dertler havuzunda boğulmasına ramak kalan yazarın bir can simidi isteğidir.
yok mu bir can simidi, istanbul simidi, kaşarlı,zeytinli simit falan ya simit olsun da fark etmez. ha birde yanında çay olursa tadından yenmez.
genelde sevgilisinden kazık yemiş yazarlardır. haksızlığa uğramak, kandırılmak... katlanmak, uyumak çok zor. bir insana inanmak, keşke ev bu kadar karanlık olmasa da kendime bakıp acısam. evet yapabilirim, derin bir kendine acıma çukurunda debelenebilirim, ağlayabilirim, ama beraber olduğumuz zamanların fotoğraflarına bakamam. henüz buna hazır değilim, ki gün gelecek "nasıl da sevmiştim" diyecek kadar yabancılaşacağım. şimdi sabırla o günü bekliyorum, korkmadan, kaçmadan, uykusuz ama inatla yaşadığıma saygı duyarak.
hani sırf sana yakın olabilmek için yaşadığın şehre geldiğimde arkadaşımın bok gibi kokan evinde günlerce kalmıştım ya, hani beni aldattığını öğrendikten sonra uyuyamadım ya günlerce, ağlayarak sıçradım ya ilaçların sebep olduğu uykularımdan, ben ağlarken annemin benim üzüntüme döktüğü gözyaşları var ya...
bütün uykularım, uykusuzluklarım, gözyaşlarım, sabrım, inancım, aşkım haram, zehir, zıkkım olsun.
şöyle hem dinleyen hem de anlatan bir insan olsun diyen yazardır. sohbete hi, asl ? diye başlarsa, kapitalist düzene sövdürür, insanlardan uzaklaştırır.