din

entry1171 galeri103
    701.
  1. 700.
  2. 699.
  3. insanlık için kurtuluş yegane yolu.
    2 ...
  4. 698.
  5. inançsızlık dini mensuplarınca dogma olarak nitelenir.
    3 ...
  6. 697.
  7. dogmalardan oluşan toplumu etkilemek için güzel bir araç. fanatizm boyutuna varan "taraftar" diye adlandırılabilecek takipçileri olur ve kullanıma yüzde yüz açıktır.
    2 ...
  8. 696.
  9. insanlarin su an yapabilecek olduklari bir cok seyi yapamamalarinin sebebi.
    2 ...
  10. 695.
  11. 694.
  12. Doğru, yalan kavramları Din için subjektiftir.
    Gerçek olan şey, bu kavramın binyıllardır vahşi olan insanoğlunu kontrol altında tuttuğudur.
    1 ...
  13. 693.
  14. olması gereken. yoksa hangi amaç uğruna bir kitleyi ölüme sürükleye bilirsin ki. ya da hangi fikir milyonlarca insanı bir araya toplayıp beraber hakaret etme kabiliyeti verir. hangi ideolojik fikir insana huzur ve sükunet verir. ya da hangi politik manevra bir insanın kesesini doldurmaya müsaittir.

    burada eleştiriler dine değil dini yanlış uygulayanlara dır.
    0 ...
  15. 692.
  16. kişileri yönetmenin en kolay yoludur.
    1 ...
  17. 691.
  18. 690.
  19. insan fıtratında var olan tapınma duygusunun sonucudur.
    0 ...
  20. 689.
  21. 688.
  22. 687.
  23. uluslar gibi dinlerinde sonu vardir. bir din, dogar, buyur, yaslanir ve olur. dunyadan yuzlerce din gelip gecmistir. bundan 4000 yil once amon ra ya inanan milyonlarca misirlidan gunumuze kimse kalmamistir. bircok din bu tehlikeyi gormus ve kendini yenilemistir ya da diyanet benzeri kurumlar kurularak devletler tarafindan kontrol altina alinmaya calisilmis ve guncellemeye tutulmus ve gunumuze ayak uydurulmaya calisilmistir. baska turlu bin yil oncesinin kutsal sayilan kitaplariyla gunumuz farklidir. en basitinden cehennem algisi atestir. cunku 1000 yil once ates en korkunc olum sekliydi. oysa atesin kesfinden once gelen insanlarin cehenneme gidince karsilastiklari durum heralde bir sok yasiyacaklardir. ahaah! bu ne ola ki?

    muslumanlik dinini ele alirsak; kuran da sadece arabistan meyvelerinin gecmesinden tutunda; "bir arpa boyu kadar", "gunes basak boyu kadar yukseldiginde" gibi sadece o donemi yansitan olcu birimleri ve sadece arap sosyal hayatini duzenleyen sosyal kurallara varincaya kadar bircok sey simdi guncelleme ya da "yok orda aslinda sunu demek istemis" gibi mesaj ya da imge aramalara kacilmaktadir. halbuki basit dusunuldugunde yerli bir kabilenin inandigi dinin gelisimi ile muslumanlik ya da hristiyanlik arasinda bir fark yoktur. sadece biri dogru yayilma stratejileri izlemis digeri ise yerelde kalmistir.
    13 ...
  24. 686.
  25. bugünün açıklama biçimi. yarının mitolojisi. gelecek yüzyıllar için de fosil olacaktır.
    1 ...
  26. 685.
  27. Ateist ergenleri rahatsiz etmistir. Inanmiyorsaniz saygimiz var tabi ama dine inananlari cahil olarak gostermekte nedir.
    3 ...
  28. 684.
  29. ins ve cin için yol göstericidir, rehberdir.
    2 ...
  30. 683.
  31. 682.
  32. tarih boyunca yer alan tüm türevlerinde aynı konunun işlendiği olgu.

    tarih boyunca var olmuş tüm inanışlar arasında büyük benzerlikler bulunmaktadır.
    bu benzerlikler, tüm dinlerin birbirlerinden türedikleri gibi bir sonuca ulaştırmak ile birlikte; tüm dinlerin tek bir temelde yer aldıklarını da düşündürebilir.

    tarihte yer alan ünlü efsanelerde, ''yaratılış'' konusu benzer şekilde tasvir edilmiştir.

    -- spoiler --

    gılgamış destanı: "ellerimi yıkadım. bir parça çamur koparıp, yazıya attım. ve bu yazıda kahraman engidu'yu yarattım."

    enuma-eliş destanı: ''bunun üzerine ben de ea'nın yardımını istedim. toprağı kingu'nun kanı ile yogurdum. ilk insan meydana getirdim.''

    çin efsanelerinden: "bunun üzerine tanrıça ngüho yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden snırlarına itti. ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."

    hesiodos destanı: ''bir parça toprak al, su ile karıştır dedim. içine insan sesi koy, insan gücü koy."

    yunan efsanelerinden: ''gözyaşlarım ile toprağı çamur haline getirdim ve yoğurdum. bir insan heykeli yaptım, sonra bu heykele ruh verdim!''

    tevrat: ''ve yerin toprağından adam'ı yaptı, onun burnuna hayat nefesini üfledi.''

    kuran-ı kerim: '' "and olsun ki biz insanı süzme çamurdan yarattık.''

    -- spoiler --

    bir sümer şiirinden bazı bölümler ve tevrat'dan alınma kısımlar ile karşılaştırılması:

    -- spoiler --

    "ben anlayışlı insandım, şimdi bana kimse değer vermiyor
    doğru sözüm yalana döndü
    hilenin adamı beni güney rüzgarı gibi sardı, ona iş yapmaya zorlandım.
    bana saygı duymayan, senin önünde beni utandırdı
    bana durmadan yeni üzüntüler verdin
    eve girdim ruh ağır, sokağa çıktım kalp sıkıntılı.
    cesur, dürüst çobanım bana kızdı, düşmanca baktı.
    düşmanı olmadığım çobanım bana fenalık aradı,
    yoldaşım doğru bir söz söyleyemedi bana,
    arkadaşım dürüst sözümü yalanladı.
    hilenin adamı bana tuzak kurdu,
    ve sen tanrım ona engel olmadın!
    ben bilgin, neden genç cahiller içine sokuldum?
    ben anlayışlı, neden bilgisizler arasında sayıldım?
    her yerde yiyecek var, şimdi benim aşım açlık,
    herkese paylar verilirken benim payım üzüntü oldu.
    tanrım önünde durmak istiyorum,
    iniltili sözlerimi söylemek istiyorum,
    acılarımı bildirmek istiyorum.
    tanrım gün ışıdı, benim günüm karanlık,
    gözyaşları, ağıt ve sıkıntı sardı beni.
    göz yaşlarımdan başka bir seçeneğim yokmuş gibi üzüntü kapladı beni.
    kötü kader eline aldı beni, çalıyor yaşam soluğumu,
    fena hastalıklar yakıyor bedenimi.
    tanrım, beni var eden babam, yüzünü kaldır,
    ne zamana kadar beni ihmal edecek, beni korumayacaksın?
    ne kadar zaman beni rehbersiz bırakacaksın?
    bir doğru söz söylüyor akıllı bilginler,
    'asla günahsız bir çocuk annesinden doğamaz,
    günahsız bir genç, en eski zamandan beri yoktu. "'
    bundan sonra mutlu sonuç şöyle:
    "insanın tanrısı onun acı gözyaşlarına ve ağlamalarına kulak verdi.
    genç adamın yalvarış ve yakarışları tanrısının kalbini yumuşattı.
    söylediği doğru sözü tanrısı kabul etti,
    adamın dua dolu tövbeli sözünü.
    tanrısı fenalıklardan elini çekti.
    kanatlarını geren hastalık cinlerini uzaklaştırdı.
    adamın üzüntüleri sevince döndü,
    tanrısı yanına koruyucu bir cin koydu,
    ona müşfik bir melek verdi. "

    -------------------------------------------------------------------------------------

    bap 63:15-16:
    "kardeşlerim hainlik ettiler, bir vadi gibi,
    akıp giden vadilerin yatağı. "
    bap 7:3:
    "miras olarak bana sefalet ayları verildi,
    pay olarak da meşakkat geceleri. ''
    bap 7:11:
    "ruhumun sıkıntısı ile söyleyeyim,
    canımın acılığı ile şekva edeyim. "
    bap 7:11:
    "niçin günahımı bağışlamaz,
    fesadımı gidermezsin?"
    bap 10:2:
    "allah! diyeyim, beni mahkum etme!
    niçin benimle çekişiyorsun bana bildir!"
    bap 13:1:
    "bana günahımı ve suçumu bildir,
    niçin yüzünü göstermiyorsun?"
    bap 13:23:
    "fesatlarım ve suçlarım ne kadar? bana günahımı ve suçumu bildir!"
    bap 16:6:
    "ağlamaktan yüzüm kızardı. "
    bap 19:2:
    "ne zamana kadar canımı üzecek,
    ve beni sözle ezeceksin?"
    bap 19:13: `
    "kardeşlerimi benden uzaklaştırdı
    ve tanıdıklarım bana bütün bütün yabancı oldular. "
    bap 19:14:
    "akrabalarım gelmez oldu,
    yakın dostlarım da beni unuttu. "
    bap 19:19:
    "hep sırdaşlarım benden ikrah ediyorlar,
    sevdiklerim de yüz çevirdiler. "
    bap 30:1:
    "yaşça benden küçük olanlar üzerime gülmekte!"
    bap 34:5:
    "hakkım varken yalancı sayılmaktayım. "
    bap 30:26:
    "ben ışık beklerken karanlık geldi,
    ruhum kırıldı, günlerim karardı. "
    bap 34:6:
    "hakkım varken yalancı sayılmaktayım. " .
    bap 42:
    şiirin sonu. eyüb allah'a söylüyor:
    "sen her şeyi yaparsın!
    anlamadığım şeyleri söyledim,
    benden üstün olanı bilmediğim, şaşılacak şeyleri
    niyaz ederim, dinle de ben söyleyeyim!
    sana sorayım da bana anlat!
    senin için kulaktan işitmiştim,
    şimdi ise seni gözlerim gördü.
    bundan ötürü kendimi hor görmekteyim,
    ve tozda külde tövbe etmekteyim. "

    -- spoiler --

    gılgamış destanı ve nuh tufanı arasındaki benzerlik:

    -- spoiler --

    "gılgamış, sana gizli bir şey açayım. tanrıların gizini söyleyeyim: şurippak (103), senin bildiğin bir kent, fırat'ın kıyısındadır. bu kent çok eskiden varken, tanrılar bu kentin yanındaydılar. tanrıların aklına bir tufan yapmak geldi. bunların babaları soylu anu, hükümdarları yiğit enlil, büyük vezirleri ninurta, su yolcuları ennagi ve bilge ea da onların toplantısında yer aldı. ea, tanrıların verdikleri kararı, kamıştan bir çite anlattı:
    "kamış çit, kamış çit! duvar, duvar! kamış çit dinle, duvar anımsa (104)! şurippaklı ubar-tutu'nun (105) oğlu (106), evi sök. bir gemi yap. serveti bırak. yaşamı ara! mülkten nefret et! canını kurtar! canlı yaratıkların her türünden geminin içine yükle. yapacağın geminin her yanı uyumlu bir ölçüde olsun. onun eni ve boyu bir ölçüde olsun. yağmura karşı onun her yanına bir çatı kur. "
    'küçük yavrular bile gemi için zift taşıyorlardı. güçlü erkekler gemiye yedek kereste getiriyorlardı. beşinci günde geminin kaburgasını oluşturdum. geminin temeli (omurgası) bir iku (108) genişliğindeydi. kenarları (küpeştesi) iki kez on kamış (109) yüksekliğindeydi. üst güvertesi de alt güverteye tümüyle eşitti. bunun da her yanı, iki kez on kamış uzunluğundaydı. bundan sonra geminin dış yüzünü (bordasını) hazırladım ve onları boyadım. gemiyi altı katlı yaptım. geminin alt ve üst güvertelerini yedi bölüme ayırdım, ambarını da dokuza böldüm. ortasına da su kazıkları çaktım (110). güzel kürek seçtim. ve geminin yedeklerini ambara koydum. eritmek için kazana 21600 . . . . . . zift döktüm (111). bunun yarısını saf zift olarak gemiye sakladım. tekneciler, gemiye 10800 şırlık (112) getirdiler. bunun üçte biri peksimet kızartmak için harcandı; üçte ikisini de gemici sakladı. işçilere çok sığır kestim. ve her gün koyun boğazladım. ustalara, ırmak suyu gibi bira, rakı, şırlık ve şarap akıtıldı. bunlar, nevruz bayramına benzer bir bayram kutladılar. ustayı yağlamak için kendi elimi de bulaştırdım. gemi yedinci günde tamam oldu. gemiyi kızaktan indirmek güç oldu. çünkü, geminin üçte ikisi suya girinceye dek, onu, kızak üzerinde aşağıdan ve yukarıdan itmek zorunluğu vardı.
    elime geçen her şeyi içine yükledim. elime geçen her gümüşü içine yükledim. elime geçen her altını içine yükledim.
    bütün soyumu, sopumu ve kavmimi gemiye bindirdim. yazının yabanıl, yazının evcil hayvanlarını ve bütün ustaları gemiye aldım. '
    'fırtına ve tufan, altı gün, yedi geceyi geçti. fırtına yurdu silip süpürüyordu. artık yedinci gün gelince tufan fırtınası savaşımı durdurdu. '
    'yedinci gün gelince, dışarı bir güvercin çıkarıp uçurdum. güvercin gitti, geldi. onca konacak bir yer belli olmayınca geri döndü. '

    -- spoiler --
    0 ...
  33. 681.
  34. dünyadaki tüm kötülüklerin baş sebebi.
    1 ...
  35. 680.
  36. wikipedia tanımına göre;

    --spoiler--
    genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler taşıyan, çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar ve ibadetler bütünü.
    --spoiler--

    olarak ele alınan, toplumun genelinde de bu şekilde algılarda yer edinmiş bulunan; sosyal, siyasal, etik kurallar bütünüdür.
    galiba tehlike laflar ettim, siyasal, etik... aranızda dini siyasete alet etmek gibi laflardan ürperti duyan arkadaşlar var, ancak benim anlatmak istediğim siyasi bir perspektif olarak din olgusu, adına fıtrat dediğimiz modern tabirle içgüdüsel olan ortak ve evrensel insan yönelimleri çerçevesinde sosyal siyasal, etik kuramlardan oluşan bir yapıdır. dini siyasete alet etme olgusu, farklı ideolojilere, sekülerizme de oranlanabilir. stalin neydi? pol pot neydi? tabi ki sıkı bir materyalizm yanlıları idi. yani kendilerinde din olgusu yoktu. katliamları bir dine dayanarak değil, seküler algının verdiği ilhama göre yapıyorlardı. sizler ise stalin gibileri kendinize idol bellerken muhammed peygamberi ''bedevi kan içici, savaş meraklısı'' bir arap olarak görüyorsunuz. bunun adına ilke deniyor değil mi?
    konumuz bu değil, yeri geldiği ve kavramsal kapsamın geniş olması sebebi ile bu ilkesiz tavra da değinmek istedim.

