okan bayülgen in eskiden fark yaratan ama artık insanı boğan o ukalalığının doruk noktaya çıktığı, beklentileri karşılayamayan, seda sayan vari mesaj kaygısının ön planda olduğu, üstüne birde sosyolojik tespitlerin! yapılmaya çalışıldığı, aydın boysan yerine seyircinin metin akpınar ı o yerde düşlediği, en fazla yarım saat izlenebilen televizyon şovu.
şimdiye kadar stüdyo konuğu olarak katıldığım programların en eğlenceli geçeni.
biz de daha değişik konuklar bekliyoduk; ama "iyi ki de bu konuklar çıkmış" dedirtti. mehtap, "bu niye çıktı yaa, pavyon şarkıcısı ıyyy" zihniyetindeki insancıkların bakışlarına ve sözde laf sokmalarına karşın; içtenliğiyle beni kendine hayran bıraktı. "ne çok gülüyodu o kadın yaa" diye serzenişte bulunan(?), "15 yaşında bu piyasaya düştüm" lafına kahkahalarla gülebilen organizmalar ise, onu hiçbir zaman anlayamayacak. o kadın orda hayatından, geçtiği yollardan bahsedip çok da güzel duygu sömürüsü yapabilirdi. yaşamı ve ortam buna müsaiiti. o ise bunun yerine değer bilmez, düz insanları güldürmeyi tercih etti. ama bunu bile göremedi o süper kültürlü üstün tabaka insanlar.
sonra sibel'e laf attılar. stüdyoda sibel hanım'ın 3 sıra arkasında arkasında oturduğum için daha rahat gözlemleyebildim hareketlerini. programdaki en ağır başlı, en asil, en güzel insandı. yaşadığı şeyler, bir gülümsemesiyle anlaşılıyordu sanki. "pavyondaki izleyicilerle burdaki izleyiciler arasında ne fark gördünüz" gibi bir soruya gülümseyerek verdiği "burdakiler daha sıcak" cevabı beni ağlatabilirdi duygusal bir insan olsam; ama o çok entel insanlar ne dediğimi anlayamaz elbette.
nilgül'ün çalan şarkılara*** verdiği "ay bunlar ne, hiç duymadım" tepkisi, aslında "mehtap, pavyon şarkıcısı ahuhahah, bu ne yaa ehuheh" zihniyetinin bir temsilcisi sayılabilir.
hayır, ben de demet akalın, ismail yk dinlemiyorum; ama bu şarkılar gittiğim her yerde çalıyor. olmadı, zap yaparken karşılaşıyorum. "hiç duymadım aa" demek ne kadar dürüstçe?
ve son olarak en güldüğüm soruyu yazayım da tam olsun:
barack obama'nın ön adı nedir?
a) şenol
b) mahmut
c) hüseyin
d) berke *
okan bayulgen'in yillar gectikce ve hayat tecrubesi kendi yil/tecrube kazanim fonksiyonu ile orantili olarak ( dogrusal olabilir, ussel olabilir orasini bilemem ) arttikca, insanlara kendi hayat bakisi ile ilgili birseyler anlatmak istedigini dusunduren programdir.
bir an icin kendinizi okan'in yerine koyun. hitap ettiginiz kitle, henuz hayatin gercekleriyle tanisma asamasinda olan, idealistligi ebeveynlerine kiyasla gorece daha fazla olan genc bir kitle. ustelik bu hitap ettiginiz kitle ile dogrudan olmasa da dolayli olarak ( sozlukler araciligi ile ) bir iletisim kurma, kendinizle ilgili geri bildirim alma ve anlatmak istediklerinizin ne kadarinin ne sekilde anlasildigini neredeyse real-time gorme imkaniniz var.
sanirim okan turkiye capindaki bu tur bir interaktif sohbetten gayet keyif aliyor. ayrica onyargilari elestirme konusunda da ayni hazzi aldigini gozlemliyorum. cagirdigi konular ozelinden hareket edersek:
okan'in cagirdigi konuklar arasindaki (gorunur) kultur farkini bilmedigini dusunmenin ne kadar sacma oldugunu anlatmaya gerek yok. Bence burada gosterilmek istenen, (gercekten kulturlu olan insanlari tenzih edelim) kulturlu insan simulasyonu yapan insanlardaki yapmacikligin, toplum genelinde her ne kadar "kiro, kultursuz, ayi" diye tanimlansa da en azindan samimi olan insanlarin ictenligiyle karsilastirildiginda olusan tezatin ne derece mide bulandirici oldugu gercegi...
