladı.
    Nihayet okul yaz tatiline girdiğinde elimde ufak bavulumla, köyün minibüsüne binip şehre doğru yola çıktım.
    Bir yerde minibüs durdu. Şoför indi. Sonra yolcular. Yaşlı bir teyze en son indi. Bir o dönüp bana baktı. Gözlerinde acı vardı. Minibüse bir kaç militan girip beni dışarı çıkardı. Yürüyerek virajı döndük. Bir el silah sesi! O gün bu gündür. O virajda kayalıkların dibinde bu devleti bekliyorum.
    17 ...
  8. 19.
  9. bir karadenizli olarak sükutu hayale uğradığım olaydır; "giresunluyum ve lazım." bu neyin kafası allah aşkına. giresunlular laz değil; çepni boyundan türklerdir. lazlarsa güney kafkasyalı, gürcülerle ve svanlarla akraba bir millettir. bütün doğu karadenizlilere laz demek büyük bir yanılgıdan başka bir şey değildir.GiRESUN'DA LAZ BULMAK; ŞIRNAK'IN SINIR KÖYLERiNDE YERLEŞiK ARNAVUT BULMAYA BENZER.

    benzeri pek çok şeyi ortaokulu yatılı olarak okuduğum nevşehir'de bir türk olarak yaşadım. soğuk sular, kötü yemekler, yanmayan kaloriferler, öğretmenlerin nedensiz dayakları; öğretmenleri geçtim HATTA HADEMELER BiLE ÖĞRENCiLERi GÖNÜL RAHATLIĞIYLA DÖVEBiLiYORLARDI... bıktık, usandık artık, yok diyarbakır ceazevi, yok dışkı yedirme, yok kürtçe konuştu diye dayak hep aynı şeyler, hep aynı şeyler. sanki kürt olmayanlar 12 eylül döneminde işkence görmediler, sanki bu ülkede bir tek kürtler ezildi, sanki bir tek kürtler yoksul. kimse böyle hikayelerden ekmek yiyeceğini sanmasın.

    haa küçüçük çocuklara sırf kürtler diye dayak atan sadist alçaklar varsa, milliyeti ne olursa olsun tANRI ONUN BiN TÜRLÜ BELASINI VERSiN.
    10 ...
  10. 13.
  11. doğru olduğuna inanmıyorum bu hikayenin. Kendim doğulu olduğum için, doğuda hatta en doğuda türk olarak yaşamanın ne olduğunu, orada asıl türk olduğunuz için size neler yapıldığını bildiğim için, kürt bir öğrenciye tokat atıldığında tabancalı akrabalarının o hocayı vuracağını, pkk nın dağa çıkaracağını bildiğim için. Bu hikayenin; kaleminin iyi olduğunu düşünen gözlüklü, saç baş dağınık haftada 1 gün banyo yapan 'bize çok eziyet ettiler abi ya ' tadında takılan, birilerinin gözüne girmek için 'bakın ne yazdım bunu her yerde yayılayalım sazanlar atlasın' diye düşünen biri tarafından yazılmış olduğuna eminim. Hep gündemde olan şeyler doğuda ki kürt hikayeleri, ya türklerin hikayeleri, orada doktorlar jandarma korumasında işe gidip geliyorlar, ilgilendikleri hastalar onlara küfür ediyor tehdit ediyorlar, öğretmenler askerler aylarca kaçırılıyor aileleri perişan oluyor. Kalkmış iki tokattan bahseden bu aptal hikayeleri koyuyorlar buralara, inanmayın kardeşim bunlara. Gözünüz açık olsun biraz. Vatanını insan sevince türk kürt laz farketmiyor, ayrım yapmayın yaptırtmayın da.
    13 ...
  12. 15.
  13. şimdi benim aktaracaklarımdır. doğuda tam 8 yıl öğretmenlik yaptım. ki aslen ben de de milliyetçilik ağır basar. ancak ne kürtçe konuştuğu için bir öğrencime kızdım ne de onları ezmek! gibi bir çabanın içine düştüm. aksine süreki kampanyalar düzenleyip yardım topladım çocuklarım için. ankara'dan bir okulu kardeş okul yaparak destek sağlattım. ve hala o çocuklarım aklıma geldikçe içim kanar. ha eğer yıkarıdakiler gerçekse bu, ki inanamıyorum ya da inanamıyorum bu öğretmen derhal istifa etmeli. madem günah çıkarıyor adını ifşa edebilmeli 'ben bu mesleğin hakkını veremedim.' diyebilmeli. aksi halde bu yazı çok da inandırıcı değil. çamur atmak da bu kadar kolay olmamalı.
    8 ...
  14. 10.
  15. 20.
  16. ülkücüleri karalamak adına yapılmış yalan itiraftır. ya da ülkücülüğün idealizim olduğunu ırkçılık değilde bir ahlak disiplini olduğunu anlayamamış öğretmenin saçmalamasıdır. ülkenin insanını sevmek için vatanından bayrağından vazgeçmeye gerek yok.
    7 ...
  17. 32.
  18. Posta gazetesinde yayınlanabilecek türden, "istemediğim adama sonradan nasıl aşık olup evlendim" vıcıklığı tandansında yazılmış bir hikaye. Genelde insanları manipüle etmek isteyen gazete editörleri falan yazar bu tür hikayeleri.

    Bu kadar ağlayanlar gitsinler Sivas'ın, Çorum'un, Yozgat'ın, Çankırı'nın köylerinde yaşayanlara da bir baksınlar. Bir çift ayakkabı alıp tekini biri tekini diğeri giyen kardeşler var orada. Ama varsa yoksa acındırılan, ağlanan insanlar Güneydoğu Anadolu'da yaşıyor nedense.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük