Aklıma gelen ilk cümle "dişlerin tuvalet taşı gibi sararmış" cümlesidir, bir aile büyüğüm dişlerini fircalamayi reddeten beş yaşındaki kuzenimi bu şekilde rencide etmişti.
apse, diş çektirme, implant, kanal tedavisi, dolgu vb. şeyler için çekmedikleri acı kalmaz ancak sabah akşam 3-4 dakikasını ayırır ve dişlerini fırçalarsa (örnek: ben) bunların hiç birini yaşamaz, hatta hayatında hiç diş doktoru tanımaz. yaşımı merak edenler dm den sorabilir.
Diş doktoruna gidecekleri gün fırçalayan insanlardır.
Ben fırçalamıyorum. Artık fırçam bile yok. Düzenli olarak fırçalanması gerekir ama insan üşeniyor işte. Dişler yaptırılınca karar alınıyor bundan sonra fırçalayacağım diye fakat vazgeçiliyor.
ben bir gün fırçalamayınca bok torbosı gibi hissediyorum. nasıl bir iğrençliktur bu ya. ağzı lağım gibi kokan insandır. hepsi iğrençler bu neyin savunması anlamıyorum.
gıptayla bakıyorum bu insanlara hayata nasıl bu kadar kayıtsız kalabiliyorlar diye, ben 2 ögün fırçalamasam tüm dişlerinin çürüdüğünü düşünüyorum çünkü.
Dişlerini Fırçaladıklarında dişlerinin diş ipi, gargara, üç açılı vibrasyonlu diş fırçası, adı sanı duyulmamış, beyazlık ve bakım için kendine çok güvenen diş macunu kullanan benimkinden bile daha beyaz ve sağlıklı gözükmelerini kıskanıyorum ama bu görünüş 5 ya da 6 ayda sadece bir güne özel bi şey oluyor.