Sovyetler Birliği dağılınca Gladyo'nun işi bitmiş ve NATO ülkelerinde tasfiye ediliyordu.
Oysa Gladyo, özellikle Türkiye'de hiçbir zaman bugünkü kadar işlevsel olmamıştı.
Ergenekon tertibiyle Kemalist Devrim'in temelden yıkılması, Gladyo'nun NATO tarihindeki en büyük işlerinden biridir; belki de birincisidir.
NATO ilk kez sıcak savaşta NATO, 70 yıla yaklaşan tarihinde sıcak savaş yapmadı. Şimdi Kuzey Afrika'da ilk kez savaşa girdi.
Bu savaş, birdenbire çıkmış değil. ABD'nin Kuzey Afrika ve Ortadoğu planı, 2000'lerin eşiğinde biçimlenmişti. Adını daha sonra BOP koydular ve beğenmeyip GOKAP (Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi) diye değiştirdiler.
Gladyo NATO'nun gizli hükümetidir. NATO sıcak savaşa hazırlanacak ve Gladyo tasfiye edilecek!?
Bu masalı piyasaya süren Gladyo'nun kendisiydi.
Türkiye'de de dikkat ediniz, Gladyo'nun gedikli basın elemanları, bu psikolojik savaş zırıltılarını seslendirdi.
Örneğin Nazlı Ilıcakgibi, Ahmet Altan gibi...
Biraz aklı olanlar, herhalde artık öğrenmiştir: Muhalefette Gladyo olmaz. Gladyo NATO'nun gizli hükümetidir.
Gladyo, bazılarının sandıkları gibi; bir "çete" değildir veya yalnızca vurdu-kırdı işleri yapan bir şiddet örgütü değildir.
Nilgün Cerrahoğlu kaç kez yazdı:
italya'da uygulanan "Temiz Eller Operasyonu" Gladyo'yu hedef almadı; bazı çeteleri soruşturdu. Eski italyan Cumhurbaşkanı Cossiga, Gladyo'nun yeraltındaki NATO olduğunu ve hükümet işlevi yürüttüğünü çok açık anlattı. (Nur Batur'un görüşmesi, Sabah, 17 Şubat-19 Şubat 2009)
iç cephedeki ve dış cephedeki Gladyo
Bugüne kadar Ergenekon tertibinin iç cephedeki uygulamasıyla karşılaştık. Kemalist Devrim tasfiye edildi ve Amerikancı "islam"ın Mafya-Tarikat rejimi kuruldu.
Libya savaşıyla birlikte dış cephedeki savaş da başlamış bulunuyor.
Artık Ergenekon tertibinin uluslararası boyutuyla da karşı karşıyayız.
Yalnız biz Türk milleti değil, bütün Mazlumlar Dünyası ve bütün insanlık!
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetimi, 2002 yılında gerçekleştirilen Gladyo darbesiyle iktidara getirilmiştir.
DSP bölünmüş, Ecevit hükümeti parçalanmış ve Türkiye Devlet Bahçeli'nin de özel katkısıyla bir erken seçime sürüklenmiştir.
Gladyo, 8 yıldan beri tarihindeki en derin operasyonu yürütüyor.
Türkiye'deki başlıca Gladyo uygulamalarını hatırlayalım ve Ergenekon tertibiyle karşılaştıralım:
- 6-7 Eylül 1955 tertibiyle istanbul'daki Rum ve Ermeni yurttaşlarımıza karşı çok kapsamlı terör.
- 12 Mart darbesi.
- 1 Mayıs 1977'de başlatılan Türkiye'yi istikrarsızlaştırma operasyonu ve 12 Eylül 1980 darbesi.
- 2002 hükümet darbesiyle Tayyip-Gül ikilisinin iktidar koltuklarına oturtulması ve Irak'ın işgal edilerek parçalanması.
