iddia edilene göre, toplumlara düzen getirsin diye gönderilen dinlerin, insanların aciz duygularını sömürülmesinden başka işlevleridir.söz konusu toplumdaki düzen ise maalesef gelememiş. müslüman insanların yaşadığı topraklardaki refah seviyesi herkesin malumu iken bunların aksini iddia etmek mantıksızlıktır. bu durumda dinin tek işlevi şarlatanların (siyasiler, hacılar/hocalar, ticariler, teröristler vs) sömürü aracı olmasıdır.
din başlı başına bir sömürü unsurudur.
bilinmezliğe olan korkunun etkisi büyüktür.
insanlara ölünce herşey bitecek deseydiniz hayatlarını adam gibi yaşamak için varı yoğuyla savaşırlardı.
ama ölünce hayat yeni başlıyor diyerek varıyla yoğuyla sizin çıkarlarınız için savaşmasını sağlayabilirsiniz.
en büyük doğal kaynaklar müslümanlaştırılan ülkelerde olmasına ramen en fakir olanlar yine bu ülkelerdir.
ayrıca eğer kullanacakları bir din unsuru yoksa etnik kökender birbirinizi gebertmenizi sağlayabilirler.
türkiyeye iki unsurlada yürünmektedir.
Kuran-ı Kerime göre Allahın mutlak hakim ve hakimiyetin Ona ait olması. elbette ontolojik anlamda doğrudur ve bu hususta Müslümanlar arasında bir tartışma yoktur. Tartışma Allahın insana beşeri siyasi egemenlik hakkı verip vermediği konusundadır. Kurana göre siyasi egemenlik tereddütsüz insana aittir; yönetim konusunda yapılacak iş, şura yoluyla toplumsal iradenin tecelli ettirilmesidir, insan da sahip olduğu hür iradesi ile bunu gerçekleştirebilecek güçtedir. Yoksa insanın Hakimiyet Allahındır iddiası ile hükmetmeye kalkması ve kendi iradesini ve yorumlarını Allahın iradesi sayması, açıkça bir ilahlık davasıdır ve Firavunluğa özenmedir.