çünkü insanlar artık kırlarda dolaşıp doğayla iç içe olmuyordu. bu yüzden ilham gelmiyordu. herkes divana oturup götünü yayıyordu, sohbet sohbet, şiir bitti tabi.
Yani bakış açısı tabiki dedirten başlıktır. Zira kendi görüşüm; divan edebiyatından sonra gelen öz şiir akımıdır şiirimizi canlandıran. Yahya kemal örneğinden yola çıkar isek; halkın anlayacağı şekilde ancak basit bir şekilde değil aruzun muhteşem düzeni içerisinde ahengi oluşturmak için kelimelerin birbirine çarpması sonucu kulakta bıraktığı hoş histen bahsediyorum aslında.
şiir bitmedi, sanat için olan şiir toplum için olmaya başladı. iyi ki de öyle oldu. ben şiiri güzel görsem anlayamadıktan sonra ne yarar sağlayacak? işte o yüzden yaşasın ikinci yeniciler!
Siiri divan edebiyatiyla beraber birakmis kişi beyani.
Şiir divan'dan sonra coştu haberi yok halbuki.
Bunlara divan edebiyati desen nedim derler, şarap bi de çatı derler başka da bi sey bilmezler.
Ayrıca divan edebiyati döneminde yazılmış kaç şiiri anlayabiliyor bu kafa merak ettim.
Bitmemiş yalnızca şekil değiştirmiştir. Her donemin kendine has güzellikleri vardır. Serbest akım hariç... Serbest şiiri bir türlü sevemedim Sevemem de herhalde. Siir demek biraz gizem biraz mistik demek. Kolayca anlaşılırsa düz yazıdan hic bir farkı kalmaz. O gizemli hava divan edebiyatında fazlasıyla var. Ama bu diğer dönemlerde şiirin değersiz olduğunu söylemek çok yanlış olur.
asıl şiir divan edebiyatından sonra başlamıştır. kimsenin anlamadığı şiiri ne yapalım, şiirin kaynağı insansa insana yakın ve insanın anlayacağı dilden olmalıdır.