son bolum ozelinde konusur isek, mehtap ve diger 3 kisinin ayni yerde oturdugu kisim tam da bu cikarimi desteklemekte. sanki yanlarina "alien" oturmus gibi davranan ve bu "alien"dan igrenir gibi tavirlar sergileyen sozde entelijansiyanin davranislari hic mi rahatsizlik uyandirmadi sizde sayin sozluk insanlari...burada kesinlikle mehtap'i savundugum dusunulmesin. kendisi ota boka maydanoz olmasi nedeniyle gayet beni rahatsiz etse de bu yapmacikligi ortaya cikarmadaki kilit rolu nedeniyle okan tarafindan kendisine tahammul edildigini dusunuyorum.
simdi yazdigim seyi gondermeden once tekrar okudum da, kendi kendime gelin guvey olma ihtimalim epey yuksek. belki de gercekten okan'in bu isi birakmasi gerek, belki de gercekten para yok diye mecburen boyle abuk subuk heterojen konuk karisimlari ile karsimiza geliyor. ama yine de kendisi gercekten cumartesi aksamlarini senlendiren ve maalesef tek kalemde silinemeyecek bir adam.
televizyonun kanal degistirme tusu gayet user friendly bir arayuzu olan kumandalarin hepsinin uzerinde var. kullanmak sizin elinizde ...
efendim... bu hafta için bi şeyler yazmadım dahası yazamadım. canım okulumun beynimde bıraktığı kalıcı hasarlardan dolayı vizelerime çalışırken bir de ne göreyim? allahım! yahu neden herkes disko kralı ''berbat'', ''iğrenç'' gibi şeyler söylüyor, tam olarak anlayamadım. ben bunun şaşkınlığıyla yanıp kavrulurken bir düşüncedir aldı gitti. hep aynı formatta bir programı izleseydiniz de sıkılırdınız en nihayetinde, anlayamıyorum. zaga, televizyon makinası ve makina gibi başarılı örnekler var ama ne var ki farklı bir şeyler denenmeye çalşılıyor... deneme yanılma yöntemi oluyor tabii, ama hal böyleyken ''böö sen bu işi bırak '' demek de bana saçma geliyor açıkçası. peki madem öyle, daha iyi yapacak biri var çıksın yapsın da görelim, ne halt yiyecek?
bu hafta ne vardı? ''15 yaşında bu piyasaya düştüm.'' diyen popstar alaturka birincisi nam-ı değer burçak abi, mehtap; bir ara ortaya çıkan heyecandan ölecekmiş gibi gelen pavyon şarkıcısı ve mehtap hanımefendinin arkadaşı bir hanım, kendi deyimiyle dali bıyığıyla sus pus oturan yıldo, ciddiyeti elden hiç mi hiç bırakmayan oyuncu ve şarkıcı özgür çevik, yatağından kalkıp gelen iyileştiği için mutlu ettiren hakkı devrim.
çocuk oyuncu olarak türk sinemasına giriş yapan parlo şenol yıllardır nasıl ayakta kaldığını cevap hakkı programında koltukta yere değmeyen ayakalarıyla tatlı tatlı anlatırken bir anda mehtap hanımefendi soruları sormaya devam etti, bak bu gereksizdi işte. hatun her şeyi yapmak mı istiyor anlayamadım... yeni bir hülya avşar vakası mı yoksa?aman!
nilgül ve bertuğ cemil yeni şarkılarını seslendirdiler, iyi de yaptılar da anlayamadığım şuydu koltukta mehtap hanımefendinin işi neydi? hatun, her şeyin içindeydi ve cidden gereksiz laubaliliyle (bazı insanlar bunu dobralık ya da samimiyet olarak algılayabilir) can sıkıcıydı. bir ara nilgül' ün dizine vurup ''kızzzz'' demesi de gözden kaçmadı. zaten koltukta oturduğu süre boyunca bertuğ cemil de şaşkınlıkla mehtap hanımefendiyi izledi.
ya iyiydi işte, güldük ettik... daha ne? ama cidden bak ben de sıkıldım mehtap hanımefendinin maydonozluğuna. ''şu kadın bi gitse...'' dediğim oldu, yalan yok.
