muftağa gidip buzdolabının kapağını açıp öle bakıp bakıp güzel bişey bulamayıp kapatırsın.
banyoya gidersin aynadan bi kendine bakarsın.
kullanıyorsan bi sigara yakarsın camın önünde sonra biraz dışarıyı izlersin.
oturursun kitabın başına ama yine istek gelmez kalkarsın evin içinde dolaşıp durursun.
en sonda pc'ni açıp oturursun.
defteri kitabı her neyse işte önünüzde açık olan. alın ve yatağa girin.
ama kafanızda ders çalışmak olsun. zaten yatağa girince otomatikmen bir yorgunluk çöküyor.. birde ağırdan bir müzik açın. elinizde kalem önünüzde kitapla uyumak kadar güzle bir mutluluk yoktur sizin için.
lise talebesiyseniz bilgisayar açılabilir ancak çıkan radyasyon sesi bile stress yaratır bir el monitörün açma kapama tuşunda sörf edilir net aleminde.
üni öğrencisiyseniz mınıskrim diyip bi sigara yapıp kankalarla batak atabilirsiniz.
ha ortaokul öğrencisi falansanız sike sike o ders biter.
uyumak. özellikle üniversitede sabahlara kadar çalışılan ders o kadar yorar o kadar yorar ki artık bünye bir an önce uyumak ve uyanınca çalışmak ister.
tabi hikayenin bundan sonraki kısmında artık ders çalışmak yoktur, artık sadece sınav vardır.