çeşitli fiziksel rahatsızlıkların sebep olabileceği bir ruhsal rahatsızlık olduğu gibi genetik ruhsal hastalıkların başlangıcı olarak ta kendini gösterebilir.
belirtiler bazı hastalarda değişik seyredebilir. örneğin kimisinde iştah azalması ve uykusuzluk görülürken, kimi hastada aşırı iştah ve aşırı uyku olarak belirtiler verebilir.
genelde yaşama isteğinde azalmalar, hiçbirşeyden zevk alamamak ortak belirtilendendir.
içinde bulundugum durum olmakla beraber kimse tarafından sevilmez kendileri. yan etkilerinden bir tanesi insanlara abuk subuk cevap vermektir. tamam tamam bende olan yan etkisi diyelim.
hiçbir şekilde tedavisi olmayan gerçekten bu hastalığa sahipseniz (ergen sendromlarından bahsetmiyorum) sizi sürüm sürüm süründüren illet. canınız hiçbir şey istemez öylece mal gibi durursunuz bir şey düşünmeden etrafı izlersiniz kimseyle konuşmazsınız iyice içine kapanırsın ama hiç kmse sizi bu halden kurtulamaz. ne yıllarca kullandığınız ilaçlar ne bir aşk ne bir arkadaşlık. bir ara geçtiğini hissedersiniz ama asla geçmez ve geri gelir o bütün sancılar. bazen ciddi bir ceza olduğunu düşünüyorum bu illetin geçmek bilmeyen hayatını bitiren.
sevgiliden ayrılınca, sevgili tekmeyi basınca, sevgiliyi başka hatunlarla basınca veyahut o askerdeyken siz onu aldatınca 'ben naptım hacı' diye başlayan cümlenin arkasından yaşanacak olan bilimum çöküntüler, enkazlar baylar bayanlar.
depresyon beynin ön lobundaki bir noktada kimyasalların özellikle serotonin salgılanmasıyla ilgili bir eksiklikten kaynaklanan, olumsuz duygulanımın güçlü ve uzun süreli ifadesi olan bir hastalıktır. dolayısıyla bunu yaşayan insanların diğer fiziki hastalıklarında yaptığı gibi iyileşmek için bu hastalığın doktoruna başvurmaları ve bu hastalığın tedavisini sağlayan ilaçları kullanmaları gerekir. hatta bunlar yeterli değildir. ayrıca bir psikoterapi tedavisiyle depresyonun kaynağı araştırılmalı ve düzeltilmelidir. depresyon ilaçlarının mantığı genelde vücutta eksikliği hissedilen serotonini dengelemek için demir emilimini azaltması ve serotonin salgısının yeniden kazanımını engelleme mantığına dayanır.
hayat cidden yük gelmeye başladığında beliren, bahsedildiği gibi mahvetmeyen ama yoran, beraber yaşamanın zor olduğu illetmiş. son bir aydır çekiyorum ve emarelerinin azalmaya başladığı şu günlerde, üzerimden ölü toprağı kalkıyor sanki. siktir git buradan depresyon.
depresyon; isteksizlik, keyif alamama, yorgunluk gibi belirtilerle devam eden, merkezi sinir sisteminde dopamin ve nöradrenalin azalması ile fizyolojisini gösteren, uzun sürdüğünde ise patolojik olan ve tedavi gerektiren bir hastalıktır. ırk, cinsiyet, yaş ayırt etmeyen bu durum, yoğun bir stres sonrası da ortaya çıkabilmektedir, özellikle o yoğun stres başarıya ulaşmamışsa. uzun süreli stres anında nöradrenalin ve dopamin depoları boşalır, stres faktörü ortadan kalktığında depresyon belirtileri görülür. bu depresyonu atlatabilmenin tek şartı mutlu olmaktır ki eğer olmazsa, major depresyona ilerleyebilir.
işte şu an içinde bulunduğum durumdur. isteksizlik, hayattan beklentinin olmaması, nefes almama isteği, keyif alamama... umarım major depresyona doğru ilerlemez.
sabah sırf vizesinden çaktığınız dersten kalmamak için okula gidiyorsanız,derste alakasız şeyler düşünüyor,dersle ilgilenen herkese ana avrat düz gitmek istiyorsanız,yemeği bile zevkle yiyemiyor sadece midenizi dolduruyorsanız,çok konuşan herkesten nefret ediyor,tıklım tıklım dolu metrobüslere tahammül edemiyorsanız,sigarayı sizi rahatlatan tek faktör olarak görüyorsanız depresyondasınızdır,gereksiz bir şeydir,ömrünüzün bir kısmını boşu boşuna tüketir.e peki ne yapılabilir?
(bkz: kelin merhemi olsa kendi başına sürerdi)
depresyona girilir,çıkılmaz.sadece muhtelif uzunluklarda ( ya da kısalıklarda ) ara verilir,o kadar. aga,depresyondaydım,atlattım çok şükür diyene rastlarsanız eğer,inanmayın,ya yalan söylüyordur,ya da çok iyimserdir. dipsiz kuyudur,düştükçe düşülen boşluktur. derinlerinden bildirdim.
yıl olmuş 2014 editi: hala derinlerdeyim.