teröristtir. bu organizmayı severek, aslında, bu güzel ülkeye mental olarak ihanet edenlere, bunu büyük dava adamı zannedenlere, aldanmış türk gençlerine (az bir kısmına şükür ki), iyiyle kötüyü birbirinin yerine ikame eden şaşkın gafillere, deniz gezmiş'in son sözlerinin ''yaşasın kürt halkının bağımsızlığı'' olduğunu hatırlatmak isterim... işte sevdiğiniz devrimci(!). devam edin, ölmeyecek gibi şu fani dünyaya sarılanlara 'tapmaya'; binlerce şehidin ruhunu sızlatmaya devam edin...
sadece türkiye'nin geleceği için uğraşmış, şimdiki ekonomik bağımsızlık olmadan hiçbir zaman tam bağımsız olamayız görüşünü taa 70 lerde dile getirmiş ve savunmuş vatanperver devrimci
Yağmur çiseliyor,
Serez'in esnaf çarşısında
yağmur çiseliyor.
korkak
yavaş sesle
bir ihanet konuşması gibi.
Yağmur çiseliyor,
beyaz ve çıplak mürted ayaklarının
ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi.
Yağmur çiseliyor,
Serez'in esnaf çarşısında,
bir bakırcı dükkanının karşısında
Bedreddin'im bir ağaca asılı.
Yağmur çiseliyor,
Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.
Ve yağmurda ıslanan
yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin
çırılçıplak etidir.
Yağmur çiseliyor,
Serez çarşısı dilsiz,
Serez çarşısı kör.
Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü
Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.
Yağmur çiseliyor
hep "eğer iktidara onlar gibiler gelseydi elin rusuna ülkeyi peşkeş çekeceklerdi" ya da "adam adliyeleri bastı, şansa kimseyi öldürmedi şimdi bu mu masum insan" derler deniz gezmiş' i eleştirenler. ama anlaşılamayan şey eğer düşünceleri iktidara olsaydı, asla ülkeyi sovyetlere- rusya değil arkadaşım, sovyetler, peşkeş çekmeyecekti. hatta onları sosyal emperyalist diye adlandırıp en az a.b.d kadar karşı çıkıyorlardı. ayrıca eğer bu kişiler silah alıp yola koyuldularsa bazı kan emiciler gibi para ya da keyif uğruna bunu yapmadılar. ama yanlış ama doğru bir yol seçtiler, bu tartışılır ama asla halk düşmanı olmadılar. vatan haini olunmadan da halk düşmanı olunabilir. örnek vermek gerekirse; bugün iktidarda olanları vatan haini olarak adlandırayamayız.(hoş orası da tartışılır ya) fakat o kişiler halk düşmanı çünkü halka karşılardır. her yaptıkları onları sömürmek amaçlıdır. bu nu bilip, öyle tartışmak gerek denizleri ve diğerlerini.
devlete bas kaldıranın bası ezilir felsefesinden hareketle, devlet tarafından idam edilmiş kişidir. burda sorgulanması gereken esasında laik, demokratik, hukuk devletine karşı olan bu kişinin neden bugün hakettiginden ziyadesiyle fazla saygı gördüğügür.
sivas/gemerek'te;
uğruna sava$tığı özgürlük, uğruna direndiği e$itlik için, değer verdiği tüm yargılar için yaptığı sava$ı kazanmış insandır gözümde.. hüseyin'le ve yusuf'la ve taylan'la ve hacı'yla ve sinan'la göğüs göğüse siperlerde; kefensiz ölenlerden, türkülerle sarılı bedeni.
"henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. bir kadın eli değmemişti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. herkes tanıktır ki korkmadık. içimiz titremedi hiç. mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.
asıldık ey halkım, unutma bizi...
-uğur mumcu- "
süleyman demirel'in "asılsınlar" diye oy verdiği, böyle bir $eyi oylatacak kadar a$ağılık bir vücut bulduğu, kırgın hep de kırgın kalacak tarihin dünya yürekli hukuk fakültesi öğrencisi deniz gezmiş.. darağacında üç fidan'dan biri... o devrim gülünün solduğu ak$am yazmı$-tır babasına mektubunu.
