depresyon

entry1165 galeri41
    314.
  1. insanın kendi çabalarıyla çok rahat kurtulabileceği antidepresanlara hiç bulaşmaması gereken bir hastalık.
    bir bilgin der ki, insanın mutsuzluğu kesinlikle mutlu olup olmadığını düşünecek kadar boş vaktinin olmasından ileri gelir.
    birşeylerle meşgul olun, gezin tozun ama düşünmeyin. çok düşünen insan mutsuz olmaya mahkumdur. bir uğraş bulun kendinize. namaz kılın. sürekli halinize şükredin.
    4 ...
  2. 313.
  3. 312.
  4. depresyon herkesin ağzına geyik yaptığı hastalık değildir. 2 gün moron gibi dolaşmakla depresyonda olunmaz. depresyon aylarca sürebilen ve yardım alınması gereken bir rahatsızlıktır.
    4 ...
  5. 312.
  6. kapisi pic olmustur girip cikmaktan.
    2 ...
  7. 311.
  8. Bir arkadaşımın 1 hafta önce intihar etme sebebi olarak karşıma çıkmış kelime.
    2 ...
  9. 310.
  10. depresyona girmek istemeyenlere tavsiyeler:
    1- Öncelikle gerçekten depresyona girmek istemediğinize karar verin. çünkü günümüzde bazen insanlar depresyona bilerek girmek istiyor.
    2- en yakın arkadaşınmış sevgilinmiş şuymuş buymuş size yaptıkları kötülüklere lütfen kafanızı takmayın. bakın başlarına bir şey gelir o ayrı ona kafayı takın ama ilişkilerdeki iniş çıkışları sallamayın.
    3- Yapamayacağınız işlere bulaşmayın hırsın fazlası da depresyon sebebi.
    4- Çok felsefe yapmayın ve kimseye bağımlılık derecesinde bağlanmayın.

    bunları depresyon tanısı konmış ve ilaçlarla ayakta durmaya çalışan biri olarak yazıyorum. bakın nedenlerini çözdüğüm halde hastalığımı çözemiyorum adeta ele geçiriyor insanı yüreğimde bir alev var cayır cayır yanıyor her seferinde. hele akşama doğru saatlerde. hayatımda hiç bir kayıp yok hiç bir büyük aksilik yok ama ufak tefek olayları biriktire biriktire bu hale geldim ve hata yapma şansım yok artık. ilerde çocuklarıma anne sevgilime eş olmam lazım. herkesin olması lazım. lütfen kendinizi koruyun, allah düşmanımın başına vermesin. ota boka üzülmeyin..depresyon özenilecek bir şey değil. bir illet.
    3 ...
  11. 309.
  12. Yusuf Atılgan - Aylak Adam
    Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna

    Bu 2 kitabın yazarlarının da kitapları yazarken içinde bulunduklarını düşündüğüm duygu durum bozukluğudur. Aynı zamanda 2 karakterin de ikili ilişkilerde ki başarısızlıkları, içe dönüklükleri, yaşadıklarını anlatış şekilleriyle görüleceği gibi şizoid kişilik bozukluğu ve olaylara verdikleri tepkilerle anlaşıldığı üzere pasif agresif kişilik bozukluğu da bulunmaktadır. Aksi takdirde ne "C" ne de Raif efendi'nin iç dünya tasvirleri bu hastalığa sahip olanlarla birebir bu kadar benzeyemez.

    Belki de bu yüzdendir hala Kürk Mantolu Madonna'yı yani Maria Puder i aramamın sebebi... Tıpkı C'nin gerçek aşkı senelerce aradığı gibi.
    1 ...
  13. 308.
  14. artık 12-13 yaşındaki çocukların bile "ben depresyodayım, sevgilim terk etti beni, arkadaşımla kavga ettim, hede hödö" demesinden dolayı, sahip olunduğu halde gizlemeye çalışılan, "geberip gitsen ne değişicek?" temeline dayanan, tedavi edilmesi gereken hastalık.

