eklektik bir çalışma. ve özünde sanattaki soyut akımın dile dökülme çabası. milletin deli gibi "anlamı ne, ne demek istedi acaba" diye yırtınması da ondan "ne diyor lan bu soyut resim" bunalımı. söylemin "psikoanaliz sosluymuş gibi" olması da şart tabi...
oysa soyut resimde mesele ne diyor değil, ne hissettiriyor meselesidir. bunu yazıyla yapmaya kalkınca eğer beckett falan değilsen ağızda kiremit tadı bırakırsın.
benim rahatsızlığım dilin kullanımı yönünde, tam bir hoyratlık söz konusu: "the majority of determinist subjects in a chaotic universe" dense tamam, "belirlemeci öznelerin karmaşık evrendeki çoğunluğu" dense o da tamam. aslında "kaosta kalabalık yapan nedenselciler" falan denmiş olsa "aa, ne diyor bu acaba" diye umut ve merak bile yaratabilirdi, ama nerdeee...
neyse, "geste à peau - gestapo" hikayesi güzel; derrida'nın "differance/différence" gölge oyununu andırıyor. kara avrupası felsefesi böyle işte, kelimelerin masum olmadığına dikkat çeker.
--spoiler--
Breton'un 'L'amour Fou' üçlemesinin son kitabı olan Arcane 17, 1945 yılında basıldı; ben onun karısının göğüslerine dokunmadan ve içimdeki hiç de şairane olmayan karanlığı dağıtmadan tam 69 yıl önce!
Nasıl ki her anne temsili annenin kendisinden daha anaçtır, her açlık temsili de doyum düşüncesinin kendisinden daha doyurucudur. Ve Breton affetsin, 'dokunmak' ve 'dokunmak', karar ile eylem arasında sıkışmış tarihsel-oedipal bir sapkınlıktır.
--spoiler--
--spoiler--
La Révolution Surréaliste'in 1925 yılında yayınlanan ilk sayısında Breton'un paylaştığı "intihar çözüm müdür" sorusuna EVET mührünü basan René Crevel, 'International Congress of Writers for the Defense of Culture' toplantısından 'oğlancı' oldukları gerekçesiyle kovulan sürrealistleri bir araya toplamaya çalıştı, ancak başaramadı. Bitkin bir biçimde evine döndü ve 18 Haziran 1935'te ocağından çıkan gazla yaşamına son verdi, cesedinin yanında bir notla: "Lütfen bedenimi yakınız, nefretle..."
Crevel'in eşcinsel oluşunu kullanan bir grup dangalak, bu intiharın sorumlusu olarak Breton'u suçladı. Düpedüz saçmalık! Crevel'in ölümünden sorumlu olan Ilya Ehrenburg adındaki ahlakçı Sovyet faşistidir! Nasılsa tez yazmıyorum, kaynak göstermek ya da ortalığı referans cennetine çevirmek gibi bir derdim yok. Nasılsa aradan 70 sene geçmiş; gündem dışı bir konuya ait hayli formalist bir tasayı paylaşıyor olmam ne gecenizi değiştirir, ne de hayatınızı. O yüzden, o da siz de rahat uyuyun.
Dali'nin, 'sürrealistler içindeki en hatırı sayılır komünist' olarak kabul ettiği Crevel'in ölümüne Bunuel'den daha çok üzülmesinin altında Lorca'yı arama fesatlığını yapmaksızın başka bir slogan atayım en iyisi ama izin verin önce gırtlağımı temizleyeyim:
"insanlığın intihar olasılığı güvence altına alınsın! René Crevel'in nefret dosyası yeniden açılsın! Ilya Ehrenburg'un mezarı Çernobil'e taşınsın!"
--spoiler--