    dinin siyasal bir olgu olduğunu söylemiştim; evet tarihsel sürece baktığımızda islam'dan binlerce yıl öncesinde bile dini hareketlerin siyasi bir karakter taşıdığı ortadadır. mesela zerdüşt; mesela ibrahim, musa, isa; maniheizmin kurucusu mani hiya; mazdek...
    tüm bu adını saydığımız insanlar kurumsallaşmış dini-siyasi hareketlerin karşısına, haksızlığa haykırma odağıyla ortaya çıkmıştır. ali şeriati'nin dine karşı din kitabı bu konuyu etraflıca işlemiştir, okumanızı tavsiye ederim.
    mazdek neden isyan etti? zerdüşt dinini eşekleştirme aracı olarak kullanan mubidlere, dihkanlara; kendini ahura mazda'nın yeryüzündeki temsilcisi sayan kisralara, şahlara neden başkaldırmış ve bunu da teolojik temelli bir program ile yapmıştır. bunu orta çağ dünya konjonktürel yapısı ile de açıklayabilirsiniz -ayrıca doğrudur, orta çağ islam dünyasındaki gelişmeler bile bunu doğrulamaktadır- ayrıca bunu şimdiler de çokça savunulduğu gibi ''devrimci'' bir hareket olarak da algılayabilirsiniz.

    peki muhammed peygamber bizzat kendi ailesinin mekke'deki siyasi ve sosyal nüfuzuna ve gücüne rağmen neden ilk olarak kendi amcaları ile karşı karşıya gelmiştir? peygamber kureyşlidir ve kureyşin haşimioğulları ailesindendir. işin ilginç olan yanı peygamber ve müslümanların en çok savaştığı kabiledir. yani kendi içinden çıktığı topluma dur diyen bir muhammed var ortada. kureyş ise malum, mekke'nin en güçlü kabilesiydi. hatta medine'deki hazrec, evs gibi kabileler beni kurayza oğulları islam öncesi dönemde oldukça korkarlardır kureyşlilerden. hatta kureyşin soylu ailelerinden olan , Ümeyye(emeviler), Nevfel, Zühre, Mahzum, Esed, Cumah, Sehm, Teym, Adiy gibi aşiretlere oranlarsak, haşimiler ile emeviler kureyş'in en kudretli iki ailesiydi. daha doğrusu mekke'nin ''kaymağını yiyenler'' bunlardı. hatta kureyş bu gücünü peygamber'in 5. kuşak atası saydığımız Kusay bin Kilab'a borçluydu. bu detaylarla açıklamak istediğim asıl konu ''elit'' denebilecek bir ailenin çocuğu olan hazreti peygamber hangi maslahata binaen, bu güce bu siyasi nüfuza binaen kabilesine dur demiştir.