okan bayülgen e gerçekten tapınılmaması gerektiğini anlatan pacman saçmalığının sunulduğu, okan bayülgen in konuklarına o boktan aksiyonu tekrar tekrar yaptırma çabalarını takıntı derecesinde kendine görev bilmesini, ayrıca okan bayülgen in deyimiyle burçak abi nin damarlarındaki iliklerin bile görünebildiği bir insanın -pavyon şarkıcısı- nın renklendirdiği program.
burçak abi'nin pacman'de koşup koşup özgür çevik'e sarılmasıyla yaran program. ayrıca resmi sitesindeki ekip bölümüne bakıldığında ekibin içinde akrabalık ilişkilerinin çok yaygın olduğu gözlerden kaçmamaktadır.
reyhan-melis tüysüz
rahşan-barış-yeliz gürkan
tuncer-yusuf tunceli
şaka gibi ama bu adam bu işten para kazanıyor. hem de ne para. garip ülkem. çileli ülkem. senin suçun neydi de böyle cezalandırılıyorsun?
edit: o salaklığa gıkınız çıkmıyor ya helal olsun lan hepinize. ve o salaklığın adı pacmanmiş. lan gerizekalıyız biz türk insanı galiba. nedir lan bu oyunun bu programdaki ehemmiyeti?
bi gidin ya. her şeyi eleştirirsiniz ama iş okan bayülgen olunca hemen cortlarsınız.
mehtap'in her soruya hooop diye atlamasiyla uyuz eden program. ulan makina zamaninda 4'e kadar bikmadan izlenirdi bu program git gide kötülesiyor. nerde eski konuklar? nerde eski okan? cok üzgünüz. okan duyuyorsan sus cevap verme! programi düzelt!
ergenlikten itibaren sn. bayülgeni takip eden, kendisine ve yaptığı işlere duyduğu sempatiden ötürü bazı arkadaşlarca eleştirilen ve onlarla çataçat tartışan bir fanatiği olarak itiraf ediyorum ki; henüz disko kralını sonuna değin izleyebilmişliğim yoktur. nerde cumartesi gecelerini evde geçirdiğine sevinen ben nerde şimdilerde izlerken uyuklamaya başlayan bünye?
ha, şimdi sağlam ve uzun tesbitler yapıp da diyemeyeceğim hededen hödöden ötürü durum budur. lakin bu bağlamda yapıcı bir eleştiri olamayacaksa da yazdıklarım, sabit izleyicilerden birinin kaybedildiğine delalettir. ki ben buna programın yapımcılarından ve sunucusundan daha fazla üzülmekteyim.. neden mi? çünkü yıllardır kendimi mutlu hissetmeme katkıda bulunan cumartesi eğlencem, bir yıllık bir aradan sonra beklentilerimi karşılayamamış, saman tadındaki cumartesilerimin devamına işaret etmiştir. maamafih artık evlenmek veyahut eğlenceyi başka mecralarda aramak gerektiğini yüzüme tokat gibi çarpmıştır. oysa sevgiliyi uyutup tv karşısına geçen biriydim ben makina için..
velhasıl, okan bey okuyor isen bir şeyler yap bizi ekrana bağla! bunu sağlam izleyici kitlenden biri söylüyor, seni sevmeyenleri haklı çıkarma, onlarla aynı minvalde yorumlar yapmaya zorlama bizi..
ss, kib...
beyazıt öztürk'ün programına göre kat kat iyi olan program. en azından zorlama espri yapılmıyor. medya canavarı kısmı yine beni benden almıştır. yalnız mehtapın gevezeliği kafamı ütülemiştir. mumkunse bir daha programına konuşurken de sesi kötü olan kadınları çağırmasın. zira gece gece hiç çekilmiyor.
labirent oyunu ne kadar da saçmaydı, daha büyük olsaydı labirent belki tamam ama boks maçı gibi saçma olmuştu. konuklar ve skeçler zaten fesat, sonuç olarak okan bayulgen'in bir sene daha ara vermesinin gerekliliğinin kanıtı olan programdır.
programa sonradan gelen pavyonda çalışan ablaya ** sorulan soruların tamamına burçak abinin cevap verdiği program. "yahu kadın bir sus be" dedirtmiştir. bu program okan bayülgen tarafından değil de başka biri tarafından yapılsaydı, izlenmezdi.