Hazırlık dönemini saymazsak 2007 yılı Haziran ayında başlatılan Ergenekon tertibi;
1. Yukarda saydığımız Gladyo operasyonlarının devamıdır.
2. Türkiye tertibinin en derin ve en kapsamlı Gladyo operasyonudur. Cumhuriyet'i yıkmıştır. Kemalist Devrim'i devlet katında tasfiye etmiştir.
3. Türk Ordusunu Türk Ordusu olmaktan çıkartmakta ve ABD'nin ateşe sürdüğü özel bir silahlı güce dönüştürmektedir.
4. Türkiye'nin bölünmekten de beter iç çatışma ve kargaşalıkların içine itmektedir.
5. CHP'yi Abdullah Gül ile işbirliği mevzisinde, Gladyo tertibinin bir aleti haline dönüştürmektedir.
işte Ergenekon operasyonu yukarıda 5 maddede özetlediğimiz programı uygulamak için yapılmıştır.
Gladyo'nun psikolojik savaş mangası, bu operasyonu "Gladyo tasfiye ediliyor" diye parlatmıştır.
Psikolojik savaş elemanları dışındaki bazı budala ve dangalaklar, Gladyo'nun dolduruşuna gelmiş ve Ergenekon tertibini alkışlamışlardır.
O budalalardan bazıları, hâlâ "Bizi niçin hedef alıyorsunuz" diye Gladyo'dan şefaat dilemekte ve yalvarmaktadırlar.
Bunların içinde budala olmasa bile, korkaklar ve zayıf karakterliler vardır.
Artık herkes görmeli
Dangalaklar, korkaklar ve zayıf karakterliler dâhil, herkes artık sıra kendisine gelmeden görmelidir ve görecektir:
NATO savaştadır.
Gladyo hükümettedir. Cumhuriyet Devrimcileri ve yurtseverler hapistedir.
pkk'nın çaputu önünde öcalan denen terörist başıyla fotoğraf çektirmesini bir türlü affedemediğim ve asla da affedemeyeceğimi bildiğim kişi. siyasi parti genel başkanı.
nasıl ki, kürtlere özellikle 80 sonrası devlet eliyle çektirilen sıkıntılara karşı durmak kürtçülük değilse, abd'nin kürtleri kışkırtarak bölücülük yapmaya çalışmasını engellemek ve aynı topraklar üzerinde kardeşçe yaşamayı savunmak da türkçülük değildir.
şöyle ki;
--spoiler--
"1930'larda, Dersim'de, cumhuriyet devrimi, ortaçağın derebeylik sistemiyle karşı karşıya gelmiştir. bugün tunceli halkı, doğu'nun en aydınlık, en özgür insanlarıysa, bunda atatürk devrimi'nin ve dersim harekatı'nın payı büyüktür. kurtuluş savaşı'nda batı bölgesinde iç gericilikle hesaplaşmalar neyse, dersim'de de yaşananlar odur.
harekatta, devletin yaptırım gücünün kullanılmasındaki ölçüsüzlük derin acılar bırakmıştır. on yıllardır bunları anlatan bir parti'nin başkanı olarak vicdan rahatlığıyla yazıyorum.
dün kürdümüze yapılan baskı ve şiddetin karşısına dikilmek devrimci görevdi. bugün ise görev, abd ve ab emperyalistlerinin türkiye'yi bölme girişimine göğüs germektir. akp'nin mafya-tarikat anayasası girişimini bozguna uğratmaktır. bu görev, kürt-türk herkesindir."
Eğer bir fiil, kanunda suç olarak gösterilip bu fiile uygun bir ceza konulmamış ise, o fiilden dolayı hiç kimse suçlanamaz.
Örnek: Polis, sokakta çıplak ayakla gezen bir vatandaşı tutuklayıp nezarete atamaz, Karakol Amiri de "3 gün nezarette tutun deyusu" diyemez.
Neden?
Çünkü kanunlarımızda "Sokakta çıplak ayakla gezmek suçtur, herkesin ayağında çorap ve ayakkabı olmak zorundadır. " diye bir madde yoktur.
