diyarbakır ın iğrenç bir yer olması

    3.
  1. O şehri az gezen insan söylemidir. Devegeçidiyle, surlarıyla, sanat sokağıyla, tarih ve modernizmin iç içe olduğu şehirdir. Bir Ofis caddesi vardır ki, küçük istiklaldir. Yazın kuru sıcağında, Dicle kenarında o nemli serinlikle yapılan piknikleri unutmadı hala bu hafıza. Kervansaray' a ne demeli? Böyle bir tarihi doku olamaz efendim görünüz. Gazi Köşkü'nün Mustafa Kemal'i hatırlatması bile ayrı güzeldir. Gazi Köşkünde, açılan türkü geceleri, çiğ köfte şenlikleri, hem eğlencelidir hem lezzetli. Menengiç kahvesini içebileceğiniz, sırf bu iş alanında açılmış kafeler vardır. Akşamları, tıka basa doyacağınız ocakbaşılar, öyle her yerdekine benzemez. Osmanlı mutfağında kendini kanıtlamıştır bu yerler ve hayatınızda duymadığınız mezelerle, yemekleri zenginleştirirler. Diyarbekir, Diyarbakır, Amed ne derseniz deyin, güzel şehirdir vesselam.
    13 ...
  2. 5.
  3. rezalet bir önermedir. Diyarbakır hiç gitmediğim bir il de olsa hiç bir şehir bu anlatımı hak etmez. Aslında biz okur ve yazarlar da hak etmeyiz.

    Bir de ben yapayım:
    Londra çok iğrenç bir yerdir. Bir gün anam babamla yolda yürürken zenci gördük. DÜşünebiliyor musun, adam kara! Özellikle bakışlarındaki korkunçluk beni çok etkiledi. Başka bir zenci seslendi arkasından, elinde bıçak olabilirdi, zaten konuşmalarını dinledim (!), hemen arkamdaki paslı bıçağı çıkardım, elimde hazır bir şekilde tuttum. Sonra bir ingiliz hamile kadın bize doğru yaklaştı. Babam o sırada seslendi, adımı duyunca, "hey George!", hamile kadın "aa sakın oraya gitmeyin, orası zenci mahallesi. Pis kokarlar!" dedi. Ne iyi insanmış. Demekki iyi ingiliz yok değil. Zaten yolda yürürken iç çamaşırları gördük, biri soyuna soyuna geçmiş yollardan. Artık sokakta mı tecavüz ediyorlar, fantezi mi yapıyorlar anlamadık...

    Bu anlatımı anladıysanız, ben de önermeyi yapan arkadaşı anlarım. Birileri de destek vermiş: ""i" ırkına mensuplar çokça bulunduğundan Londra iğrençtir!"
    10 ...
  4. 6.
  5. Gerçek insanların bulunduğu ve derinlerinde insan sevgisini barındıran bir şehirdir, hiç gitmemiş görmemiş olanlar anca atıp tutar.

    Size şöyle bir şey anlatayım diyarbakır da bir çok evde yemek ortaya tencere ile gelir herkes kaşığını bandırır yer neden böyle yapıyorlar denilince herkesin bin bir türlü cevabı var ama en doğrusu ne biliyor musunuz, dışarıdan bir misafir geldiğinde tabak mabak isteme çekincesine girmesin diyedir biri gelirse verilir eline bir kaşık istediği kadar yer tabak bitti yahut artık kaldı yok insanlık ve paylaşım budur.
    8 ...
  6. 8.
  7. cebinde paslı çakı taşıyanların yaşadığı yer kadar iğrenç olmadığı kesindir.
    6 ...
  8. 4.
  9. Ofis denilen bölgeyi görmemiş yazar beyanı.
    8 ...
  10. 13.
  11. ulucami'ye en yakın kilise "mar petyun keldani kilisesi"dir. yani "suriçi" bölgesindedir. bölgede bulunan balıkçılarbaşı caddesi ise iş merkezleri'nin bulunduğu tarihi hanların, camilerin ve müzelerin olduğu merkezi kalabalık bir caddedir.

    kilisenin bulunduğu muhit ise hemen bu kalabalık caddenin arka sokaklarında olan, tarihi "dört ayaklı minare camisi" civarıdır. kilisenin olduğu sokak ise "şeftali sokak"tır. sokakta ermeni dahil her türlü dinden, ırktan insanın bulunduğu yerdir. o muhite oturanların geneli fakir kesimdir. kilisenin bulunduğu bir arka sokakta ise dört girişli "sp.giragos kilisesi" vardır. sanırım 2 veya 3 sene önce bu kilisenin bakım ve onarımı yapıldı ve şuan belirli saatlerde halk ziyaretine açıktır. "sp.giragos kilisesi"nin kuzey kapısının karşısında ise "esma ocak'ın" müzesi' vardır. o muhitte bulunan sokaklar'ın tümü eski taş yapılardan oluşur. sokaklar dolambaçlı ve dardır. diyarbakır'da bu dar sokaklara "küçe"denir. suriçi bölgesi diyarbakır'ın en eski yerleşim yerlerindendir. ayrıca 90'larda en fazla göç alan balıkçılarbaşı'nın arka sokakları olmuştur. çocukluğum bu sokaklarda geçti. yazmak ve anlatmakla tükenmez bir tarihe ve kültüre sahiptir diyarbakır.

    önyargı ve korkuları olan kişiler nerede yaşarsa yaşasınlar, nereye giderse gitsinler endişe ve panik dürtüleriyle psikolojik saplantılar içinde yaşayan 'ruh halleri bozuk' kişiler için, fakir insanlar potansiyel suçlu ve katildir. aslında onlar ne katil ne de suçludurlar. zengin olmayıp'ta tabiri caiz'se varoş mahallelerde yaşayan, misafirperver aynı dilli konuşmazsa bile yardım etmek için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışan fakir insanlardır. yoksa böyle bir bakış açısı sadece diyarbakır için değil türkiye'de yaşayan ve ülkemizin sorunu, at gözlüklü sözde kendini elit görenlerin fakir insanlara karşı 'tanıma uyan' önyargıları olduğu alenen bilinen bir gerçektir.
    4 ...
  12. 10.
  13. (bkz: noter gibi yazar.) tarafından onaylanmış durum.
    "hançepekte dayak yemişsen biz ne yapak benim babam" dedirtir.
    5 ...
  14. 9.
  15. her şeye rağmen ecdat uzun hasanın şehridir elbet pislikler bir gün temizlenecektir.
    6 ...
  16. 19.
  17. 4 yıl kaldım, ortaokulunda 69 kişilk sınıfında okudum ve iyiymiş oranın şartlarına göre. doğunun parisine gidiyorsun diyenelre 2 yıl küfrettikten sonra çevre illerini gezdiğimde neden paris olduğunu anladım. aslında kafa yapısı değişse güzel bir şehir olma potansiyelini taşıyor ama çok fazla sorunlu çok. insanlarının iyilik ve kötülükte aşırı olanları boldur. en ilginç tarafıda kendilerini dışarıdakilerden daha çok kötülerler. ofis ve lojmanları texas çölü ortasındaki el paso, california çölü ortasındaki las vegas gibidir. nasıl yaynyan oldukarına inanamazsınız.
    3 ...
  18. 25.
  19. coğrafi bakımdan ülkemizin her yeri güzel.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük