gerçekten de illettir. toplumsal şizofrenidir. dindar toplumlar sağlıklı değildir. kendi dışımdaki düşünceleri hastalık olarak gördüğümden değil cidden öyle.
Romalı düşünür, devlet adamı Seneca şu şekilde tanımlamıştır.
Din %99'u şekerli kurabiye ve %1'i öldürücü arsenik olan fare zehiri gibidir. Din'in %99'u gerçekler ve iyi mesajlardır ama geriye kalan %1 sizi öldürebilir.
insanlari en kolay ve en masrafsiz yoldan uyutma ve avutma yontemi.
"bir adama, bir ruhu olduğuna dair güvence verin ve onu bu hayattan sonra başına geleceklerle ilgili batıl öykülerle korkutun, işte balık oltaya takıldı, zihinsel bir köle avucunuzun içinde." theodore dreiser
"herhangi bir şeye inanan birisini ikna edemezsiniz, çünkü inançları kanıta değil, inanmaya duydukları köklü ihtiyaca dayanır." carl sagan
"içinde, konuşan hayvanların, büyücülerin, cadıların, yılanlara dönüşen sopaların, gökten düşen yiyeceklerin, suyun üstünde yürüyen insanların ve her türlü sihirli, tuhaf ve ilkel öykülerin yer aldığı bir kitaba inanıyorsunuz, sonra da bana, akıl sağlığın bozuk mu diyorsunuz?"dan barker
"bir felaketin ardından hayatta kalanlar için, şefkatli bir tanrı tarafından affedildiklerine, aynı tanrının beşiklerde bebekleri boğduğunu bile bile inanmanın ahlaki açıdan ne denli sorgulanabilir olduğunun yalnızca ateistler farkındadır." sam harris
" din, fakirlerin zenginleri öldürmesine engel olur. " napoleon bonaparte
edit: arastirmaktan ve sorgulamaktan korkan zihniyetler eksilemis. Boyle devam edin aferin
insanların ayağındaki en büyük pranga. bununla iç içe yaşayıp, hayatını buna göre yönlendirenler için ciddi bir ruh hastalığıdır bana göre. hastalıktan kurtulmanın yolu eğitimdir, kendini her gün pozitif bilimlerle geliştirmektir. bu da yetmeyebilir, inandığı din denen şeyin ne olduğunu gerçekten merak etmektir, araştırmaktır, kafasına yatmayan her şeyi sorgulamaktan korkmamak, okumak okumak okumaktır. tüm bunlara rağmen kurtulamayabilirsiniz bu prangadan. çünkü pranga küçük yaşta takıldığı için vücudunuzun bir parçası gibi gelir size. zordur kurtulmak.
Hiç ilgi çekici bir şey değildir. insan nasıl ki varlığının sonluluğunun üzerini örtmek için onun ötesine, arkasına, içine; öz, mutlak gerçeklik, töz vb. Şeyler koyduysa, istenç ve aklın sorumluluğundan kaçmak için de dini ortaya çıkarmıştır.
insan toplumlarının varoluş sürecinden itibaren eski insanlar doğaya hükmedemedikleri için üstün bir ruh/yaratıcı fikrine sığınmışlardır. doğal olayları açıklamakta o zamanın imkanları yetersiz kaldığı için en ufak bir olay bile ruhani ve ilahi bir güce bağlanıyordu.
misal: 1000 sene önce yıldırım çarparken o zamanın insanı bunu ''allahın gazabı'' olarak yorumluyordu. eski yunanda deprem olunca bunu zeus'un öfkesi olarak nitelerlerdi.
ancak bilimlerin akıl almaz ölçüde geliştiği 19. yüzyıldan itibaren şimşek çarpmasının da, deprem olmasının da aslında ne allahın gazabı ne de zeus'un öfkesi olmadığı kanıtlanmıştır. üstelik modern çağın bilimsel gelişmeleri kutsal kitaplarda yazılan bir çok şeyin de çürütüldüğünü de göstermiştir.
''dinin kökleri vahşet çağının kısıtlı ve bilisiz kavrayışlarındadır'' demişti engels üstad. yine engels insanların bilincinde geçmişten kalan bir şey olmasından ötürü (ve tabiki sömürücü sınıfların dini kullanmaya devam etmesi nedeniyle) toplumların bugün hala dinlere inandığını da söylemiştir.
din olursa birileri boyun eğer. birileri ise bu dünyada çileye karşılık öteki dünyada sonsuz mutluluk vaadiyle halkın elinden mücadele gücünü almak şöyle dursun mide bulandırıcı bir şekilde cebini doldurur.
dinin temelleri çoktan çürütülmüştür. evrenin maddi yasalardan ibaret olduğu hatta evrim teorisi dini onulmaz bir şekilde sarsmıştır. ama bu burjuvazinin işine gelmez. o boyun eğecek insan arar. marks üstadın dediği gibi ''din halkın afyonudur''.
doğru değerlerin temsil edildiği yol. doğru değerler nedir. allah buyuruyor ki: yalan söyleme, başkasının hakkını gasp etme, yetim hakkı yeme, ana-babaya saygıda bulun.. yine allah diyor ki: düşmüşe, yetime, fakire, zorda olana yardım et, israftan kaçın..
peki gelelim "değer"e. değer nedir. öncelikle bir şeyin, bir olgunun "değer" adını alması için o şeyin kimin tarafından değer olarak belirlendiğine bağlıdır. değerli kılan allah'tır dostlar. yani tek yaratıcımız. hz. adem aleyhisselamdan, hz. muhammed aleyhhiselama kadar olan tüm peygamberlerin ortak paydası islamdır. hz. adem'de müslümandı, hz. ibrahim'de müslümandı, hz. musa'da müslümandı, hz. isa'da müslümandı. hepsinin ortak değeri islamdır. ayette de geçiyor. "allah katında tek din islamdır."
genel anlamda insanlığın biraz suistimal ettiğini düşündüğüm olgu. hangi din olduğu farketmeksizin bütün insanlık dinleri sömürüyor.
bunun birçok sebebi var. kısmen haklı sebepler de olabilir, tamamen haksız da olabilir ama tamamen haklı sebepler olamaz.
esasında bu suistimal olmasa insan için faydalı olabilir.
çoğu inançlı geçinen kimse kendine benzemeyenleri yarın ölmeyecekmiş gibi yaşamakla suçlar fakat asıl bu suçlamadan nasibini alması gereken de aslında onlar.
çünkü suçladıklarının ağırlıklı çoğunluğu onlar kadar büyük günahlar işlemiyor. deneseler de ellerinden gelmez zaten...
alkolle eşdeğer gördüğüm, insanların zihinlerindeki saflığı örten, hatta ileri derece de maruz kalındığında insanın ayırt edicilik özelliğini kaybetmesine neden olan mitler.