kaplarında kendi hallerinde yüzen zavallı kamplumbağaları parkenin üzerine koymak ve yarıştırmaya çalışmak.
kağıttan tuzluk,gemi,uçak vb. şeyler yapıp origami sanatını geliştirmek.
ev arkadaşına çocukluktan kalma fallar bakmak.
durup dururken irmik helvası yapmaya çalışmak.
sonunda da gidip uykum var bahanesiyle uyumak.
15 metrekare odanın içinde parende takla atmaya çalışmak.
en sefdiğim şarkı outro lex i açıp dans etmek.
ayakları tavana dikip kafayı kan çanağına çevirmek.
çalışma sandalyesinde ölümüne döndükten sonra normal bir şeymiş gibi gidip kusmak *.
aynada mal mal triplere girip kendi tipine gülmek. *
sonra da sıçtın mavisini görmek için tüm gece gözleri gökyüzüne dikmek.
ilk 15 dk notların başından hiç kalkılmaz. Yazılı notlar satır satır okunur. Bir anormallik vardır. Çabuk bitmiştir okuma fakat akılda notlara dair hiçbirşey kalmamıştır. Gözler okumuştur, beyin ise 'Mahmutcan bugün niye hiç pas vermedi, yoksa yanında gördüğüm sevgilisi miydi, Berkcan'la mı ilgilenmeliyim, ama yok onun gözleri şaşı, Müşkünaz'ın ojesinin aynısından nerde bulabilirim' gibi gün içerisinde yaşananları düşünmüştür. Yok yok 15 dk ders çalışılmıştır. Kısa bir mola verilir. Bu kısa molada annenin gündüz gelen misafirler için yapmış olduğu kırmızı lahanalı bol limonlu kısır çay eşliğinde, kıymalı fırın böreği, kaşarlı minik poğaçalar, bol çikolata soslu kakaolu kek de nescafe eşliğinde mideye indirilir. E zaten saat geç olmuştur. Malum yarın da sınav var...