üzerine bülent akyürek tarafından "Allah'ın selamı ve rahmeti Marks'ın üstüne olsun. Allah gani gani rahmet eylesin, Marks "Din afyondur." demişti. işte biz bu dinle uyuşmak, uyum içinde olmak istiyoruz! Kendi dinleriyle uyuşmayan Batının haline bakın:Esrar, eroin, kokain, akineton, porno, borsa, bilgisayar, içki, TV, internet, diyet, obezite vs... ile ...uyuşuyorlar. Hangisi din afyonundan daha masum? "Din afyondur..." Çok şükür ki öyledir." yazısı yazılan cümledir.
kuşkusuz burada marx'ın bahsettiği hak aramayı, adaleti ,eşitliği bir yana itip yeryüzü cenneti yerine ahiret hayatında bir cenneti vaad eden ve egemen sınıfın egemenlik kurduğu sınıfı susturmak için kullandığı ve bu nedenle kendi bakış açısıyla yorumlattığı bir araç olarak dindir.
önermenin yüzyılı aşkın tecrübelerle düzeltilmiş hali için:
sınıfsız toplum politbüro diktatörlüğüne dayalı rejimlerinin halkları uyutmakta kullandıkları hipnoz aracıdır.
doğru bir yaklaşımdır.dinin avrupada kötüye kullanıldığı dönemlerde söylenmiştir.iyi ki de söylenmiştir.bazılarına karl marx'ı anlatırken kişiye yardımcı olur.
şu bakımdan doğrudur ki; din kişiler üstünde büyük etkiler bırakır.anlatılışına ve anlatanın inandırıcılığına göre insanları kötüye de sevkedebilir.
marksın 40-ların başında yazıp-yayınladığı 'hegelin hukuk felsefesine eleştiriler' isimli çalışmasında yer alan cümledir(moskova 61 baskısından /marks-engels seçilmiş eserler/, o paragrafın bir kısmını alıntılayayım):
(dinsel) üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışa yansıtılması ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protestodur. din ezilen varlıkların iç çekmesi, kalpsiz bir dünyanın kalbidir, ruhsuzlukta (tin/geist)ortaya çıkan bir ruhdur. o(din), halkların afyonudur.
kojeve hegel derslerinde mutlak din-mutlak bilgi'ye doğru giderken herhalde bu pasajın etkisiyle yoğun bir hegel okuması yapıyor, üzüntünün-dinselliğin verdiği üzüntünün- betimlenmesini zannımca mükemmel bir şekilde yapıyor.
ali bulaça göre iran devrimi marksın bu savını tamamen yıktı.
afyon bireyin beynini uyuşturur dinse tam aksine kişinin aklını başına getirmesini ister.yanlış bir benzemedir.kur'anın da pek çok ayetinde kişinin düşünmesi istenmektedir.
din adına yaşananlara bakıldığında son derece doğru tanımdır. ancak tarihte bir kısım devrimlerin din şemsiyesi altında gerçekleştiğini düşünürsek dinin afyon kelimesiyle uyuşmadığı bir gerçektir. en basitinden arap toplumunda gelenekçiliği islam dini yıkmıştır. isanın israiliyat içersinde çektiği cabası... peki maniye ne demeli... bir de Konfüçyüs var bunların hepsi dinle doğrudan veya dolaylı bağlantılı adamlar ve kendi toplumlarının geleneklerinde köklü devrimler gerçekleştirmişler...
diğer taraftan bakıldığında ise hristiyan aleminin kurtarıcı olarak mesihi beklediğini, müslümanların obamaya atfettikleri iyilik meleği fellan gibi sıfatları düşününce dinden neferet etmemek elde değil... ancak insan yanlış düşünmeleri dinleri o yanlışlıklara bağlamayacaksa dinin bir afyon olduğunu düşünmeyerek afyonun insanın beyninde yarattığı ve gelenekselleştirdiği hurafelere bağlamak gerekir...
zeki insan inancına körü körüne bağlanmaz. Bu acizliktir, aptallıktır. tek dayanakları vardır soyundan artakalan , kulaktan doğma bir kaç hurafe. Bu konuda marx*'a bir miktar katılıyorum," din baskı altında ezilen toplumun afyonudur "... sınırlarını zorlayan insanlar bu afyonun yararlarının yanında zararlarını da görürler. bu güne kadar birkaç soylunun insanların beynini yıkamak için ellerinde bulundurdukları en büyük koz da dindirr.
marx ın sözüdür. ancak yerine birşey konmadan kolay kolay bırakılacak bir uyuşturucu değildir. batıda modernizmin getirdiği yabancılaşmanın , yalnızlaşmanın da kitleleri dinin kucağına attığı bir gerçek . sanırım kapitalist sistem var oldukça din de var olacakır.
dinini en güzel şekilde yaşayanlara, din ile güzelliği birleştirebilenlere saygıyla...
yaşadığımız hayatta onca adaletsizlik, düzensizlik, düzenbazlık, tahammül edilemeyecek onca şey varken insanın sessiz kalıp, oluruna bırakması, "allahından bulsunlar" demenin başka bir mantığı maalesef yoktur.
günü gelecek cezalarını çekecekler, bu dünyada haksızlık yapanlar haklarını ahirette alacaklar gibi bir düşünce insanın sorgulama yetisinin körelmesiyle sonuçlanır ki bu durum insanoğlunun yaratılış efsanesinin çökmesine kadar gidebilir.
din o kadar ucu sivri bir konu ki, "din kitlelerin afyonudur" dediğin anda insanlar düşünmeye ve karşı görüş belirtmeye başlıyor.
olabilir de olmayabilir de. çünkü afyon her zaman zararlı değildir. dozunu bilmek lazım. zehirle ilaç arasındaki fark budur. doz yani! ikisi de kimyasal maddedir. ancak ideal dozda kullanınca ilaç olur, değilse adamı öldürür.
marx'ın bu cümlesini hayat düsturu edinenlerin marx'ın hangi sosyolojik ve binimum şartlar altında bu cümleyi söylediğini, din kavramının marx için içerik olarak ne anlam ifade ettiğini ve hangi temel savlarına paralellik kurmak adına bu cümleyi sarfettiğini de bilmeleri gerekir. aynı zamanda marx'ı okuyanların en azından weber'i de okumaları gerekir. vs vs ...
sürekli olarak yeniyetme marksistler!! tarafından eksik söylenen(bilerek ya da bilmeyerek) karl marks cümlesi.
ilgili paragraf tam okunduğunda şu cümleye de rastlanır: "elbette afyon hastalığı tedavi etmez.ancak acıyı azalttığı su götürmez bir gerçektir." aynı zamanda karl marks, din olgusunun toplum denen yapıyı oluşturan en önemli etken olduğu fikrini de ifade etmiştir.
daha geniş bilgi edinmek için cfelsefenin el yazmaları okunabilir.aynı zamanda genco erkalın rol aldığı "marksın dönüşü" adlı tek kişilik oyun izlenebilir.ve ayrıca türkiyede marksizmi en iyi anlayabilen kişi olarak (bu mümtaz soysalın ifadesidir) abdüllatif şenerle sohbet edilebilir.tabi imkan bulabilirseniz.
eğer tanrı yoksa çok mantıklı bir cümledir. ama eğer tanrı varsa ,ki var, din afyon değildir. aksine insanları dinsizliğe yönlendirmek günahlarının üzerine çekilen afyon gibidir.