Gelgelelim:
"11 Nisan 2011 günü eşi ile yaptığı haftalık yasal telefon görüşmesinde "seçime yönelik siyasi propaganda konuşması yaptığı" gerekçesiyle Doğu Perinçek hakkında soruşturma açıldı. Daha soruşturma tamamlanmadan, "1 ay süre ile telefon etmekten yoksun bırakma cezası" verildi. Halbuki kanunlarımızda böyle bir suç tarifi yok.
Üstelik, Perinçek izmir 2. Bölgeden Milletvekili adayıdır, adayların propaganda yapması suç değildir.Velev ki suç olsun. Perinçek'in yaptığı "propaganda" sayılmaz.Çünkü ne bir meydanda nutuk atmakta, ne radyo veya televizyonda konuşmakta, ne de gazetede yazı yazmaktadır.Sadede eşi ile telefonda konuşmaktadır.Dolayısıyla suçlama son derece saçmadır.insanların eşleri ile ne konuşacakları kanunlarla belirlenmiş de biz mi bilmiyoruz yoksa...
Anayasa ve yasalar, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının, isterlerse tutuklu bulunsunlar, hatta hükümlü olsunlar, düşüncelerini açıklama ve propaganda özgürlüklerini güvence altına almışlardır. Türk hukukunda, "propaganda yapmak" diye bir suç yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir suç yoktur. Propaganda, ancak Ortaçağ'da ve Engizisyon Mahkemeleri'nde suç sayılabilir.
Teröristbaşı Öcalan avukatları kanalıyla her hafta düzenli olarak siyasi açıklamalar yapmakta, hatta devleti tehdit etmektedir.Ama ne soruşturma var, ne telefon yasağı.Perinçek de "terörist" olarak suçlanmaktadır. Pek, teröristler arasında bu ayrım niye?
Sözde seçimler yapılıyor.Son 11 seçimin 8'inde Perinçek hapiste.Her defasında bir yolunu bulup seçimlerden önce içeri atıyorlar.Sonra da bu yapılana "hür seçim" diyorlar. yesinler sizin hür seçiminizi
3 yıldır hapiste tuttukları yetmiyormuş gibi, seçimler yaklaşırken de tek kişilik hücreye attılar.Bunun nedeni, seçimlerin "daha da hür" olması herhalde.Perinçek'in sesi ne kadar kısılabilirse, seçimler de o kadar "hür" oluyor.
Hücre penceresiz
11 metrekarelik hücre penceresiz. Tuvalet ve banyo hücrenin içinde. Masa konacak kadar bile yer yok."Yatağın içinde savunmanı hazırla" diyorlar yani. Zulüm bu mertebede.
Teröristbaşı Öcalan'ın penceresinin yerden yüksekliğini ölçmek için Avrupa Birliği teknik heyet yolladı. Pencere boyutları milimetresine kadar hesaplandı."Odadaki nem sağlığıma zarar veriyor" dediği için odaya klima takıldı. Masası sandalyesi oda içinde gezinmek için yeteri kadar yeri var."Canım sıkılıyor arkadaş isterim" dedi, milyonlarca lira harcanıp binaya ek yapıldı, arkadaş mahkumlar getirildi. Madem size göre her ikisi de terörist, niye Perinçek'in hücresinde pencere yok, klima yok, masa konacak yer yok, ayakta duracak kadar anca yer var? Niçin teröristler arasında ayırım yapıyorsunuz?
ikramiye olarak da her hafta düzenli olarak Perinçek'in hücresine lağım suyu basılıyor. Sıkıysa Öcalan'ı penceresiz hücreye koyup lağım suyu pompalayın, bakın bir gün bile o koltuklarda oturabiliyor musunuz.
Bu yapılan zulümlerin hesabı bu dünyada sorulacak, öbür tarafa bırakılmayacak...
pkk içerisindeki en ufak rütbeli militandan dahi haberi olduğu, pkk-ergenekon arasındaki bağlantıyı yürüten kişi olduğu resim video ve belgelerle ispatlanmıştır, yani istenirse pkk zaten derin devlet tarafından 1 günde fişi çekilerek lav edilebilir ama kenarda bir tehdit olarak tutulmalıki ortak düşmana karşı kullanılabilsin,
ergenekon-medya, ergenekon-işdünyası, ergenekon-siyaset arasındaki ilişkileri kimlerin sağladığıda belgelidir, ama ne hikmetse
bu belgelerde adı geçen kişiler, delillere rağmen gizli dinleme yapıldığından dolayı karşı atağa geçmiştir, eregenkon-medya da bunlara tam destek vermeye devam etmektedir.
velhasılı kelam; bizi korkuttukları şeyin 7 sibobu var birinide perinçek elinde tutar, arada sibobu salar, arada içine hava üfler, herşey gözümüzün önünde oluyor, olayın aslı budur.
eğer ergenekon yapılanmasında, pkk ile ilişkileri olduğu zaman gazetesi haberlerinden ispatlanıyorsa, perinçek her bir haberden çatır çatır tazminatını almıştır.
adamı zengin ettiniz lan.
apo ile yaptığı görüşmeleri anlamayan mallar için yine yazayım. o fotoğrafları da zaten perinçek gazetesinde yayımladı ya, neyse.
kimine göre; devrimci geçinip aslında çeteci olduğu ortaya çıkan ulvi şahsiyet.
kimisine göre de; hayatını ve servetini milleti için feda etmiş bir lider.
baktı milliyetçiliğe vurgu yapılmadan bir parti siyasi yaşamını sürdüremiyor, sürdürse bile yüzde 0 noktalara hapis kalıyor, baktı yükselen akım mlliyetçilik; önce partisinin sarı-kırmızı olan amblemini kırmızı beyaz yaptı, şimdi de yurtsever takılıyor.
vatan haini terörist ibrahim kaypakkaya'nın yakın arkadaşı olduğunu bilmesek, gerillayı teftişe gidiyorum diye apoyu ziyarete gittiğini bilmesek ihimal yerdik bu hareketlerini sayın perinçek.
teröristlere prim verip, onlarla pazarlıklar yapıp, polise atılan tokatlara ses çıkmarmayıp üstüne yenilerini hapisten çıkaran itlere oy verenlerin gelip bok atmaya çalıştığı lider.
--spoiler--
"işçi Partisi'ni 'terör örgütü' olmakla suçladığını yazan Zaman gazetesi yazarı Ekrem Dumanlı, 5 bin TL tazminat cezasına çarptırıldı. Aynı zamanda gazetenin genel yayın müdürlüğünü yapan Dumanlı, 3 Mart 2009'da yazdığı 'Hangi parti kapatılmak isteniyor' başlıklı yazısında, işçi Partisi'nin 'çok net bir şekilde terör örgütü olmakla suçladığını' iddia etmişti. Öte yandan yine Zaman Gazetesi'nde 17 Aralık 2009'da yayınlanan 'Ergenekon zanlısı işçi Partisi' başlıklı yazıda hukuka yakırılık tesbit eden mahkeme, yapılan tecavüzün kınanmasına karar vermişti."
kemalist ideolojinin tamamlanmasından sonra sosyalizmin ülke sınıfları içerisinde olacağını savunan bir parti lideri. kemalist düşünce , burjuva sınıfının yanındadır. yani sadece ve sadece seçim dönemlerinde halkın kapısını çalar ve halkını sadece o zaman düşünür. önderlik vasfı olmayan, devletin içerisinde yer almış, kozmik bilgiler taşıyan birisidir. halkın umudu doğu perinçek vb. siyasetçiler olmaz. halkına umut olacak kişi marx' ın lenin' in izinden yürümesi gerekir. değilse işbirlikçilikten ötesine yol alamaz.
ulu önder mustafa kemal tarafından 19 mayıs 1919'da samsundan çıkılan bağımsızlık yoluna yine aynı uğurda 12 haziran 2011'de halkımızın büyük desteğiyle izmirden çıkacak önder.