ilk bakışta namazında niyazında, sürekli insanlara nasihat eden, sakallı cübbeli bir adam, ama içten içe ona buna otuzbir çeker, sürekli insanları kıskanır, arkalarından konuşur, sokaktan geçen mini etekli kızları keser. sonra ben namaz kılıyorum, cennetliğim diye kendini avutur.
Böyle birşey söz konusu değildir. Çünkü dinler zaten ahlak üzerine kuruludur. Düşünün,islamiyet insana neyi öğütler? Namaz kılmayı mı, oruç tutmayı mı? Hayır. islam insana yalan söylememeyi, hırsızlık yapmamayı, insan öldürmemeyi, güleryüzlü olmayı vesaire iyi ahlak örneği davranışları öğütler. Şartları ise o 5 şarttır malum... Ancak temelde bu yatar, ve insanın yukarıda saydığım ahlaki gereklilikleri büyük bir derecede eksikse, namaz kılsa ne olur, oruç tutsa ne olur? Babam diyor ki, namaz insanı tefekküre götürmez, ancak tefekkür insanı namaza götürür. Tefekkür düşünmek demektir. Yani insan düşündükçe namazın kılması gerektiğini anlar. Namazı tefekkür üzerine olmayan adam namaz kılmakla düşünce gücünü geliştirmez. Buradan dediğim şudur ki, tefekkür eden insanın zaten en önce ahlakı tamlanır, ondan sonra ibadetlerini tam yapabilir. Şimdi demişsin ki arkadaşım; "dini bütün ahlakı yarım" ... Bu olamaz. "Dini bütün görünüp ahlakı yarım olan"dır onun doğrusu.
dini bütün olmanın alameti güzel ahlak sahibi olmaktır. bunu, "din güzel ahlaktır" hadis-i şerifi gayet güzel açıklar. o nedenle dini bütün ahlakı yarım olunmaz. bu da demek oluyor ki ahlak eksikliği dinen eksik olma anlamına gelir.