anadolu maçlarında yük olduğu için eleştiren bir entry klavyeye almıştım geçen haftalarda, onu bu hafta yedirdi bana. gerçi orda söylediklerimin hala arkasındayım. 15 kişiyle savunan takımlara karşı burak'la değişmeli oynamalılar. neyse. dün gece tam bir lider gibi oynadı. üstelik yaşına rağmen 90 dakika devam ettirdi akıllı oyununu. maç sonuna doğru bir ara savunma önüne kadar geldi, orta sahada rakibi karşıladı. belli ki kazanmayı kafasına koymuştu helal olsun. gerçek bir winner olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
iki golde de asistler oldukça iyiydi ama gol vuruşlarının da hakkını verdi filimiz. fener'i de öttürmüştü sezon başlamadan önce. sanırım artık bu sezon kimin şampiyon olacağı rakip takım futbolcularının psikolojilerinde kendine yer bulmuştur. şampiyonluğu getirecek maçlar kesinlikle bu maçlar ve drogba bu maçı alarak belki de şampiyonluğu aldı. oynanacak çok maç var, bekleyip göreceğiz ama eğer şampiyon olursak kesinlikle bu maç ve drogba'nın aslan payı unutulmamalı.
kişiliği, oyunu, takımı teknik direktör edasıyla sahada organize etmesi, hırsı, kariyeri vs. bir çok özelliği ile takdir toplayan gelmiş geçmiş en iyi santraforlardan.
şaka maka bizde oynuyor lan. hala engelleyemiyorum kendisini galatasaray formasıyla gördüğüm zaman yüzümde beliren sırıtışı. 3 sene önce mustafa sarp, ayhan, barış, stancu, mehmet batdal falan vardı ulan takımda. şimdi didier drogba var.
Allah'ım.. aklım almıyor aklım. "gelince yatacak, para kazanacak sadece" diyen bütün takımların taraftarlarını ağlatmışlığı var.
nasıl bir karakter abidesisin, nasıl bir efsanesin ulan sen? canımın ta içisi. kalp.
chelsea ye tek başına şampiyonlar ligi kupası aldırdıktan sonra dün yine neredeyse tek başına bjk maçını alarak takımına hayat vermiş olan büyük golcü. 35 yaşında olup kendisinden çok da üstdüzey birşeyler beklenmiyorken yanındaki 28 lik forvetleri utandırmaya devam etmektedir. bu sene de direndrogba!
20. şampiyonluğun ve takacağımız 4. yıldızın (inşallah) en büyük mimarı olacaktır şüphesiz. bu adama sahip olan takım terazide her zaman daha ağır basar.
geçtiğimiz haftayı yok yabancı funboyları pohpohluyor, işte 35 yaşında kendine hayrı yok, işte takım içi dengeyi bozuyor, yok işte selçuk küstü burak ağladı umut osurdu bilmem ne diye diye geçiren güruhlara dün gereken cevabı sahada ustalığını göstererek vermiş bulunmakta.
ilk golü attıktan sonra koştuğu yedek kulübesinde gözlerinden akan hırs ve oyuncuları bir araya toplamasıyla ne kadar büyük bir baba futbolcu olduğunu da göstermiş bulunmakta. işte o 1 haftadır küs dediğiniz adamların hepsi arabacılık oynamak isteyen çocukların babalarının sırtına atlaması gibi atladılar drogba'nın sırtına. fatih terim'le bir karşılaşmaları var akıllara zarar.
bu adam sene sonu kalır gider bilmiyorum. ama bildiğim tek şey 6-1 biten madrid maçından sonra bu adam için hiçbir şeyin aynı olmayacağı ve aynı devam etmeyeceği. 35'inden sonra da fil gibi ezmeye devam edecektir ve 4. yıldızı takmadan hiçbir yere gideceğini düşünmüyorum.
Gücünü, son vuruşlardaki ustalığını falan geçtim, adam her şeyden önce efendi arkadaş. Daha bir pozisyon görmedim ki; Drogba yerden hışımla kalkıp rakibinin üstüne yürüsün, ne bileyim ağzına vursun falan... 90 dakika boyunca hep sakin, hep yapıcı, her zaman da tehdit. Daha ne olsun lan.
22 eylül beşiktaş galatasaray maçındaki terörist beşiktaş taraftarını gördükten sonra instagram hesabından galatasaray taraftarının fotoğraflarını paylaşıp "we have you, they don't" demiş ve "we have drogba, they don't" sloganına da iade-i ziyaret yapmıştır.