- hocam ben sözlük yazarıyım
+ aa öylemi yavrum ne kadar güzel
- hocam ben karikatür dergileri okurum
+ aa öylemi yavrum ne kadar güzel
- hocam benin erkek arkadaşım var her türlü şeyi yaşıyoruz biz çağdaş gençleriz .
+ aa öylemi yavrum ne kadar güzel
- hocam ama olmuyorki size ayar vermem lazım karşı çıkın birşeyede
+ ayar ne yavrucuum
- hocam işte biz üniveristeliyiz , böyle dine falan mesafeliyiz yani , şimdi sizi rezil etmem lazım size bir sorum var allah kaldıramayacağı taşı yaratırmı? ...... allah türkçe bilmiyormu neden arapça dua ediyoz ...
+ kızım sakin ol
- hayır olamaz karşımda bir dinci var ve ayar vermem lazım .
s harflerini t harfi olarak söyleyen din öğretmenimizle * yaşadığımız diyalogdur. deftere not aldırmak ister, hem çok hızlı söyler hem ne dediği anlaşılmaz.
+ tevgili peygamberimiz hatreti muhammet tallallahü......
- hocam biraz yavaş anlayamıyoruz
+ neden kıtım türkçen kıtmı tenin ?
- hayır hocam hem hızlı söylüyorsunuz hem...
+ hem ne ne demek ittiyorsun ten.
- yok hocam birşey demiyorum. *
+ terbiyetitler tutun.
hocamız her zamanki gibi anlattığı derin mevzuları entelektüel bilgisiyle bütünleştirmek, örneklemek arzusundadır ve ağzından efsanevi şu kelimeler dökülüverir:
'' ne demiş orhan veli otuzbeş yaş şiirinde? ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden...''
sınıfta 5 dakikalık bir sessizlikten sonra toplu bir yarılma vukuu bulmuştur...
öğrenci: hocam sigara içmek günah mıdır?
öğretmen: içki içmek gibi kötü bir alışkanlıktır yavrum, diye kıvırır.
(hoca bu sırada kötü alışkanlıkları tahtaya yazmaktadır. sigara içmek yazarken tebeşir kırılır ve hoca tebeşirin kırılan parçasını almak için yere eğilir, tam ebeşiri alacakken gömleğinin cebinden bir malbora paketi düşer.)
sınıf: hocam!.. (ve ardından gelen acımasız kahkahalar.)
ders yine bir din dersidir. hoca anlatacak konu bulamaz. zaten yorgun olduğu da her halinden bellidir. bari ders anlatıyorum gibi görünsün diye arada bir konuşuyordur. cümleleri sarfettikten sonra da pencereden dışarı bakıyordur.
- esnemek şeytandandır, biz insanlar esneyince şeytanlar güler o yüzden esnerken ağzımızı kapatmalıyız.. ----- bunu derken esniyor----- daha sonra tekrar pencereden dışarı bakmaktadır. ancak bu sefer uzun uzun bakmaktadır ve kafası bir yöne doğru yön değiştirmektedir. meraklı öğrenciler de "acep neye bakıyor" diye düşünüp dışarı bakarlar. hocanın baktığı yöne doğru yürüyen mini etekli bir kadın vardır. kadın geçtikten sonra hoca daha kuvvetli esner, adeta bir ses harmonisi yaratır."aahhhahhh" artık esnediği mi iç geçirdiği mi anlaşılamaz...
zaman: ortaokul
hoca: söyle bakalım oğlum, peygamber efendimizin anne ve babasının adı nedir?
öğrenci: annesi zübeyde hanım, babası ali rıza efendi'dir hocam.*
öğretmen : kalk oğlum tebbeti oku
öğrenci : eüzübismillahirrahmanirrahim
öğretmen : e oğlum billahimineşşeytanirracim nereye gitti?
öğrenci : eeeööööğğğğ zort tırrt....
yıllar geçmesine rağmen hala güldüğüm ölene kadarda unutmiyacağımı düşündüğüm şu diyalog.
+hocam burçları anlatmadınız?
-çocuklar her burcun kendine özel bir simgesi vardır. aslan gücü temsil eder mesela. ama nasıl güç? kontröllü güç tabiki. çünkü kontrolsüz güç, güç değildir. pirelli. değil tabiki. hehe..
+?!*??!
+hocam cenette her erkeğe yedi tane huri mi füşüyor?
-evet oğlum.
+peki her kadına yedi tane mi erkek düşüyor.
-oğlum orası seks pazarı mı? allah allah...
-hocam çoğu arkadaşlar din dersini sallamıyor kopya çekiyorlar.
-kopya çekmek günah evladım.
-din dersinde mi hocam.
-hayır her derste kul hakkı haksız rekabet...
-hocam ben çekmesem göstersem.
-o da günah yavrum...
-hocam bizim ayşe şimdi gösteriyor bende arkada çekiyorum.
-tövbe estağfurullah müptezel...
ben: Hocam şimdi adem ile havva elmayı yediği için mi cennetten kovuldu?
hoca: evet çocuğum.
ben: Yani yemeseydi halen cennette kalacaklardı.
hoca: tabi tabi.
ben : Hocam ben elmayı yemedim benim günahım ne?
hoca: Senin bi suçun yok evladım.
ben: eee.. cennette olmam gerekmez mi?
hoca: yeter len. sus.