    --spoiler--
    depresyondaki kişinin bir günü:
    .*sabah uyanılır, uyku alınmamıştır, vücudun her santimi yataktan kalkmamak için adeta yalvarır.
    .*oflaya puflaya giyinilir. saçla ilgilenilmez.
    .*işe/okula gidilir. tüm gün uyku hali vardır.
    .*eve dönülür, kahve yapılır.
    .*yataktan kalkmamak adına yapılan kahve termosa konulur.
    .*bilgisayar kucağa alınır. arkada ağır müzik vardır.
    .*ara sıra baş bilgisayardan kaldırılır. duvara bakılır, 5-10 dakika düşünülür, bilgisayara geri dönülür.
    .*yarım saatte bir yemek yemeye gidilir.
    .*kullanılan tabaklar ve bardaklar mutfağa geri götürülmez, kültablası olarak kullanılır.
    .*telefon kontrol edilir, cevapsız aramalar, art arda gelen mesajlar vs. hepsi bakılmadan silinir, telefon yerine konur. *
    .*bilgisayarı kapatmaya üşenilir, beklemeye alınır, yatağın yanına koyulur.
    .*baş yastığa konulur.
    ..* minimum yarım saat- kırk beş dakika süren uykuma çabası gösterilir.
    .*uyunamayınca kalkılıp bir sigara yakılır.
    .*baş tekrar yastığa konur, eskiden yapılan şeyler akla gelir, suçluluk, pişmanlık, eziklik duygusu içinde uykuya dalınır.
    --spoiler--
    5 ...
  15. 307.
  16. usul usul ve sinsice gelir, bir karabulut gibi çöker üzerinize. öylesine ağırdır ki taşımakta güçlük çeker, yerinizden kalkmak istemezsiniz. hayatın tadını alamaz olursunuz. zordur be.
    1 ...
  17. 306.
  18. kendimizi farklı hissetmek istediğimiz anlarda içinde bulunduğumuz ruh halidir. bazende kızlara hava atmak için takındığımız psikolojik salaklıktır.
    2 ...
  19. 305.
  20. üniversite öğrencilerinin vizelerden bir hafta önce yaşadığı durumun adıdır. Bir de bahar yorgunluğu var tabi.
    1 ...
  21. 304.
  22. Geçen hafta hatırlayamadığım bir günün akşamına doğru, Servise bindiğim noktada araba beklerken geldi benim yanıma. Bana gelmemişti aslında. Karşılaştık sadece. Yüzüme gülümsedi şöyle bir. Bir şey demeden, emanetini aldı, çektiii, gitti.



    Orta yaşın biraz üstünde bir adam... Tam 2 metre ötemde, bir elinde bastonu, diğerinde 2 tane poşetiyle sırtı kamburca, çökmüş, bitmiş bir şekilde yürürken... Tam ben adama acıyarak bakıp içimden,

    "Zaman gelecek. Ben de, annem, babam da, kardeşlerim de böyle çökeceğiz. Yazık"

    diye geçirirken.

    Tam 2 metre önümde gördüm ölümün yüzünü. Sağ ayağını tuttu o acıdığım adamın. Ayağı havada kaldı. Bir kaç defa yere basmaya çalışsa da adam, titremeye başladı. Ben dikkat etmeden ölümün sarılışına, sordum adama.

    "Dayı... iyi misin?"

    Ve çökmüş vücut dayanamadı tek ayak üstünde durmaya. Yuvarlanıverdi yere. Koştum. Yine tekrarladım...

    "Dayı... iyi misin?"

    Gözlerimin içine baktı adam fal taşı gibi açtığı kocaman gözleriyle. Korku, vardı. O görmüştü ölümün yüzünü.

    "Eczane"

    dedi...

