sabah sabah kalkılır ve dünden kalma bu halle onca olumsuz eleştirinin yeri yurdu merak edilir. yahu bu kadar mu kötüydü de benim haberim yok? ee ben de izledim hem de bu hasta halimle... gözlerim uykusuzluktan ağırırken, bitmek bilmeyen öksürüklerim hızla artarlarken ve ateşim çıkarken... antibiyotiğe teslim olmuşken. halimden çok da mutluydum aslında yani geçen haftalara göre güzelleşen ve kendini bulmuş bir programı izlerken, sabah 4.30da biterken de iyi geçtiğini düşünmüştüm ve benim gibi düşünen pek de yokmuş demek ki.
dün gece ne vardı? yaratıcılıktan bahsederken bana pek de yabancı gelen sözcüklerle can sıkan öykü ve berk; sesi güzel mi kötü mü bir türlü çözemediğim tuhaf tan; herkesin en az bir kere mutlaka izlediği, belgesel izleyen yurdum insanının haberi olmadığı ve entelektüel sınıfa girmeye çalışanların tanımadığı ama benim eğer evdeysem ''hadi bir eğleniyim bakalım azgın adamlar napıyorlar?'' diye izlediğim programın sunucusu esra erol; sesinin güzelliğini kabul ettiğim ancak telefondaki izleyiciye ''arşivindeki albümleri söyle.'' diyerek aklınca laf koymaya çalışan ve sınava tabi tutan niran ünsal; karın ve kol kaslarını ''bakın bende neler var'' diyerek göstermekten çekinmeyen ne yaptığını çözemediğim, kırmızı ayakkabılarının esrarını merak ettiğim kuaförden dönme technocu kemal doğulu; sakin, sessiz ve güzel eyşan özhim.
dün gece itibari ile izleyicisini baymış olan programdır.
televizyonun başında uyuya kalmışım ben ki nadiren gerçekleşen bir hadisedir bu.
hayatımda hiç bir okan bayülgen programında bu kadar kötü bir konuk seçimi görmedim. kaç haftadır resmen dalga geçtiği kafa bulduğu esra erolu sanki çok önemli bir kişiymi gibi bütün programa yaydı durdu. yok şöyleymiş yok böyleymiş. ulan sonrada milleti küçümsüyor neden bu programları izliyosunuz diye.
kardeşim madem öyle sen neden böyle bir programın sunucusuna neredeyse bütün bir programını arıyorsun diye sormazlar mı adam, sorarlar sanırım, sordum bile.
koca memlekette adam mı kalmadı kardeşim programa çağıracak.
programın tek elle tutulur tarafı niran ünsal ın canlı performanslarıydı sanırım. onun dışına izleyicinin saatlerini çalmakdan öteye gitmeyen bir program oldu.
mümkünse daha iyi konuklarla okan bey, mümkünse yani, aslında mümkün bence.
program boyunca beni güldüren tek şeyin programın hatırlamadığım bir zamanında ki okan bayülgen' in arkadaki aynamsı şeydeki gövdesinin kafasına oranla 89832 kat daha büyük gözüken görüntüsü olduğu program.
başlamasına dakikalar kala kimsenin "acaba konuklar kim çok merak ediyorum, bu gün okan'dan şöyle bi performans bekliyoruz, tüm haftanın stresini attıracak program az sonra başlıyor" gibi yorumlar içeren entryler girmediği; hatta hiç bir şey yazmadığı hakkında belki de ilk okan bayülgen programı. makina ve zaga başlamadan daha o hafta ile ilgili onlarca entry dökülürdü. hey gidi eski günler hey.. **
"mehtap" denen canlıyı konuk etmesiyle bu gece de reytingleri ezilip büzülecek olan programdır. eh be okan ne diyeyim sana. çağır bir bülent üstün'ü misal. neyse.
bu akşam ciddi ciddi oturup izleyeyim diye düşündüğüm, konukları görünce hastır diyip bilgisayarın başına geçtiğim program. yahu allah aşkına düzgün konuklar çağır mr bayülgen.
noldu bu adamın konuklarına ya artık kimse gelmiyor mu ne oluyor artık bu hafta güzel olur diye düşünmüştüm ama yorum bile yapmak istemiyorum programın kalitesi sıfır! okan artık milletle dalga geçtiği şeyi kendisi yapmaya başladı. okan'ın programının medya arkasını kim yapacaksa artık...
edit: bu mehtap beni ayar etti. abi abi diye diye her lafa girmesiyle tv yi kapatacağım az kaldı.
pavyoncu ablanın kıçında kurt olduğunu düşündüğümüz programdır. abla iki saattir oturamadı gitti. boyna ayağı kalkmakta saçma saçma gülmektedir kendisi. deli herhalde.
okan bayülgen'in sözlükleri takip ettiğinin bilinmesi nedeni ile hemen hemen bütün sözlüklerden canlı yorumlanan program. haftaya programda en güzel yorumu yapandan bahsedecekmiş gibi takılıyor herkes.
OKan bayülgen'in kahve ağzıyla espriler yapmaya başladığı programdır. En son tecavüzcü coşkun'un rus eşi hakkında, "ne tecavüz ediyordur coşkun abi ona" gibi bayağı bir espriyle program yapmaya çalışmaktaydı.
başka bir başlık altında bir yazar arkadaşımızın mükemmel şekilde özetlediği programdır. maalesef hatırlamıyorum başlığı. o enrtyi alıp koymam yeterdi aslında.
okan durduk yere harika giden bir programı bitirip* -marjinal takılmak uğruna- ''ara verdik daha farklı bir şey yapacağız'' deyip zaga ve tv makinası arasında bir program yapmış. ikisi arasında sıkışmış kalmış program. ayrıca okan bayülgen o çok sevilen, beğenilen, özenilen tavırlarını iyice abarttı sanki. o kötü, bu kötü, aa salak, aa deli... bir sus be okan abi.