dinin bilim yapmaya engel olması sorunsalı

entry63 galeri0
    26.
  1. filozoflar hiç din görevlisi öldürmemiştir, oysa din görevlileri çok fazla sayıda filozof öldürmüştür.

    denis diderot

    dinden bahsediyoruz kişilerden bahsetmiyoruz diyenler olabilir ama sonuçta felsefe neden içinde böyle adamlar barındırmıyor sorusunu da sormak gerekir.
    2 ...
  2. 27.
  3. bilim; bize dinin armağan ettiği bir bulmacadır.
    0 ...
  4. 28.
  5. Kapitalizm kadar engel olmaz. Ama bazı dindar insanlar engelliyor. Nice alimler yetişti Osmanlı zamanında. Nice rasathaneler kuruldu.
    1 ...
  6. 29.
  7. beynini yemiş lanet yobazların emrine uymadığınız sürece olmaz olarak cevaplanacak sorunsaldır. geçmişte çokça örneğine rastlandığımız durumdur. zira yobaz ve otorite sahibi olmak isteyen din adamları yüzünden insanlık bir hayli geride kalmıştır. klasik masalları da hep aynıdır ve insanları korkutarak gelişime her daim engel olmuşlardır.

    -şeytan işidir.
    -günahtır yapma/etme.
    -bunlar kitabımızda yazmaz yakın bunu.

    vs. vs.
    1 ...
  8. 30.
  9. din diye kasdedilen şey bağnaz beyinlerin düşünceleri değil de kuranın kendisiyse eğer, kesinlikle engel değil destek olur.

    ayrıca soru şeklinde başlık açmak sözlük formatına aykırıdır.
    0 ...
  10. 31.
  11. dinin kendiside bir bilim dalıdır. dolayısıyla engel değildir.
    0 ...
  12. 32.
  13. bilimin kendisi de bir din dalıdır. dolayısıyla engel değildir.
    0 ...
  14. 33.
  15. 34.
  16. bilimin yegane amacı ve alanı doğal hadiselerin hangi kurallara, dinamiklere, kanunlara, ilişkilere dayanarak işlediğini anlamaktır. bunu sulandırmak, buna başka birşeyler eklemeye çalışmak, bunun çapını ve konusunu bulandırmak her ne kaynaktan gelirse gelsin bilinmesi hedeflenen hadiseyi baltalamaktır. bu kadar basit.

    peki bilim bunu yaparken hangi yöntemlerden yararlanır? dualar mı okur, babasının oğluna kıyak mı yapar, kelime oyunları ile mi ilgilenir? hayır. inceler, ölçer biçer, test eder, sonuçları kontrol eder, hesap kitap yapar; yani fizik, kimya veya biyoloji ne yapıyorsa, nasıl yol alıyorsa bunları uygular. bunun dışındaki fantezilerin, akıl yürütmelerin, tahmin etmelerin, falan fıstığın bilimin uğraş alanı olan doğaya hiçbir etkisi tepkisi olmadığı için -yine doğal olarak- bir katkısı da olmaz. bilim ile uğraşan kişinin felsefi görüşü, inancı, saplantıları, çocukluktan gelen sıkıntıları, cinsel tercihleri, vesaire vesairesinin yaptığı işe hiçbir getirisi yok; ama nedir, kişilik eğer bilimsel uğraşı destekleyecek bir katkı yapıyorsa (mesela sabırlı veya disiplinli olabilme) ne mutlu, bu bilim kişisi için fazladan bir getiridir. ancak bunun tersi de, yani kişiliğin getireceği olumsuzluklar da (mesela gereksiz yere takıntılı olma, kendisini kaf dağında görme vs.) aynı oranda yaptığı işe zarar verecek etkilere sahip olabilir. oysa bunların ne atomun yapısına, ne de dna'nın bağlantılarına bir faydası yok, demek ki bu dürtüleri belli bir yerden öteye taşımanın da maceradan öte bir etkisi yok.

    dolayısıyla bilim ile uğraşan kişi duygularını bilime yönelmesi anlamında bir kamçı olarak kullanabilir, ancak işin yapılmasına bulaştırmaması gerek. bir örnek: pilotluk bir kişinin inancı gereği, aile geçmişi gereği (mesela çok sevdiği dayısının da pilot olması gibi), çocukluk sevdası, ekonomik veya sosyal statü beklentileri nedenleriyle yöneldiği bir meslek olabilir. gelgelelim uçağın başına geçtiği zaman çevireceği düğmeler, okuyacağı göstergeler, dikkat edeceği bir ton başka teknik prosedür bellidir ve eşek gibi bunları uygulayacaktır, yoksa o uçak ya havalanmaz, ya havalanır ve düşer, ya da iniş esnasında bir sakatlık çıkar. demek ki bazı duygulanımlar kişiyi pilot olmaya itse bile o uçak duygularla uçmadığı için konu ile alakasızdır.