    "Eczaneye gidiyordum"

    Bilmiyorum neden gittiğini. Poşetlerdeki kolonya şişelerini mi dolduracaktı. Yoksa ilaçlarını mı alacaktı. Anlamadım. Zorla kaldırdım koltuk altlarından. Hani ağırlaşırmış üstüne ölüm çöken adam... Demir gibi ağırdı... Beni de düşürdü bir iki defa. Her defasında tekrar kaldırdım. Zorlayarak 7 metre ötedeki, eczanenin kapısından soktum. Anlamadım ki, ölüm yanımızdaymış. Üstündeymiş adamın. O hala benim gözlerime bakarken. Ölüm de ona bakıyormuş. Bakmak ne kelime, sarılmış dört koluyla...

    Oturttum koltuğa, Gömleğinin boğazını gevşettim.

    "Tansiyonun düştü galiba."

    dedim. Cevap vermedi. Hala bakıyordu. Yalvararak.

    Tansiyon cihazını istedim. Geldi. Kolunu sıvadım adamın. Tam kolunu sokacaktım ki cihazın kol yuvasına. Adamın elini parçaladığını gördüm. Öteki kolunu sıvadım. Sol kolunu... Cihazın yuvasına soktum kolunu. Ayarlama yapıyordu, Eczacının yardımcısı güzel kız.... Adam hala bakıyordu gözünü kırpmadan, gözlerimin içine. Göz bebeklerinin yukarı kayışını hatırlıyorum. Sonra sağ tarafa düşüşünü. Ne yapacağını şaşırmış bir şekilde kaldık o kız da, ben de... Hemen, bacaklarını kaldırıp kalp seviyesinin üstüne getirdim. Karşıdaki sağlık ocağından, doktor çağırdık. Gelmediler. Ehemmiyet vermediler belki. Ya da inanmadılar. Ben adamı uyandırmaya çalışırken, adamın çişini altına salışını hatırlıyorum. O anda anladım öldüğünü. Koştum aile hekiminin yanına.

    "Adam ölüyor Hüseyin bey. Yetişin!!!"

    Tuttum kolundan hastasının önündeyken. Çeke çeke götürdüm.

    "Ben kalp masajı yapıyorum. Sen dilini çıkart yutmasın"

    dedi bana doktor. Hemen bi kaşık sapıyla, boğazının dibine gitmiş dilini almaya çalıştım. Olmadı. Parmağımı soktum. Çektim dilini açtım boğazını. Ölüm gülüyordu bu arada kendisine karşı yaptıklarımıza. 10 - 15 dakika uğraştık. Hüseyin doktor terini silerken sağ koluna,

    "Ex oldu"

    dedi. Ex olmak. Ölümün ziyaretinin kibarcası galiba. 15 dakika sonra acil geldi ben sinir krizine girip panik atakla uğraşırken. Hıçkırarak nefes almaya çalışırken. Türbanlı sağlık görevlisi getirdi elektro şoku. 2 kere vurdular göğsüne. Kalp çalıştı. Tam düzenli olmasa da... Ama ölüm yerleşmişti bile eve. Hatta giderken ev sahibini de götürecekti.

    Götürdü. Götürdüler. Acil personeli koydu sedyenin üstüne adamı. Boşalmış kasları yüzünden saldığı çişini saklamak için üstüne battaniye örttüler. Götürdüler. Ben krizdeyken. Hüseyin bey sakinleştirmeye çalıştı beni. Bildiği için rahatsızlığımı.

    "Sen"

    dedi.

    "Nereye gidiyorsun?"

    Cevap vermemi bekliyorken benim nefes almaya çalışıp hıçkırıklarla tiril tiril titrememi görüyordu.

    "Gel. Bu halde gidemezsin. Sana rapor vereyim. Git uzan. Yat, uyu"

    dedi. Ama ben...

    "Ölümü gördüm Hüseyin bey" tam yanıma uğradı diyemedim.

    Aldım raporu. Geldim eve. Aklımda hala.

    "Eczaneye gidiyordum."

    "Eczaneye gidiyordum."

    "Eczaneye gidiyordum."

    "Eczaneye gidiyordum."...

    Gitmeseydin be dayı.

    Kalktım. Tekrar gittim eczaneye...

    "Nooldu öldü mü adam?"

    dedim zoraki nasıl soracağını bilmeden.

    "Bilmiyorum. Yoğun bakıma almışlar"

    dedi. O güzel yardımcı kız.

    Bir kaç saat sonra. Ölmüş.

    Ölüm. Almış.
    1 ...
  23. 303.
  24. Yaşadığın şeyi özgürlük mü sandın?

    Sen lan evet sen!

    Bilgisayarın başında,

    Midesindeki hissizliğiyle,

    şakağındaki ağrıyla ruhunu boşaltmaya çalışan angut.

    Dışarıda dilediğince gezsen bir pazar günü kaç yazar!

    Sen ki özgür doğmadın.

    Sen hiç özgür olmadın!

    VE OLMAYACAKSIN!

    Özgürlük dediğin;

    Ağrıyan şakağına dayadığın namludan,

    tetiğini çektikten sonra tüten dumandır!

    vücudundaki anlık kasılmadır!

    Ruhunu vermeden önce.

    Ve üstüne atılan o ilk kürek topraktır.

    ilk su damlasıdır ruhsuz bedenine değen.

    ilk böcektir kendini bırakan vücudunu kemiren.

    Mutluluk 3 şeye bağlı ya.

    Seveceğin bir şeye,

    Seveceğin şey için umut edeceğin bir şeye,

    Umut edeceğin şeyi gerçekleştirmek için yapacağın bir şeye,

    Hangisi var ki sende,

    O zaman bu suratındaki aptal gülümseme de ne!

    Özgür müsün lan sen!

    Kırlarda koşup zıplasan neye yarar!

    Pazar günü gezsen dolaşsan?

    Kaç yazar.

    Sen özgür doğmadın.

    Sen özgür olmadın!

    Sen özgür!

    OL MA YA CAK SIN!
    2 ...
  25. 302.
  26. krizdeki ekonomiler için de kullanılan psikolojik hastalık.
    1 ...
  27. 301.
  28. Çoğunlukla asosyalliğin tetiklediği, ruhsal bunalım durumudur. Erkeklerde saç sakal bırakma ve paspal dolaşma, kadınlarda bolca yağlı hamur işi, cips vb şeyleri tüketme ve kuaföre gitme isteği gibi belirtiler gösterir.
    2 ...
  29. 300.
  30. çoğu zaman kişinin boş kaldığı dönemlerde ortaya çıkan karamsar ruh hali. kişi şöyle bir hal alır;

    http://www.youtube.com/watch?v=rYRlzlReMXY
    1 ...
  31. 299.
  32. içinin birisi, veya bir takım eski olaylar tarafından depilerek deşilmesidir.
    (bkz: depreşmek)
    1 ...
  33. 298.
  34. zaman zaman yaşadığım durum.
    1 ...
  35. 297.
  36. halet-i ruhiyenin akordunun bozulması.
    1 ...
  37. 296.
  38. hayattan zevk alamama ile beraber başlar, içinizde bir hav akabarcığı olarak büyür, sonra biri gelir onu patlatır.
    1 ...
  39. 295.
  40. yaşamamış olanın asla anlayamayacağı aşırı boktan bir durumdur. genelde, göte yakın ağızlara sahip insanlarda olma olasılığı yüksektir. sıçılacak ağız göte yakın olur çünkü... ama, her depresyond bu geçerli değildir. mis gibi hayat kokan ağız sahiplerinde de görülür.
    2 ...
  41. 294.
  42. 293.
  43. (bkz: http://www.telkinmp3.com/...epresyon-dunde-kaldi.html) adresine girip ilaçsız tedavi olabileceğiniz hastalık.
    2 ...
  44. 292.
  45. elbiseye yapıştığı haftalar sonra fark edilen sakıza benzeyendir. çıkartmak isteseniz ve bunu başarsanız da, ufak da olsa bir kalıntı mutlaka kalır.
    1 ...
  46. 291.
  47. depresyonda olan insanların sıkça söylediği üç şey:
    -ben depresyonda değilim.
    -ne gerek var...boşuna...
    -ben depresyonda değilim.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük