güncel haritada "yeşil bölge" erdoğan'ın desteklediği taraf. "kırmızı bölge" de erdoğan'ın düşman olduğu taraf. kırmızılar 2014'den beri sürekli toprak kazanıyor, zaten geçen hafta da yeşillerin karargahı trablus'a saldırdılar (ama ele geçiremediler). "türk askerini libya'ya gönderebiliriz" lafı, türk askerinin yeşil bölgeden kırmızı bölgeye karşı savaşacağı anlamına geliyor. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1946725/+
orda türkiye ve yeşil bölge aralarında bir kısım anlaşmalar yapmış da, o anlaşmaların hükmü uzun ömürlü olmayacak. anlaşmayı yapan yeşiller bingazi-tobruk'tan türkiye'ye bölge parsellemiş. bingazi-tobruk kırmızıların karargahı zaten. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1946726/+
bu kadarını erdoğan'ın saflığıyla/kolay kandırılabilirliğiyle izah etmek mümkün değil. erdoğan'ın türkiye'yi yalnızlaştırmak için izlediği türkiye düşmanı politikanın bir parçası. türkiye libya'da çok büyük inşaat projeler alırdı, şimdi geldiğimiz duruma bak.
bu konuda şu an bizimle beraber bir tek libya yer almakta.
libya iktidarını devirmek isteyen devrimcilerin arkasında rusya var.
rusya emeline ulaşıp devirirse yönetimi, yeni yönetim o anlaşmayı fesh ettiğinde yalnız kalacağız.
italya-fransa-israil-rusya-abd burayı paylaşacak.
kritik konu ülkemizin silah kullanmaya varacak bir aksiyon alması.
bu çok büyük risk.
bu oyuna girmekte çok geç kaldık, biz istanbul seçimleri ile uğraşırken, adamlar akdenizi paylaştı.
tek adam yönetiminin zararları, tek adam seçimle uğraşıyordu, o arada gündeminin arkasında kaldı.
burada risk bizim şu anda farkında olduğumuzun çok ötesine gidiyor...
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu'nun araştırmalarına göre, Doğu Akdeniz yaklaşık olarak 1,7 milyar varil petrol ve 122 trilyon fit küp gaz potansiyeline sahip.
Bu potansiyel, bölge ülkelerinin yanı sıra dünyanın önde gelen enerji şirketlerinin ve enerji ihtiyacı yüksek devletlerin de dikkatini çekmeye başladı. Bu durum da bölgeyi yeni bir mücadele ve kriz alanı haline getirdi.
Başta bölge ülkeleri olmak üzere, uluslararası enerji şirketleri ve yeni bir enerji jeopolitik merkezi olma yolunda ilerleyen bölgede söz sahibi olmak isteyen tüm aktörler çeşitli politikalar ve ittifaklar oluşturuyor.
Bu çerçevede konu, bölge ülkeleri açısından üç boyutta ele alınabilir: Kıbrıs sorunu, uluslararası hukuk ve enerji güvenliği.
Bölgenin ana aktörlerinden biri olarak Türkiye de politikalarını bu üç boyut üzerinden geliştiriyor.
Konu Kıbrıs üzerinden değerlendirildiğinde, böyle bir kaynağın varlığının adanın genel refahını arttıracağı göz önüne alındığında, problemin çözümüne katkıda bulunabilecek nitelik taşıyabileceğini söylemek mümkündür. Fakat Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) yaklaşımları değerlendirildiğinde, maalesef Kıbrıs sorununa başka bir boyut, yeni bir çözümsüzlük eklediği görülmektedir. GKRY, israil ve Yunanistan'ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) haklarını yok sayarak hareket etmeleri, bölgedeki en önemli güvenlik problemlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yunanistan'ın ve GKRY’nin Avrupa Birliği (AB) üyesi olması, konuya birliğin de müdahil olmasına neden olmaktadır. AB 2004 yılında, Annan Planı dahil tüm barış çabalarına her defasında olumsuz tavır alan Rum tarafını, hukuksuz şekilde, tüm ada adına üye olarak aldığını duyurmuştu. Rum tarafının (sanki Türk tarafı ve hakları yokmuşçasına) tek taraflı davranışlarına destek veren AB geçtiğimiz günlerde "Türkiye'nin Kıbrıs'ın egemenlik haklarına saygı duyması gerektiği" gibi tuhaf bir açıklama yapmıştır. Bu destek hem GKRY’yi hem de Yunanistan'ı cesaretlendirmekte ve Doğu Akdeniz'de Türkiye ve KKTC aleyhine eylemler yapmalarına neden olmaktadır.
kaynak: Yeni bir kriz ve mücadele alanı: Doğu Akdeniz