    bilimle uğraşan kişi için de, tıpkı örnek pilotumuz gibi, uymak zorunda olduğu kurallar silsilesi vardır, işin gereği. kişi allah'ın herşeyi belli bir keyfe göre zart diye var ettiğine inanıyor olabilir; ancak laboratuvarda deney yaparken, hücre hareketlenmelerini incelerken, ya da proton çarpıştırırken bu inancını bulaştırmasının hadiseye bir getirisi yok. hatta inancında çok israr ederse yaptığı işe de darbe vurur. islam medeniyetinin tüm ön hazırlıkları aşağı yukarı tamamlamasına rağmen modern bilimi başlatamadan durmasının arkasındaki sebep buydu: zira sorulan sorular dini yapının hoşuna gitmedi ve eridi gitti. batı avrupa'da kilise de başta galile'ye ve benzerlerine aynı dini ayarı çekti, bir yüz yıl kadar yavaşlattı, ancak sonuçta sorulara bilimsel yanıtlar aramak daha baskın hale geldi. peki batı da dini anlayış vaz mı geçti fikriyatından, kendini mi geliştirdi? hayır, dinin böyle bir kapasitesi yoktur, "mutlak"çıdır, kırmızı çizgi delisidir din; sadece aydınlanma döneminden sonra yavaş yavaş güç yitirdi. yoksa bugün bakıyoruz, o kadar yüzyıldan sonra bile hristiyan din kafa ve kurumlar hala elinden geldiğince yok evrim aslında olmadı, yok herşey altı-yedi bin yıl önce yaratıldı, yok prezervatif kullanmak katolikliğe terstir gibi sayıklamalara devam etmektedir. ama dinleyeni yok, en azından toplumun genel gidişatından soyutlandı.

    islami kafa ise hala olduğu yerde saymaktadır, çünkü -yine mantığı gereği- dinini bilimin karşısına koymakta, fakat batı toplumlarının aksine bulunduğu coğrafyalarda prim yapabilmektedir. bunun neticesi zaten istatistiki olarak belli, fazla söze gerek yok, merak eden islamın hakim olduğu diyarlarda bilime verilen değer, yapılan yatırım, ve ortaya çıkamayan bilimsel icat ve ilerlemeyi kendisi kıyaslar ve karar verir. olmuyor, gelişmiyor çünkü bilim tek bir insanın çabasıyla olmaz: o bilim kişisini yetiştirecek bir sistem, bir kültür, toplumsal bir değerler rejimi ve anlayışı gerekli. o bilimsel çabanın önündeki çakıl taşlarına geçit vermeyecek hukuki ve idari bir politik yapı gerekli. bilimi yapan para veya teknolojik üstünlük değil yani, engel tanımayan insan kafası ve bu kafaların meydana getirdiği bir akıl fikir havuzu. ateşi ilk kontrol edenin imansız olması bir "tesadüf" değildir, insan aleminde tesadüf olmaz, tesadüf doğada olur...

    (bkz: dini korumak için bilimsel düşünceyi engellemek)
    (bkz: dinsel ve fiziki nedenselliği kasten karıştırmak)
    (bkz: din ile bilim arasındaki farklar)

    ama tüm bunlar demek değildir ki "bilim herşeyin cevabını verir": bilim doğadanın işlerine cevap verebilir, çapı bununla sınırlıdır. oysa insan aleminin diğer atraksiyonları, ilişkileri, oyunları, hayalleri ve tantanaları bilimin hiç mi hiç esamesinin okunmadığı başka dengeler ve yapılanmalarla işler. ve o alemde at koşturmak insan keyfine dayanan ve adına "insan evreni kuralları" denilen bambaşka dinamiklerle çalışır; doğal ve bilimsel değildir, kelimedir, iknadır, maymunluktur, prensiplerdir, duygulanımlardır, coşmalardır falan ve filandır. ve o alemden hitler'de çıkar gandhi'de, gariptir...
    3 ...
  17. 35.
  18. Din engel olmaz , din üzerinden burun sokanlar engel olur şeklinde cevaplanabilir.
    0 ...
  19. 36.
  20. yıllarca düşünce dünyasının üzerine kafa yorduğu sorunsaldır. ancak bu sorunun temelleri rönesans öncesine yani skolastk döneme dayanır. dünyanın düz olmadığını savunan galileo'yu yaktıran kilise bununla da kalmayıp cenneten arsa satan mistik bir emlakçı haline gelmişti. yani bu kadar cılkı çıkmış bir sisteme dönüşmüştü.

