beşir ayvazoğlu'nun -kuğunun son şarkısı- adlı kitabında şeyh galib'i anlatması ile gerçeklik kazandırdığı durumdur. biyoğrafik eserine verdiği isim de takdire şayandır. evet divan şiiri bir kuğu kadar narin ve güzeldir. ve yine evet eski şiirin son şarkısı galib'in şiirleri olmuştur. ardından daha güçlü şair yetişmemiştir.
divanda şarapçılar vardı ama artık o eski şarapçı kültürü kalmadığı için koca şiir kültürünü bitirdiler. şaka şaka, divan edebiyatı bir saray edebiyatı olduğu için padişahlık götüne tekmeyi yeyince sanatı da siktir olup gitti.
zaten anadolu çomarı nedimin şiirleriyle coşmuyordu bu da bir gerçek.
Şiir mecrasını her daim koruyan bir mana pınarıdır. Lakin o mecrada aşık atmak işte asıl sorgulanısı mesele tam olarak budur. Aksi iddia edilmeye kapalıdır vesselam.
Sizin deyişinizle divan edebiyatı( ki bu yalnış bir deyiştir, asıl doğru deyiş Klasik Türk Edebiyatı'dır) iran ve Arap edebiyatının, Arapça ve Farsçayla harmanlanmış bir edebiyattır. islami kültürle beraber kültürümüze girmiştir. Ama şu daha önemlidir; Klasik Türk Edebiyatı ile Halk edebiyatı, bizim, Türklerin edebiyatı can çekişmeye başlamıştır. Ama Klasik Türk Edebiyatının bitmesiyle şairlerin çoğu anlaşılır Türkçeye dönmüş ve bu da Halk Edebiyatının tekrar, farklı bir bedende can bukması olmuştur. Yani enrty nin aksine şiir bitmemiş canlanmıştır. Bana göre ise, son kayıplarla önemli şiir üstadlarının ölmesi şu an şiirin batış çığlıklarını doğurmuştur ama şiir ne batan, ne bitebilen bir şeydir.
şiirin bitmesi için başlaması gerekir. başladığı yeri bilmediğimiz için, bittiği yere de biz karar veremeyiz. fakat şiir değilde, şair bitti denilebilir. şair sürekli doğan ve ölendir zira.
şiir genellikle divana gelene kadar yazıldığından olabilir, tıpkı umarsızca ve yürek titreten edebi tartışmalar gibi. insanlar artık içinde "edeb" geçen herhangi bir şeyle ilgilenmiyorlar azizim, Edebiyatçılar bile edepsizleşti. Çok yazık onlara bir şiir bile yazamıyorlar. rezil insanlar.
bitmemiştir. keza şiir edebiyatımıza divan edebiyatıyla da girmemiştir. çok daha öncelerden günümüze kadar ulaşan bir halk edebiyatı da vardır ki fevkaladedir.
ayrıca abdülhak hamit tarhan faktörü de göz önünde bulundurulmalıdır. keza şair i azamdır.
şimdi burdaydı gitti elden
gitti ebede gelip ezelden
mısralarını söyleyen bir şairi kesinlikle gözardı edemeyiz.
yahya kemal faktörü de vardır. kesinlikle gözardı edilmemesi gereken. keza yahya kemal'in de zamanında divan şairi meşhur baki ile kıyaslandığını bilmekteyiz. bu mihvalde divan edebiyatından sonra şiirin bittiğini nasıl söyleyebiliriz?
hececilerden örneğin ahmet hamdi vardır. ki,
ne içindeyim zamanın
ne de büsbütün dışında
mısralarını da unutmamak lazım. beyler bayanlar hatırlarmak isterim ki, bu iki mısra için binlerce sayfa makale yazılmıştır.
şiir sadece kelimeler arasındaki ahenkten ibaret değildir. dolayısıyla bitmemiştir.