alan rickman gruber'in mcclane ile ilk karşılaştığı sahnede salağa yatıp kendini rehineymiş gibi göstermeye çalıştığı acındırma sahnesinde oyunculuğunu yine konuşturmuştur. zaten rickman'ın filmin tamamındaki performansı da dikkate değerdir.
abartılı aksiyon filmlerinden hazzetmeyen biri olarak; çok büyük beklentiye girmeden, kültleşmiş olduğu için uzun zamandır listemde tutup nihayet izlediğim film. tam da tahmin ettiğim gibi bir film çıktı. sıkmadı, eğlenceliydi, yer yer abartıya kaçmışlardı falan ama gayet de iyiydi. 88 yapımı bi film için "klişe yea" demek gibi bir cühelalık etmeyeceğim, belki de bizim şu an klişe dediklerimiz bu gibi filmlerden yıllar yıllar sonra klişe oldu. senaryo, kurgo kadar sinema bilgisine sahip değilim bilemeyeceğim. federallerin de state police'in de tam anlamıyla aptal olması, filmi izlerken oturduğum yerde beni sinir etti. serinin diğer filmlerini izlemeyeceğim elbette, bu film için de puanım 8 kanka.
bu seriyi ağzımızın suyu aka aka izliyoruz ama gel gör ki, surlardan surlara zıplayan cüneyt abiyle dalga geçiyoruz.
görünüşe göre bruce willis' in olası ölümü de, bu filmden kurtulmaya yetmeyecek. serinin son filminde, kötülerle evladıyla birlikte karşı koyacak. bruce emekli olduktan ya da öldükten sonra 4 film de oğlu çekse...
o değilde, zor ölüm serisinde bu adamın hep kızı vardı. bu erkek çocuk nereden çıktı şimdi? herhalde o kısmı kaçırdım amk.
film efsane olsa da limuzindeki zenci cocuk gibi oldukca gereksiz bir karakteri barindirdigini dusundugum filmdir.filmde hicbir sekilde olaylarin icinde yer almayan ama filmin basindan sonuna kadar onun orada,disarida bekledigini dusunmemizi isteyen senaristi anlamak mumkun olmasa da cok eglenceli bir filmdir.