acılar üst üste geldiğinde ve son bulmadığında * bu acılarla artık kardeş olmaya başladığınızı hissettiğinizde daha doğrusu bütünleştiğinizde onlarla, hiç sonu gelmeyecekmiş gibi hissettiğinizde bu ruh halinin, hayatta artık hiç bir şeyi s.klemez olmuşsanız artık ciddi manada hiçbir şeyi kafanıza takmıyorsanız, birileri size "uzun olan gecenin gündüzüde uzun olur" dediğinde size komik geliyorsa ve artık iyi günlerin geleceğine inancınız kalmamışsa, geleceğe dair bir umudunuz kalmamışsa çok ağır bir depresyon geçiriyorsunuz demektir.
(bkz: tebrikler)
sigaraya başlayıp her bulduğun yerde sigara söndürmektir. ileri seviyesi ise sigarayı vücudunda söndürmektir ki. o zaman dibe daha çok yaklaşırsın tylor * abi öle derdi.
hayatın gerçekleriyle yüzleşen bireyin kendine yönelttiği soruların cevapsız kalması durumunda ortaya çıkan ruhsal çöküntü. insanın kendisine " kimin için, ne için" sorularını yöneltmesiyle başlar ve devam eder.
Bunalımlarınızdan kurtulmak amacıyla gittiğiniz psikoloğunuzdan 'ilaç kullanmaya ihtiyacınız yok,geçici bir durum,sıkı bir tatile çıkmanızı öneririm'..önermesini aldığınızdan hemen sonra eve gelip tatil bütçesi ayarlarken,o tatile çıkamayacağınızı anladığınız andan başlayıp,sorumlunun aslında gittiğiniz psikoloğunuzun bu bütçenizle gerçekleştiremeyeceğiniz önerisi olduğunu kavrayıp, psikoloğu muayenehanesinde ziyaret edip, knock out edip rahatlayana kadar geçen zaman dilimi.(Akıl verme, sıkıyosa para ver..muayenehaneden çıkarken son söz olabilirdi mesela..)
bipolar bozukluğu olan hastaların dıklıkla yaşadığı durumdur ki bunun şidetini azaltmak için düzenli olarak anti depresan kullanmak durumundadırlar tabii ki anti depresanların dozu hastayı mani epizoduna sokmayacak şekilde doktor tarafından ayarlanır ve bu anti depresana maniye kaymayı engellemek için başka bir duygu-durum düzenleyici de eşlik eder.
bazı bünyelerde kronik hale gelir. girer girer çıkar bu insan. en tehlikeli yönü kişinin intihara meyilli olması ve hatta bazen bunu dile getirdiği halde ciddiye alınmayıp baştan savılmasıdır. ben mesela bir dönem kendimi nerde ve ne şekilde öldürmem gerektiğini düşünmüştüm. evde olmazdı, çünkü beni evde bulan insanlar bir daha o eve girmek istemeyebilirdi. kendimi arabanın önüne atamazdım, adamın ne günahı vardı, ömür boyu vicdan azabı çeksindi? kansız olmalıydı ki insanlar korkmasın ve iğrenmesin. ayrıca ölmeden önce günlüklerim, kişisel eşyalarım elden geçirilmeli ve tasnif edilmeliydi. insanlar uğraşmasın ve özellerimi okumasınlar deyu. bunu düşününce direk vazgeçtim. yataktan çıkmaya takatim yok, ne zaman tasnif edicem, hem ölmek için iyi bir yöntem ve mekan da bulamadım diye düşündüm. depresyonun özelliklerinden olan erteleme duygusu, hiçbir şey yapmayı istememe ve kararsızlık durumu eyleme geçmemi engelledi. çok ironik bi durum aslında. nihayetinde ciddiye alınması gereken ve çevrenin bilinçli olmasını gerektiren bir illettir.
beynin bir tepkisidir hayata, hayat buysa ben oynamıyorumdur. birşeylere kızmıstır kişi, tepkisini gösterememiştir, beyin de hazır kış aylarını fırsat bilip salgılamıyorum o zaman serotonin falan, bastırdıgın duygularınla yüzleşene kadar bu ceza olsun sana der.
(bkz: pasif agresyon)
majör, minor, maskeli gibi renk renk çeşit çeşittir. ruhsal hastalıklarda tıp bilmi kanaatimce aciz olup çoğu ruhsal hastalığı depresyon olarak nitelendirmektedir. ayrıca diğer ruhi hastalıklardan olan anksiyete bozukluğu, obsessif komplusif bozukluk, panik atak gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlarla depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar aynıdır. bu ilginç bir ayrıntıdır. mesela panik atak hastalığı mutlu insanlarda daha fazla görünürken bu insanlar neden antidepresanlarla tedavi edilir ilgincime gider.
birşeyler yapmak istersiniz ama yapamazsınız. yapabilecek durumdayken bile yapamayabilirsiniz. gücünüz yoktur. oysa yapsanız iyi geleceğini düşünürsünüz ama kılınızı kıpırdatacak haliniz yoktur. bu da sizi iki türlü mutsuz eder. daha sonra iş kronikleşir ve acı çekerek zevk almaya bile başlayabilirsiniz. işte depresyon bu kısır döngüdür.