sivilleşme ve demokratikleşmenin, askerin karşısında hazırolda durmakla çelişmediğine inanan, maalesef ki mhp'nin de genel başkanlığını yapmaktan vazgeçmeyen zat. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/18622956.asp
bedelli askerlik konusunda ''siyasi iktidar türk silahlı kuvvetlerinin de görüşlerini alarak ihtiyaç belirleme sonrasında yükümlü askerlik süresini gözden geçirir, bir çözüm olarak tbmm'ye getirebilirlerse mhp olarak o çözüm üzerinde düşüncelerimizi açıklayabileceğimizi ifade ediyoruz'' diyen mhp genel başkanı.
bir politikacı için en önemli şeydir hitabet ve bahçeli kesinlikle bundan yoksun bir isim. 1.50 boyu olup manken olmaya çalışan kız misali. be adam sen bir politikacısın halka hitap ediyorsun ama edemiyorsun. fikirlerin, önerilerin, muhalefetinde ne derece haklı olduğun tartışılır ama bu hitap şeklini kim dinler, kim anlar orası meçhul. bir kere 2 cümle ezberleyemiyor, sürekli gözü kağıtta ve okuması da çok kötü. sanki ilkokul mezunu veya yazıları son dakikada eline alıyor ve ne yazdığı konusunda hiçbir fikri yok. romandan sayfa yırtıp verseler onu da okur sanırım bir süre anlamadan. bir politikacı için en kötü manzara. hiç inandırıcılığı kalmıyor, duygu veremiyor, vurgu yapamıyor. düzgün okuyamıyor bile. kafası hep kağıda eğilmiş, göz teması da yapamıyor. boşu boşuna uğraşıyor yemin ediyorum. içler acısı bir durum bence. Tayyip erdoğan iktidarı neden bu kadar güçlü anlıyorum. bir tane sağlam rakip yok önünde. tayyip erdoğan hemen hemen her gün bir yerde konuşma yapıyor ve her konuya çok hakim görünüyor. bunlar çok önemli şeyler bence..
katıldıgı bir
program da masaya konulan
lokumu 2 püskevitin arasına
koyarak yemiştir. çocuklugundan
kalma bu alışkanlıgı adana da
gayet normaldir. mitinglerdeki
atar tutar hallerine karşın,
ekranda gayet aklı selim
konuşan, cümlelerini özenle
seçen ve partisinin görüp
görecegi en iyi liderdir. espiri ve
eleştiriye olan tahamülü ve
anlayışı takdire şayandır. 40
küsür yıldır hafızalarda oluşan
hödük ülkücü anlayışını
temizlemeye çalışmaktadır.
sosyal demokrat olarak, bizim
gandirikçi kemal den ve sahte
kabadayı el tayyip ten daha
kaliteli devlet adamı olduguna
inanıyorum.
bdp ve pkk'ya olan gizli sempatisinin sebebini bir türlü çözemediğim siyasi. sanki "siz olmazsanız ben bu meclise giremezdim, sağolun varolun, velinimetim sizsiniz, allah sizi başımdan eksik etmesin" der gibi oturuyor mübarek.
kimisi rant için ''bdp'yi dinledi'' gibi tüyleri diken diken eden ve ''inşallah bir teröristin ağzından çıkmıştır'' dediğim iddayı atmış.
eğer bir türk-müslüman'ın ağzından çıkmışsa bu laf çok yazık dediğim durum.
- mhp genel başkanı bdp yemin ederken arkasına yaslanmış ve izlemiştir. bunun nedeni 'gözüm üzerinizde' demektir. bu konuda daha önce açıklandı ama bazı kardeşlerimizin dikkatini demek ki çekmemiş.
diğer konu olarak;
türk bayrağını kandilde dalgalandır demesi başka bir ecnebinin ağırına gitmiş.
başbakan ''çok saçma'' dedi diye sevinmiş.
- mhp genel başkanı sayın devlet bahçeli; kandili söndür bayrağı dik derken, terörü bitirmekte samimimisin demektedir. zira bilindiği üzere tezkere onaylandı ama oluşumları takip onaylanmadı. barzani ile konuşup; oluşumları onaylamamak demek;
'eğer terörist yer değiştirmiş ve ya saklanmışsa geri dönmek' demektir.
velhasıl bayrak dikmekte kötü birşey değildir. bunda gocunacak birşey yok.
türk milletinin gönlünden geçeni sayın bahçeli söylemiştir.
ulubatlı hasanın, fatihin, alparslanın torunları bundan gocunmaz. övünür.
neyse bu konuyu saptıran kardeşimizinde cahilliğine veriyorum.
diğer türlü teröristsede hak veriyorum, çünkü kimse düşmanını sevmez.sayın devlet bahçeliyi kötülemek onun için normaldir.
terör meselesi konusunda ''ayrımcılara inat, bölücülere inat, terörle müzakere yapanlara inat hep birlikte türk milletini koruyacağız ve yükseklere çıkaracağız'' diye konuşmuş mhp genel başkanı.
2011 seçimleri ile meclis dışı bırakılmak istenen fakat yapılan kampanyaların sonuç vermemesi üzerine meclise girmiş, söz sahibi olmuş partinin lideri.
ülkücü hareketin amına koyan şahsiyettir, sayesinde ülkücülük bitmiştir ve rahmetli başkan alparslan türkeşin tırnağı olamayacak insandır.
şöyle izah edeyim; babadan nesle bir ülkücü olarak, ilkokul yıllarımda yani alparslan türkeş zamanında ülkü ocaklarına giderdik, orada ocak büyükleri gençlere kitaplar dağıtırdı gerek yardımcı ders kitapları gerekse roman tarzı çeşitli kitaplar. ocağa gelen kişilere ders verirlerdi, ülkü ocağına katılan birçok kültürlü ve akıllı düşünen kişiler vardı, ocağın bir bölümünde öğrencilere dersler verilirdi mesela aynı yaşlarda olan ülkücü gençler örneğin matematik dersinden anlamazlar, bu öğrencilerden yaşça büyük olan ünv mezunu yada matematikten iyi olan ağabeyleri ders anlatırdı çeşitli bilgi paylaşımları olurdu. en nihayetinde çanakkale gezileri ve türkiyenin çeşitli illerine şehitliklere götürürlerdi anlatırlardı herşey şimdikinden çok daha farklıydı.
şimdi ise; belinde kuru sıkı tabanca taşıyan tipler görüyorum. akıllıca değil de cahil cahil hareket eden zihniyetler, kavgayı mekan basmayı marifet sayan yobaz topluluğu görüyorum. şehit cenazelerini provakasyona döndüren provakatör tipli 'herifler' görüyorum. herhangi bir şehit cenazesinde 'bilmemne ülkü ocakları' diye pankart taşıyarak siyaset yapan iki yüzlü yaratıkları görüyorum. üniversitelerde neden bacak bacak üstüne attın, neden küpe takıyorsun, neden saçın uzun diye ona buna salya akıtan köpekler görüyorum. o kız etek giydi orospu, bu kız askılı giydi kaşar diye yorum yapan kroları görüyorum.
kısacası; ülkücülük eskiden böyle değildi, ülkücülük alparslan türkeşle güzeldi.