denize giriyorsunuz, güneş vücudunuzu yakıyor, bembeyaz vücudunuz kıpkızıl oluyor, ıslak vücudunuza kum yapışıyor, sahilde yürürken ayağınıza yabancı cisim temas ediyor... yani, bu bana göre tatil ve dinlenme değil, 20 seneyi geçti bu aktiviteyi bırakalı.
ben kesinlikle bu üçlüye yakın bir yerlerde doğmalıymışım. ankara ne amk ya... tamam seviyorum memleketimi, güzel ama plaj görünce de dayanamıyorum. şubatta denize girmiş adamım ben.
şehir insanı için çok uzak olan üçlüdür. zaten katır gibi çalışıp, karınca kadar birikim yapamadığımız bu gezegende tatil bir hülyadır. tatil bir sokak kadınıdır. süslü püslü, ucuz kokulu ama çekici bir kadın. size sadece anlık sefalar sunar bu kadın.
7-10 gün süreyle bu üçlüye dahil olabilmek için, hepimizin 350 gün boyunca deli gibi çalışmamızdır. dışardan bakıldığında çüş, oha etkisi yaratsa da, o 7-10 gün, insanın yaşama süresini pozitif yönde etkilemektedir.
burnumda tüten üçlü. güneşin altında kumların üstünde yatılır. bir taraftan kulakta müzik. hafif bir mayışma durumu. bir de hafif hafif rüzgar eserse oh tadından yenmez swh sonra bunalmanın tavan yaptığı anda da güp denize. ayy daha bir özledim yahu (bkz: içi gitmek)