    rönesans ile birlikte güç kazanan eleştirel bakış açısı ile birlikte her şey sorulmaya başlandı daha doğrusu soru soranlar katlonulmak yerine dinlenilmeye başlandı. ibni rüşd gibi ya da galileo gibi yeni fikirlere, yeni seslere değer atfedildi.

    ancak bir sorun vardı, kilisenin taassubu altında ezilen halk ve bilim dünyası ya da kilisenin gölgesinde atılım yapma derdinde olan bilim dünyası bu süreçten sonra yeni bir kavramla tanıştı. bilimsel naturalizm... açık ifade ile materyelizm.

    bu akım o kadar güçlendi ki artık tezlerde bilimsel kuramlarda tanrı'ya atıfta bulunmak hemen hemen imkansızlaştı. yani tersine skolastik bir sürece girildi. ancak seküler algının geçmişten aldığı referansla bugünde de naturalist bir yaklaşım sergilemesinin mantığı yoktur. darwin türlerin kökeni eserini bugünümüzde bir üniversitenin kuruluna verseydi emin olun o tez kabul olunmaz idi. okuyanlar bilecektir darwin gibi bilinmezci bir adam bile yaptığı taksonomik çalışmada ağırlıklı tanrı vurgusunu çok yerde ele almıştır. daha sonraları arkadaşı hooker'e yazdığı kötülük sorunu konulu mektuplar bu tanrı'ya atıfta bulunmanın felsefi yönden irdelenmesidir bir bakıma.

    diğer yandan fizik dünyasının sırlarının kapısını aralayan adam newton.

    --spoiler--
    başparmağımın varlığı bile tanrı'ya inanmam için yeterli bir sebep
    --spoiler--

    diyebilecek kadar manevi algıları açık bir bilim adamı.

    bilim tarihi ile ilgilenen arkadaşlar var ise bileceklerdir ki düşünce ve bilim dünyasında çığır açmış tüm fikirler abartısız dindar insanların elinden çıkmıştır. matematiğin ve fiziğin ve buna bağlı olarak gelişen bir çok bilim dalı binlerce yıl evvel, müslüman, hristiyan ve yahudi olan aynı zamanda ciddi anlamda dindar olan insanların elinden çıkmış iken bugün bu önerme egale oluyor zannımca.

    sonuç olarak din sosyal bir olgudur. bilimle çelişmesi icab etmez felsefi anlamda bilim olguyu besler. bilinir ki bilimsel bilgi tasarı ile ortaya çıkar, sorulan sorularla akılda şekillenir. bu noktada din ya da teolojik veriler sorulacak sorulan çerçevesini kısıtlamıdğı gibi perspektifi genişletir. eğer ki bilim dünyası adına, insanlık adına temiz bir gelecek inşa etmek istiyor isek geçmişin referansını almalıyız. yıllarca kadınların insan olup olmadığını tartışmış, cadı kazanları kurmuş medeni avrupa'nın! 200 yıl evvel ki atılımından çok, 5000 yıl evvel mezopotamyada tohumları atılan fizik matematik ve astronomi dahilerinin hangi şartlarda ve hangi felsefi inançlarla hareket ettiğine bakılmalıdır.

    acaba el cahız kitab el hayavan adlı eserini yazdıktan sonra hangi felsefi inançla diğer çalışmalarını sürdürdü? ya da tüm bunları yaparken din olgusunun ilmi çalışmalarda bir set gibi önlerinde durduğuna dair bir bilgi herhangi bir kimsenin eline ulaşmış mıdır? ya da aynı zamanda din alimi olan ve bugün evrimde evrim diye tutturan naturalizm düşkünü bilim adamcıklarının ancak var olan kuramlar üzerinden savunduğu, üzerine bir şeyler katmak yerine var olanla bilim dergilerine yazılar yazarak binlerce dolar para aldığı ortamda, bugün çok tartışılan bu tip konularda kapı aralamış olan bilim adamlarının, bilim adamı kişiliği dışındaki nosyonlarından haberleri var mıdır?

    var olduğuna emin olmakla birlikte, bilmsel naturalizmin peşinde koşmanın sürekli bunu referans almanın iki sebebi olmalı;

    1- sadece şartlanmışlık,
    2- ilmin verdiği kibir....

    velhasıl kelam din olgusu bilime ya da bilimin gelişmesine engel bir durum değildir, olmadığına şahit bilim tarihidir.
    1 ...
  21. 37.
  22. engel olur. çünkü din insanları bir kalıba sokmaya çalışır ama bilim bir kalıba sokulmamalıdır.
    0 ...
  23. 38.
  24. Başlığın cevabı videonun 1.14 dakikasında başlıyor.

    0 ...
  25. 39.
  26. böyle bir saçma soruya basit bir cevap vermek lazımdır. oda tabii ki hayır'dır.
    0 ...
  27. 40.
  28. Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü bilim adamı newton'un üçlemeye inanmayan dindar hristiyan olması, bu başlığa güzel cevap olur. din bilime engel olsaydı newton'dan papaz olurdu.
    1 ...
  29. 41.
  30. --spoiler--
    uzaya gemi fırlattınız da baş örtüsüne mi takıldı?
    --spoiler--

    din olsa da olmasa da gelişeceği kadar gelişir, zamanında dünya yuvarlak diyeni astılar da sonuçta ortaya çıkmadı mı?
    hiç bir şey bilimin gelişmesini engelleyemez, bilim merakla gelişir; merak insanın doğal dürtüsüdür. engellenemez.
    0 ...
  31. 42.
  32. Tartışılıyorsa ZATEN DiN iLE BiRLiKTE BiLiMiN BERABER iç içe yürütülebileceği tartışılıyordur ve olmaz. Eğer denmek istenen bilim insanının dini kimliğini tamamen bırakarak üretmeyi hedef alarak bir şeyler yapmasıysa tabii ki olur. Ama din ile bilim iç içe geçemeyecek apayrı yerlerdedir.
    1 ...
  33. 43.
  34. beraberinde çelişkili sorunsallar doğuran sorudur. bilime inanmak? bilim inanılası bir olgu değildir, mistik bir yönü yoktur, hayatı daha çok mekanik düzeyde alır, din ile bilimin metodu farklıdır ancak amacı birdir, bireysel ve toplumsal huzur.

    bilime inanmak gibi bir deyimin etimolojik anlamda hiçbir anlam ifade etmediğini açıkladıkktan sonra bilimsel bilgiyi kayde değer buluyor iseniz ve bilim dünyasına katkım olsun diyor iseniz pek ala dine de inanabilirsiniz, inanamazsını diyenler bilim tarihinden habersizdirler.

    bir diğer sorunsal dine inanıyorsanız bilimi anlayamazsınız. bunun için birden fazla kişisel referans verilebilir. yine bilim tarihini öneriyorum. dinin verdiği algı bilimin sorgulayış biçimi ile taban tabana zıt değildir, zıt olan, din bilimle ala külli hal bir arada olamaz algısı, suni bir algıdır.
    0 ...
  35. 44.
  36. Din Bilim Felsefe ilişkisi konusunda türkiye de bir numara olan adam cevaplıyor

    1 ...
  37. 45.
  38. din engel olmadığı gibi, insana faydalı her türlü bilimi teşvik eder.

    din adına engel olanlarsa dünün, günümüzün ve yarının yobazlarıdır.
    2 ...
  39. 46.
  40. başlık için harika cevaplardan biri.

    0 ...
  41. 47.
  42. Din bilim yapmaya, bilimin kendisiyle çelişmeyeceği noktaya kadar izin verir. Caiz değil geçeriz çelişirse, çok kolay nasılsa.
    0 ...
  43. 48.
  44. var olmayan sorunsaldır. hakkında bu kadar yazı yazmak ameleliktir.

    ayrıca (bkz: bilim yapmak), (bkz: bugün ne bilim yaptı be).
    0 ...
  45. 49.
  46. 50.
  47. bir din hocamızın anlattığı gibidir gerçekten. ünlü bilim adamları deisttir. deist tanrının varlığına inanan ancak tanrının dünya hayatına karışmadığını yani herhangi bir dinin olmadığını savunandır. neden böyle bir şeye inanıyorlar demişti hocamız. sonra da kendi cevabını kendisi verdi çünkü din insanları her işlerine burunlarını sokuyorlardı. bilimin gelişmesine izin vermiyorlardı o yüzden dedi. osmanlı devletine matbaa'nın kaç yıl sonra geldiğine bakılarak doğru olduğu kabul edilen önerme.
    ancak artık türkiye gelişmiştir. türklerin pek haberleri olmasa çok iyi icatları vardır. ama nedense bunlar yurt dışına satılmaktadır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük