17 Temmuz 1867'de, ilk Avrupa gezisinde ikinci olarak Londra'ya gelen Sultan Abdülaziz'e, ingiltere'nin en prestijli nişanı olan "Dizbağı Nişanı", Kraliçe Victoria tarafından verilmişti. Bu nişan dünyada sadece 20 kişiye veriliyor ve bu 20 kişiden birisi ölmedikçe bir başkasına verilemiyordu.
Çapkınlığı ile ünlü 3. Edward tarafından verilmeye başlanmıştı.
Kral, güzel sevgilisi Kontes Salisbury şerefine verdiği bir davette açılış dansını sevgilisiyle yapmış, dans ederken kontesin mavi jartiyeri yere düşmüştü. Etraftakilerin kıskançça gülüşleri arasında jartiyeri yerden alan Kral, bunu kendi dizine bağlamış ve, "Kötü düşünenler utanacak, pek yakında bu diz bağına kavuşabilmek için insanların yapamayacakları şey kalmayacak" demişti.. O gün söylediği "Kötü Düşünenler Utanacak" sözünü nişanın üzerine işlettirmişti. ilk olarak 23 Nisan 1348' de verilen bu nişan, ülkenin en prestijli sivil nişanı haline dönüşmüştü...
Yalnız, bu nişanı alacak olanların uyması gereken bir protokol vardı. Üzerinde kocaman bir haç olan bir pelerin ve tüylü bir şapka giyiliyor, altın bir zincir takılıyordu. Kiliseye gidiliyor, Canterbury Başpiskoposu' na kılıç teslim edilip, önünde diz çöktükten sonra bir de yemin ediliyordu !..
insan, ister istemez, günümüz kuşkuculuğu ile düşünmeden yapamıyor. Yıllardır Avrupa' ya kök söktürmüş bir devletin başındaki insana diz çöktürtme sevdasından mı bu nişan verilmişti diye !..Ama bu kuşkumuz yanlışmış ki, padişaha özel bir protokol uygulanmış...
içinden derin bir "Oh !" çeken ve tören kafilesinde yer alan iki kişiden birisi Abdülhamid, diğeri ise Londra sefiri Musurus Paşa idi. Zavallı, bu gezi sırasında padişahın yer alacağı balolarda, galalarda koşuştururken kalbi aniden duruvermişti !.. Giritli Rum bir ailenin Osmanlı ferdiydi paşa..Yunanlılar tarafından hain olarak kabul ediliyordu. 37 yıl sonra , padişahın kendisinden Conan Doyle kitapları isteyeceği kişi ise aynı ismi taşıyan oğluydu... Yalnız, oğulun kötü bir namı vardı. Felaket derecede cimriydi..Bu kötü huyu yüzünden devleti pek çok kez zor durumda bırakmış ve prestijini zedelemişti.
Paşa, hiçbir daveti kaçırmayarak her yere gittiği halde, kendisine, bir davet vererek Osmanlı'nın saygınlığını artırması önerildiğinde, "aman efendim, istanbul sefarethanenin eşyalarını yenilemek için bile para ödemiyor, bu halde nasıl davet verelim ?" diyerek geçiştiriverirdi...
Bu cimrilik bazen diplomatik sorunlara sebep oluyordu. Roma elçiliğinde bulunduğu günlerde, italya Kralı av partisine davet ettiği Musurus Paşa' ya, avladığı geyiklerden birini hediye ederek güzel bir jest yapmıştı. Paşa ise, "ben bu koskoca geyiği tek başıma nasıl yerim ? " diye düşünerek kralın hediyesini semt kasabına satmış, fiyatı artırmak için de kasaba, "Bu geyiği italya Kralı avladı" demişti.. Ancak kasap, paşadan daha uyanık çıkmış ve vitrine koyduğu geyiğin altına, "italya Kralı'nın avlayarak Osmanlı sefirine hediye ettiği geyiktir" diye yazmıştı..Bu durum üzerine, halk geyiği kapışmıştı. Olay Roma'da büyük yankı yaptı ve diplomatik kriz halini alıp basına da yansıdı...
ingiltere kralı üçüncü edward tarafından ilk olarak 1348 yılında verilmeye başlanmış birleşik krallık şövalye nişanı. ingiltere'nin koruyucu azizi saint george'a adanmıştır.