" - son mektup -
merkez cezaevi 6.5.1972
baba,
mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış
bulunuyorum. ben ne kadar üzülmeyin dersem
yine de üzüleceğinizi biliyorum. fakat bu durumu metanetle
karşılamanı istiyorum. insanlar doğar, büyür,
yaşar, ölürler. önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı
süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. bu nedenle ben
erken gitmeyi normal karşılıyorum. ve kaldı ki benden
evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında
tereddüt etmemişlerdir. benim de tereddüte düşmeyeceğimden
şüphen olmasın. oğlun ölüm karşısında aciz ve
çaresiz kalmış değildir. o bu yola bilerek girdi ve sonunun
da bu olduğunu biliyordu. seninle düşüncelerimiz
ayrı, ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. sadece
senin değil, türkiye'de yaşayan kürt ve türk halklarının da
anlayacağına inanıyorum. cenazem için avukatlarıma
gerekli talimatı verdim. ayrıca savcıya da
bildireceğim. ankara'da 1969'da ölen arkadaşım taylan
özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. onun için
cenazemi istanbul'a götürmeye kalkma. annemi teselli
etmek sana düşüyor. kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum.
kendisine özellikle tembih et, onun bilim adamı
olmasını istiyorum. bilimle uğraşsın ve unutmasın
ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.
son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı
belirtir, seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi
devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım.
oğlun deniz gezmiş"..
sürünerek geçen hükümet kuşu'nun kısasa kısas politik orospu çocukluğu ile 6 mayıs 1972'de cellatlarının sigara dumanlarının pusuyla göç eden bir simurg'tur deniz gezmi$.
..$imdi kalkıp bazıları, bu ülkenin bölünmezliğini nasyonalizm kisvesi altında efelik yapmaya çalı$an köpeklerin mevcudiyetiyle oranlamaya kalkıyor. helmintolog değilim; uğra$mıyorum.
ters bir bakis acisiyla toktamis atesin bir sozunu hatirlatayim ulkeye ne kadar ihanet eden varsa bakin hepsinin anit mezarlari vardir. astigimizi sonra anliyor , demokratim kaplanim dedikten sonra basa getirip ardindan asiyoruz ve yine sonrasinda esasen ne mal oldugunu anliyoruz.. bugun ulkenin gidisati icin silah cekmenin cozum olacagina inansam inansam devletin en tepesine silah dayarim , bu dusunce cok ozeldir iyi dusunuldugunde..*
ikibinaltılı günlerdekine benzer iktidarların ülkeye gelmesini, en azından yakın tarihe kadar ertelemiş büyük insan. sayesinde belki bir kaç nesil daha düzgün çıktı. amma velakin, işlem bu-süreç bu be kardeşim. yazık oldu sana.
gözlerindeki azalmış pırıltının başkalarının içinde bir kıvılcım olarak kaldığını -daha da göremeden- ölen amerikan karşıtlığının yanında yer alan tam benlik-çi.
sanılanın aksine çok büyük bir kahraman olmak için çabalamış bir insan değildir. "kahraman olayım milyonlar beni alkışlasın el üstünde tutulayım ama tabi bunun için biraz göz boyamak gerek" düşüncelerine sahip olsaydı sonunun ölüm olduğunu bildiği bir yolda baştan itibaren bu kadar istikrarlı ve bu denli gözü kara olmazdı.
yürekten inandığı şeylerin hiçbirinden ödün vermeden savaştı o. yaşıtları kaçacak delik ararken o merminin üstüne yürüdü. insanları şaşırtmak için değildi bu, emperyalizme karşıydı onun savaşı. televizyon kanalları, gazeteler, dergiler mümkün olduğunca bahsetmedi ondan. kimisi iktidar yanlısıydı kimiyse korkak. buna rağmen milyonlarca insanı peşinden sürükledi. tek istediği halkının özgür ve bağımsız olmasıydı. daha bir kızın eline bile değmemişti eli kimbilir..
hayatının ilkbaharını sonbahar diye gördü ve bir gece sabaha karşı bir yuvarlak ipin arasında halkına hediye etti canını. ay şahittir ki korkmadı hiç. kendi elleriyle tuttu kendiri ve kendi sehpasını kendisi attı..
asıl korkaklar tehlike diye gördükleri şeyle savaşamayacaklarını düşünüp ortadan kaldırmaya çalışanlardı onu. kimisi gördü kimisi göremedi bu gerçeği. o ise bir döneme damgasını basmış olmakla kalmadı sadece. hala ölüm yıldönümünde mezarını doldurup taşıran sessiz yüzlerce insan var savaştığı ülkesine sahip çıkmaya hazır olan..
Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek icin
asıldığı çividen indirilmelidir
yapraklari biten takvim
Zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir hali
içinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek icin zulmüne
makas denilen patronun
Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının
Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında