devşirme için seçim yapılırken ailede evde tek çocuksa almazlarmış. Ayrıca uzun boylu ise aptal olur kısa boyluysa fitneci olur diye sadece orta boylular seçilirmiş. domuz çobanının oğluda olsa balıkçı oğluda olsa kendini gösterirse sadrazam bile olanları vardır ama çoğu yeniçeri olur barış zamanında çorbaya pilava hoşafa talim 20 yıl sonrada sağ kalmışsa emeklilik. Sakat kalırsa bağlı bulunduğu ocak tarafından bakılma.
Osmanlı devletinde yöneticilerin, kaptanları, ordu kumandanların çoğu devşirmedir. Ve büyük çoğunluğu da sonuna kadar ülkeye hizmet etmiş insanlarmış evinden koparılmasına rağmen.
osmanlı da gayrimüslim ailelerin çocuklarının alınarak devlet için eğitilmesi. ne kadar müslüman olmuş olsalarda asıl kimliklerini unutmayıp osmanlıya ve türklere ihanet etmekten çekinmemişlerdir.
devletin kritik noktalarına getirildiklerinde isyana sebep olmuşlardır zaman zaman. tük oğlu türk müslüman oğlu müslüman varken ordan burdan gelen neden baş tacı edilir diye. saçma tabi. kınıyorum.
osmanlıda esirlik ya da gönüllülük esasına göre alınan hristiyan kökenli insanlardır. çogunluğu çocuk olup türk islam kültürüne göre yetiştirilmişlerdir.
padişah fermanı ve yeniçeri ağasının emrini koynunda taşıyan bir devlet görevlisi, ulaştığı yabancı vilayette bölge kadısını da alarak, 40 hanede bir kişi olmak üzere; yakışıklı, vücutlu, pratik yeteneği gelişmiş, el yatkınlığı olan, gençleri toplardı. şayet ailede 1 erkek çocuk varsa orası es geçilirdi. 2 veya daha fazla erkek çocuk olması koşulu aranırdı. bu durumdan fayda sağlayacağını uman kimi aile büyükleri, çocuklarının devşirilmesi yönünde rüşvet dahi teklif etmiştir.
cümlesi safkan orospu çocuğudur. türkleri kuyulara tıkıp yakanda bu orospu çocuklarıdır, ilk fırsatta ceplerini dolduranlarda.
bu devşirme orospu çocuklarının günümüze yansımaları ise içler acısıdır. yeri ve zamanı gelince yani enselerindeki tokat biraz gevşeyince içlerinde biriktirdikleri irini kusmak için yer ararlar.
Devşirme, vatan diye devleti bilen, aslında devlet derken de beslendiği kapıdan başka bir şey düşünmeyen, sosyo-kültürel açıdan sun'i ilhak ürünü bir insan türüdür.Evrensel kuralı:
kendisininkini değil de hep başkalarının yurdunu o başkalarından daha çok sevmektir ve terket küstahlığını da göstererek. *
Alışmaya başlıyorum artık
içimdeki her şeyin yeni yerine
Bir salonun yüzünü değiştirir gibi
Yerlerini değiştiriyorum alışkanlıklarımın
Bağlılıklarımın
Tutunduklarımı bırakmak ne tuhafmış ve ne müthiş
Taş sokakta çırılçıplak kalmakmış benzeri.
Soyulmuş değilim, soyunmuşum bu kez,
Bilerek, isteyerek
Evime giden merdivenleri çıkarken
Dayanmıyorum artık tırabzanlara
Yolda yürürken sevdiğimin elini bırakıyorum sıklıkla,
Sigaralarımı artık büfeden kendim alıyorum ve saymıyorum kaç tane içtiğimi
Bir; tabak yemek pişiriyorum her gece
Yatağımdaki yastıkların tekinin kılıfını değiştiriyorum haftada bir
Bir veriyorsam yine bir alıyorum
Sevdiğim şarkıları ve sadece benim sevdiklerimi dinliyorum gece rakımı içerken
Ve artık duble içmiyorum içkimi
Tek, sek.
Sevdiğime “sevgilim” demeyi bırakalı olmuş bir zaman
Sevdiğimi bile söylemiyorum ve içimde tutuyorum tamlamalarımı
Ve belki de sevemiyorumdur eskisi kadar, eskisi gibi, esirmişim gibi
Çayıma ve kahveme attığım iki şekeri üçe çıkartıyorum
Bıraktığım iki kiloyu bedenimde bir yerlere yeniden oturtuyorum
Şarkıları sonuna kadar dinlemiyor hızlıca diğerine ve diğerine geçiyorum
Doymayı unutuyorum
Üşümekten korkmayı bırakmışım bile
Sokaklardayım yine ve hep ve illa!
ve soğuk olsa da hava, kapılarda içecek bir sigaram oluyor cebimde
ve anahtarlarımı cebimde değil de çantamda saklıyorum artık
efendim; diyerek açmıyorum telefonları
Kimse efendim değil; öğreniyorum.
Heyecanlanamıyorum çocukluğumdaki gibi
Canlanamıyorum da
Geç gidiyorum erken gidilmesi gereken yerlere
Gerilerde kalarak izliyorum sevdiğim adamın şarkılarını
Saçlarımı da açmıyorum eskisi kadar
Ama yine de küçük bir çiçek tutturmayı ihmal etmiyorum üzerimde bir yerlere
Kızmıyorum kimseye
Anlıyorum,
Çünkü biliyorum kendimdeki eksiği de
Ve eksiğiyle seviyorum o her kimse
Uzun cümleler kurmayı bırakamıyorum bir tek
Anlattıklarım hala yorucu, hala dar
Öğrenmem için vaktin gereğinin algısındayım
Ve kapanamıyor bir türlü deli açık algılarım
Yalanlar söylemeye yeni başlıyorum
Her gün, çalışır gibi, alışır gibi,
Yeni yalanlar uyduruyorum
Ve inanmayı da elden bırakmıyorum
Bir tek üzerimdeki kokuyu değiştiremiyorum
Bir vazgeçemediği olmalıymış devşirmenin
Bir mahfuzu
Benim de seçtiğim,
Kokum oluyor
Hiç duyamadığım
bir zamanlar çok işe yaramış, öz be öz türk sistemidir. sadece osmanlı zamanında değil daha öncede uygulanmıştır. Örneğin atilla'nın ezeli düşmanı Flavius Aetius'ta bir hun devşirmesidir.