"okan yapiyorsa bir hikmeti vardir" diyen insan modellerinden degilim fakat bana okan'in acikca ille de "seviye seviye" diye tutturan ve surekli entelektuelite seviyesini belirtme ihtiyaci duyan sozluk yazarlariyle tasak gectigini dusundurten programdir.
mantikli dusunelim beyler bayanlar. bir tarafta okan, diger tarafta yildo, mehtap vs. bu konfigurasyonun saka olma ihtimali sizleri de dusuncelere sevk etmiyor mu?
kulaklarım beni yanıltmadıysa *, burçak abi ve pavyonda çalışan kadının mevzusu geçiyorken, erol günaydın'ın mikrofonu açık unutulmuş program. sanırım aydın boysan'la konuşuyordu.
'' bak bu aile kızı hiç sesi çıkmıyo. bi de diğerine bak. '' **
tanım: başladığı günden bu yana her cumartesi, ''işte bugün olacak'' dedirten program. fakat konuk listelerini gördükten sonra bünyeden istem dışı hass(biip) diye bi ses föşkürüyor.
son iki haftalık performansı ile aklınca taşağa sardığı kadın programlarından hiç bir farkı kalmamış programdır.
kim seçiyo abi bu konukları, çok mu arıyolar acaba, şeklinde bir düşünceye sevk etmiştir beni.
kusura bakmasınlar ayrıca dünyanın en salak atari oyununu şey ettikleri bölümde hiç olmamış yani.
şimdi okan bayülgen bu programın tekrarını izleyince ne geçiriyodur ki kafasından, ulan bomba gibi program olmuş mu diyodur acaba. yoksa, harbi lan eğlenceli program olmuş mu diyordur yoksa yahu daha iyi yapabilirdik mi diyodur. yada çok pis sıçmışız lan yine mi diyodur.
gerçekten çok merak ediyorum.
okan bayülgen beni cepten arar ve bilgilendirirse memnun olurum.
an itibariyle bugünkü bölümü bitmiş programdır. geçen haftaya göre kat kat iyiydi ama bu bu günkü programın çok iyi olduğu anlamına gelmez elbette. sadece
geçen haftaki bölümün çok kötü olduğunu anlatmak için sarfettiğim bir cümle. bununla birlikte güldüğümü de itiraf ediyim.
ilk başta yıldo'nun görülmesi ile heyecanlandırmıştır ama yıldo'nun dilini kuş mu yemiş be abicim, bi insan hiç mi espiri yapmaz ya da bi insana hiç mi
espiri yaptırtılmaz?
medya canavarı çok iyiydi bu sefer hakkını vermişler, semra kaynananın programından alınan bölüm ile motosiklet üzerinde en uzun zurna calma rekoru kıran
adam kopuktular.
programın okan'ın mehtap girmeden parla şenol ile yaptığı cevap hakkı bölümü gerçekten çok içten ve sımsıcaktı, parla şenol gibi mükemmel ve bir o kadar
da neşeli bir insanı bizlere tanıma fırsatı verdiği için okan'a teşekkürlerimi sunuyorum. programda yine bir bütünlük yoktu ve telefonla yayına katılanlar
kesinlikle -18'di
tekrarlıyorum buradan, okan artık erkeklerin yayına katılamaması yasağını bi kaldır abi. bu inadın çok daha kısırlığa sürekler tel muhabbetlerini.
sonuç olarak şunu belirtiyim
izlemeye devam edeceğim ama nereye kadar allah kerim. o da şu televizyonda izlenecek hiç bir şey olmadığından.
başka bir başlık altında bir yazar arkadaşımızın mükemmel şekilde özetlediği programdır. maalesef hatırlamıyorum başlığı. o enrtyi alıp koymam yeterdi aslında.
okan durduk yere harika giden bir programı bitirip* -marjinal takılmak uğruna- ''ara verdik daha farklı bir şey yapacağız'' deyip zaga ve tv makinası arasında bir program yapmış. ikisi arasında sıkışmış kalmış program. ayrıca okan bayülgen o çok sevilen, beğenilen, özenilen tavırlarını iyice abarttı sanki. o kötü, bu kötü, aa salak, aa deli... bir sus be okan abi.
