Asıl adı amed olan, tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmiş, dunyanin en kötü unvanli hapishanesine sahip olan guzel şehir. insanın insan gibi olduğu sehir. Yazı kışı baska olan sehir.
birilerinin sözlükte, statüsünü tartışır gibi olduğu türk yurdu.
belki de bana öyle gelmiştir.
oradaki tüm türk vatandaşlarının sahiplendiği ve de sahiplenmesi gerektiği millet kutsallığı taşıyan toprak.
şimdi bazı türk vatandaşlarının bazı zorlama ve moda siyaset akımı olarak farklı cereyanlara kapıldığı veya suyun akışına uymak zorunda hissettiği bir gerçektir.
bu incitici bir durum olsa da maalesef bir süre daha katlanmak zorundayız. konjüktür böyle, çünkü.
onlara da fazla kızmamaya alışmalıyız, neden ?
bu ülkede bir zamanlar halkın çoğu maocu, akıncı, bozkurt, leninci ve hatta inanır mısın troçkist ve enver hoca cı olarak kamplara ayrıldı. yav düşünebiliyor musun enver hocacı olmak diye bişey vardı.
bu ayrılıklar her gün onlarca ölüme sebep verdi ve bu insanlardan bazıları ayrılıkçı idi de. ve de başı türkler çekiyordu. tabi halkın her kesimi vardı bunların içinde. kürdü, lazı, vs si.
e şimdi bu baskı sadece Diyarbakır ve çevresindeki bir gruba yönlenmiş haliyle onlarda karşı durmakta zorluk çekiyor.
zaman gelir sular tersine akar ve herkes türkiye cumhuriyeti nin en büyük savunucusu olur.
kimseyi itelemeyelim. maruz kaldığı baskıları inceleyelim.
türk e ve kankası kürde selam olsun. refah seviyeleri isviçre seviyesine çıksın.
Normalde çok kültürel bir kent ve insan yapısına sahip iken, cahil cühela insanların olduğu bir kent haline geldi. Bunda suç insanlardan çok devletimizdedir.
1980'lere dek nüfusunun %90'ı türk'tür. cumhuriyet asimalasyonları falan da götten uydurmadır. diyarbakır'da kürtler 1980'den sonra hüseyin feyzullah, turgut özal ikilisi yüzünden çoğunluk olmuşlardır.
arzu edenler osmanlı devleti'ndeki nüfus sayımlarındaki etnik kimliklere bir göz atsınlar. diyarbakır kurulduğu günden bu yana kürt nüfusun yoğun olduğu tek dönem son otuz yıldır.