    başta da söylediğim gibi din olgusu siyasi sosyal bir aktivitedir. yahudileri hatırlayın, mısırlıların zulmü altında yıllarca yaşadılar sürgünlere gönderildiler hem de çöle. musa geldi ve bu adaletsizliği bertaraf etti.
    yine museviler roma zulmünün altında iken isa geldi ve onlara umut oldu. muhammed geldi, habeşli ''zenci'' kölenin hakkını savundu. onun diğer insanlarla eşit olduğunu bağıra çağıra söyledi. şunu açıklamak gerekir ki din olgusu ve tanrı teselliden ibaret değildir.
    benim sizlere çizmek istediğim dinin semantik çerçevesi; din denen kurumun, bugün insanoğlunun modern zamanlarda elde etmeye çalıştığı; çağlar, sınırlar, uluslar üstü etik bir yordamın ta kendisidir. din bu sebepten fıtridir. kafanızdaki kozmik ve ezoterik din algısını yıkmadıkça, dinin dünyevi boyutunu ve bu boyutun tanrı'nın sınırları çerçevesinde hem dünyevi hem de ahiret hayatındaki izdüşümlerini nazara almadıkça din her durumda inananlar ya da inanmayanlar için mistik bir öğe olarak kalacaktır.
    hayır; tam tersine din sadece tapınak kültürünün, ölü gömme ritüellerinin olduğu foklorik kuramlar dizisi değildir. din doğrudan toplumsal karmaşanın, adaletsizliğin, gerektiğinde onurluca savaşmanın tetikleyici gücüdür.
    din yozlaşının alelade bir hayat biçimi olduğu durumlarda topluma ''dur'' diyebilmenin ''manifestosudur''. dini siyasi terminolojilerle açıklamak durumunda kalıyor olmak gerçekten yorucu, çünkü insanların algısındaki din dediğim gibi siyasi, dünyevi normları barındıran bir hayat tarzı olmaktan çok ezoterik bir şey gibi algılandığından dolayı, son 200 yılda ortaya atılmış olan siyasi kavramları kullandığınızda sanki dine bunu yaklaştırıyormuşuz gibi bir hava doğuyor. hayır, bu tamamen çarpık din algısı ve tanımından ileri gelmektedir.

    dünya üzerindeki ilahi olan ya da olmayan tüm din önermelerini toplarsanız birbirinden farklı şeyler söylemediklerini görürsünüz. sadece ritüel farkları vardır arada ve tanrı ontolojisi ve algısı değişkenlik gösterir. bu bakımdan tüm dinleri, anlayışları hatta felsefi öğretileri bir araya toplarsanız, hepsinin insanlık tarihinin ortak geçmişinin izlerini taşıdığını ve aynı mirası birbirlerine çeşitli şekillerde aktardıklarını görürsünüz. bu bakımdan din (herhangi biri olabilir) insanlığın kayıp geçmişinin izlerini günümüze taşıyan başta da belirttiğim gibi sosyal, siyasal ve etik kuramları barındıran hem uhrevi hem de dünyevi bir kurallar bütünüdür, hukuktur. ayrıca dinin sözlük anlamlarından biri ceza hukukudur. tam olarak din olgusunu açıklayan bir karşılık.
    din, tek bir yönü tek bir penceresi olan bir konu değildir. bu bakımdan din tanımı ve algısı üzerinde önemle durulması gerekmektedir.
    2 ...
  37. 679.
  38. insanların mantıklı bir açıklamasını bulamadığı olayları daha mantıksız nedenlere bağlayarak açıklama çabası.
    0 ...
  39. 678.
  40. dünyadaki en büyük düşünce uyuşturucusu ve dolayısıyla en tehlikelisi. siz farkında olmadan aileniz veya çevreniz tarafından, sözde vicdani duygulardan ibaret olan (müslümanlar için) arap ideolojisi kafanıza giriveriyor ve sizin tüm özgürlüğünüzü kısıtlıyor. beyninizin size sorduğu her "neden?" sorusunun cevabı din oluyor ve inanın ki beyin hücreleriniz dahi tembelleşiyor. size kurallar dayatıyor, kardeşlik gibi bir kavramı yalnızca kendi dininizden olanlarla sınırlıyor, insanları gruplara ayırıyor ve bu gruplar arasında savaşlar çıkarmasına rağmen barışçıl olduğu söyleniyor.

    insanın en büyük aldatıcısı dindir; kardeşlik, birlik beraberlik aslında sadece bir ideoloji grubundan ibarettir ve eğer bu uydurma kalıbın dışına çıkarsanız sözde kardeşlerinizin düşmanı olursunuz, ama artık tam anlamıyla özgürsünüzdür. Çünkü din toplumları yönetmek için var, barış ve sevgi için değil.
    2 ...
  41. 677.
  42. Allah indinde olanı islam'dır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük