OKan bayülgen'in kahve ağzıyla espriler yapmaya başladığı programdır. En son tecavüzcü coşkun'un rus eşi hakkında, "ne tecavüz ediyordur coşkun abi ona" gibi bayağı bir espriyle program yapmaya çalışmaktaydı.
okan bayülgen'in sözlükleri takip ettiğinin bilinmesi nedeni ile hemen hemen bütün sözlüklerden canlı yorumlanan program. haftaya programda en güzel yorumu yapandan bahsedecekmiş gibi takılıyor herkes.
pavyoncu ablanın kıçında kurt olduğunu düşündüğümüz programdır. abla iki saattir oturamadı gitti. boyna ayağı kalkmakta saçma saçma gülmektedir kendisi. deli herhalde.
noldu bu adamın konuklarına ya artık kimse gelmiyor mu ne oluyor artık bu hafta güzel olur diye düşünmüştüm ama yorum bile yapmak istemiyorum programın kalitesi sıfır! okan artık milletle dalga geçtiği şeyi kendisi yapmaya başladı. okan'ın programının medya arkasını kim yapacaksa artık...
edit: bu mehtap beni ayar etti. abi abi diye diye her lafa girmesiyle tv yi kapatacağım az kaldı.
bu akşam ciddi ciddi oturup izleyeyim diye düşündüğüm, konukları görünce hastır diyip bilgisayarın başına geçtiğim program. yahu allah aşkına düzgün konuklar çağır mr bayülgen.
"mehtap" denen canlıyı konuk etmesiyle bu gece de reytingleri ezilip büzülecek olan programdır. eh be okan ne diyeyim sana. çağır bir bülent üstün'ü misal. neyse.
başlamasına dakikalar kala kimsenin "acaba konuklar kim çok merak ediyorum, bu gün okan'dan şöyle bi performans bekliyoruz, tüm haftanın stresini attıracak program az sonra başlıyor" gibi yorumlar içeren entryler girmediği; hatta hiç bir şey yazmadığı hakkında belki de ilk okan bayülgen programı. makina ve zaga başlamadan daha o hafta ile ilgili onlarca entry dökülürdü. hey gidi eski günler hey.. **
program boyunca beni güldüren tek şeyin programın hatırlamadığım bir zamanında ki okan bayülgen' in arkadaki aynamsı şeydeki gövdesinin kafasına oranla 89832 kat daha büyük gözüken görüntüsü olduğu program.
dün gece itibari ile izleyicisini baymış olan programdır.
televizyonun başında uyuya kalmışım ben ki nadiren gerçekleşen bir hadisedir bu.
hayatımda hiç bir okan bayülgen programında bu kadar kötü bir konuk seçimi görmedim. kaç haftadır resmen dalga geçtiği kafa bulduğu esra erolu sanki çok önemli bir kişiymi gibi bütün programa yaydı durdu. yok şöyleymiş yok böyleymiş. ulan sonrada milleti küçümsüyor neden bu programları izliyosunuz diye.
kardeşim madem öyle sen neden böyle bir programın sunucusuna neredeyse bütün bir programını arıyorsun diye sormazlar mı adam, sorarlar sanırım, sordum bile.
koca memlekette adam mı kalmadı kardeşim programa çağıracak.
programın tek elle tutulur tarafı niran ünsal ın canlı performanslarıydı sanırım. onun dışına izleyicinin saatlerini çalmakdan öteye gitmeyen bir program oldu.
mümkünse daha iyi konuklarla okan bey, mümkünse yani, aslında mümkün bence.
sabah sabah kalkılır ve dünden kalma bu halle onca olumsuz eleştirinin yeri yurdu merak edilir. yahu bu kadar mu kötüydü de benim haberim yok? ee ben de izledim hem de bu hasta halimle... gözlerim uykusuzluktan ağırırken, bitmek bilmeyen öksürüklerim hızla artarlarken ve ateşim çıkarken... antibiyotiğe teslim olmuşken. halimden çok da mutluydum aslında yani geçen haftalara göre güzelleşen ve kendini bulmuş bir programı izlerken, sabah 4.30da biterken de iyi geçtiğini düşünmüştüm ve benim gibi düşünen pek de yokmuş demek ki.
dün gece ne vardı? yaratıcılıktan bahsederken bana pek de yabancı gelen sözcüklerle can sıkan öykü ve berk; sesi güzel mi kötü mü bir türlü çözemediğim tuhaf tan; herkesin en az bir kere mutlaka izlediği, belgesel izleyen yurdum insanının haberi olmadığı ve entelektüel sınıfa girmeye çalışanların tanımadığı ama benim eğer evdeysem ''hadi bir eğleniyim bakalım azgın adamlar napıyorlar?'' diye izlediğim programın sunucusu esra erol; sesinin güzelliğini kabul ettiğim ancak telefondaki izleyiciye ''arşivindeki albümleri söyle.'' diyerek aklınca laf koymaya çalışan ve sınava tabi tutan niran ünsal; karın ve kol kaslarını ''bakın bende neler var'' diyerek göstermekten çekinmeyen ne yaptığını çözemediğim, kırmızı ayakkabılarının esrarını merak ettiğim kuaförden dönme technocu kemal doğulu; sakin, sessiz ve güzel eyşan özhim.
üzülerek diyorum ki uyutan bir program. zaganın ilk gününden beri yani 1998'den beri okan bayülgen'in hiç bir yapımını kaçırmadan izliyordum, hiç bir programda uyuduğumu hatırlamıyorum.. hatta pazar günüydü uzun süre zaga ve ertesi gün okul olmasına rağmen uyumuyorduk çünkü uyutmuyordu program..
dünkü disko kralı sıradan bir talk showdan farksızdı, esra erol'un programına ve o tarzdaki programlara okan'ın medya canavarında nasıl giydirdiğini biliyoruz.. bunun üzerine sen gidip bu kadını programına konuk alıyorsun, ona yaptığın cevap hakkı bölümünde ğur aslan ve songül karlı'nın sunduğu programı gösterip korku filmi gibi diyosun ve kız da "onların programının formatı benimkinin aynısı, bi tek kalp efekti yok bizde" diyince afedersin ama sap gibi ortada kalıyosun..
program içinde dikkatlerden kaçmayan bi mevzu da okan'ın kendisine yakışmayan bi uslupla kelimeleri yuvarlayarak konuşması. ayollar mı ararsınız, böyle ağzını bükmeler mi hepsi gani gani..
okan bayülgen ve programı hakkında bu kadar acımasız şeyler yazacağımı sanmazdım ancak realist olmak lazım.. daha iyisini bekliyoruz okan sana yakışanını.