müfredat geregi calismasi gereken yerleri iyice yutup, sınava inanmak zorunda olmadıgı fakat gecerli salt bilgilerle giren ögrencidir. pek de zeki olması gerekmez. ezberi azcık iyi olsun yeterlidir.
din hakkında bilgi sahibi olmakla, dindar olmanın arasındaki farkı bilen biridir. sen bugün baba,oğul ve kutsal ruhu biliyorsan veya ne bileyim hristiyan mezheplerinden 3-5 tane sayabiliyorsan bu hristiyan olduğun manasına gelmez. zaten dini sorgulayan birinin din hakkında geniş bilgiye sahip olmasında daha doğal bir şey olamaz.
çalışmaya ya da ezbere gerek duymayan, basitçe konuları takip edip ve herkes kadar kopya çekip kağıdı teslim eden öğrencidir.
din kültürü dersinden 100 almak için dindar olmaya da gerek yoktur ayrıca. böyle bir ders kişilerin inancını sorgulamaksızın herkese zorunlu olarak veriliyorsa, kişi dinsiz de olsa o sınavdan iyi bir sonuç almakla mükelleftir. salakça eleştirmeye gerek yoktur.
öğretmeni sıkıştırarak sınav sorularını alıp sırf kendisine müslaman olmayıp ta tüm sınıftaki dinsizlere dağıtan öğrencidir. eğitim için herşey mübahtır.
eğer ders öğretilmeden yazılı yapılıyorsa belki şaşılınabilecek bir durumdur, kaldı ki daha önceden başlıkta yazıldığı üzere "bir şey hakkında yorum yapabilmek için, yorum yapılacak şeyin bilinmesi gerekir" önermesiyle bu şaşkınlığın da mantıksızlığı rahatça gösterilir. bu olayın tersine, eğer ders anlatılıyor ve anlatılan yerden sorular geliyorsa bu durum ancak "e ne var damına konayım!?" sorusuna sevk edilebilir.
allah yoktur diyen bir komünist liseli öğrenci türevide vardır bunun..ama 1 kredi 1 kredidir diyip 100 getirir..çalışırlar ama çalıştığı konualra inanmazlar..
dersıme calısır yuzu de alırım dıyen öğrencıdır.
ayrıca bı sınvada yuz almak ıcın dınlı yada dınsız olmak da gerekmez.sınavlarda gecmenın dını ımanı calısmaktır.