Temel, Fadime'nin kedisinden nefret etmektedir. Bir gün Fadime evde yokken kediyi yakalayıp, arabaya koyar. Bir iki kilometre kadar ileride, bir köprünün yanına bırakıp eve döner.
Kapıyı açıp eve girdiğinde bir de bakar ki, kedi sepetinde oturuyor. Ertesi
gün, Fadime'nin evden çıkmasının ardından, kediyi yine arabaya atar. Bu kez beş altı kilometre ötedeki bir kasabada çöp konteynırının içine bırakır. Eve döner bir bakar, kedi yine baş köşeye kurulmuş,Temel'e kötü kötü bakıyor...
Temel için iş inada binmiştir. Ertesi gün kediyi yakaladığı gibi elli kilometre götürür. Bulduğu her tali yola girer, kedi yönünü kaybetsin diye. Arabasıyla daireler, zikzaklar çizer, çeşitli şaşırtmaca yollardan geçer.
Sonunda yaptığı işten iyice emin olunca, arabayı durdurur ve kediyi
bırakır. Arabasına atlayıp, evinin yolunu tutar.
Saatler sonra Temel evine, yani Fadime'ye telefon
açar;
- Fadime, kedi yanında mi?
- Evde, niye soriysun da?
- O adi hayvana söyle, kayboldum, bana yolu tarif etsin...
9 yılda dedeye benzer o. tanınmaz. benim kedim 3 ay kayboldu da geri döndü. bilemedim o olduğunu. dıpıl! dıpıl sen misin?! dedim. bön bön baktı. mav dedi. acayip değişiyur heyvanlar.
çocuklarımızdan hayli şanslı kedidir.
zira çocuklarımızın kayboluşlarını takip eden saatler içinde evlerine dönemeyecek vaziyetlere getirildiği bir ülkede yaşadıklarını faketmezler bile.
çocuklarımızın bu kediler kadar farkedilmez olabilmesini, hiçbir sapık emel için önemsenmemesini ne yazık ki umuyor insan.
hayvanalara karşı olan duyarsızlığımızı ve hayvanlardaki içgüdülerin takdir edilesi doğasını hatırlatmakla kalmayıp, bir kediye dahi yapılmasını istemeyeceğimiz kadar iğrenç eylemlere maruz kalan çocuklarımızı ve korumasızlıklarını da hatırlatıyor.
kedilerimiz kayboluyor ve sağ salim dönebiliyor yuvalarına.
ya çocuklarımız...
allahın dört ayaklı pire torbası bile kafası estiğinde çıkıp gidiyor, türlü maceralar yaşıyor; biz insan oğlu yerimizden bile kıpırdayamıyoruz, helal olsun kıl yumağı...
küçüktüm ufacıktım. bahçemizde bi dişi kedi vardı çok da sevimliydi kerata. bizimkiler her yıl yavruluyor yer gök kedi oldu diye aldılar bu kediciği uzak bi yere bıraktılar. ertesi gün ne görelim kedi bahçede. sonra yine aldılar bu sefer bi köye bıraktılar bir daha gelmedi. yavrusu biraz büyüdü hala unutmam bahçede ölü bulmuştuk. aklım ermiyordu bilseydim terketmelerine izin verirmiydim. her ne kadar köpek sever olsam da yapmazdım.