derdini paylaşacak kimsesi olmayan insan diyelim. çünkü dinleyecek olanın elinden gelmez bir çare ve bu çaresizlik uzaklaştırır zamanla. belki de anlatacak anlatsa bile anlayacak birilerinin yokluğudur canımı yakan. yardımı dokunacaklar ara ki bulasın. açıkça şunu söyleyebilirim; beni dinleyip anlayan herşeyimi anlatabildiğim ve beni olduğum gibi sevenlerin varlığı ile yokluğu arasında uçurumlar var. alışıyoruz bakalım.
sözlükle paylaşmak yeterlidir diye düşünüp derdini sözlüğe yazan insandır. dert zaten paylaşılmaz yaşanır. derdin doğasına aykırı. hayır anlatsam adam derdimi küçümser zoruma gider, yok yere öfkelenirim korkusuyla da kuşatılmışım. onu da iyi biliyorum. yazarım.
insanların ideolojik olarak hemen yaftalamaya açık olmasındandır.
Siyasi konuşmasan bile 3 - 5 lafını cımbızlayarak çeken insanları gördükçe içindekileri kağıda döken insandır.
Anlatınca kendi açısından yükü hafifler ama anlattığı kişinin yüküne yük katar. Ben kendi içimde yaşamayı tercih ediyorum. Paylaştığımız mutluluk olsun umarım.
kürk mantolu madonna kitabının baş karakteri raif efendi'nin şu sözlerini aklıma getirmiş başlıktır; '' Onların beni anlamalarına imkan yoktu. izaat vermeye de asla mecbur değildim. ''