Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.
Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.*
deniz olunmalı, coğu zaman sakin, bazen de dalgalı; ama hep huzuru barındırabilmeli icinde, mavisinde, yesilinde...
çok derinden rencide olmama sebep olmuş, kavak yelleri dizisinin karakteridir...
şöyle ki ;
zaman :askerlik.
mekan :er gazinosu.
ben : devrem, şu deniz denen adama dikkatlice baksana...
asker arkadaşım : baktım devrem...
ben : bir de bana bak.
asker arkadaşım : eee..?
ben : ya kız arkadaşım beni deniz'e çok benzetiyor da, senin de fikrini almak istedim...
aniden televizyona dönüp deniz'e, sonra tekrar bana bakması gerçekten görülmeye değerdi...
ve sonra o malum cevap geldi...
Bir çocuğumuz olursa
Adı DENiZ olmalı,
ister kız ister erkek
Farketmez hiç biri
Fakat bakışları farketmeli
Güneş gibi olmalı
Aydınlatmalı her tarafı
Her bir yandan bir bir.
nick'imden başladım bu ismi kullanmaya. babama saygısızlık olmayacağını bilsem tek celsede sahip olurdum deniz ismine, zira bir türk geleneği olan aile büyüğümün ismine sahibim... deniz e tutkum yıllar öncesine dayanır. belki maviliğine aşığım belki de derinliği beni çekiyor. neden bu kadar ilgimi çektiğini hiç bilmiyorum. ne yüzmeyi bilirim ne deniz kenarında güneşlenmeyi severim lakin gelecekte bir gün evlenirsem çocuğuma koyacağım isimdir deniz. kız ya da erkek hiç farketmez adı mutlaka deniz olacak.
beyaz güller hastanesi'nde yaşamın elini ilk kez tuttuğun zaman
tanrı oyuncaklarını yüzünde unuttu senin
ve mavi bir uçurum ekledi gözlerine
günü gelince düşmem için"
bu dizeleri yazmıştım
8.30 vapurunda unuttuğum
anı defterine
sana geri vermeden önce
ama neylersin sevgili deniz
tüylerini fırtınanın döktügü bir martı gibi
herkese yakışmıyor aşk
ve
gözlerine gitmiyor artik
bindiğim hiçbir vapur
hay allah.