Birgün mezarlarında güller açılası, türkiye'nin yetiştirdiği en güçlü ve değerli kemalistlerden,antiemperyalist, tam bağımsız, bir kahraman.
Umarım birgün kıymeti, günde üç öğün knight online oynayıp, ara öğünlerde önlerindeki köfte-patatesleri alelacele yiyerek counter strike oynayan, başıboş zat-ı muhteremlercede anlaşılırda hayatta puan yükseltmek ve level atlamaktan daha önemli şeyler olduğu anlarlar. Oda...*
Bugün itibariyle 36. kez nefretimizin tohumlarını patlatan, ölü çiçeklerimizi tüm güzelliğiyle dirilten isim. Bir Behçet Necatigil şiiri vardır ya;
"Çoklarından düşüyor da bunca,
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca"
Eğildim ve aldım, solmadı; dirildi bütün şerefsiz cellat ruhlulara inat...göğsümün en güzel yanına yaslandırdım onu, ışıldıyor ışıldayacaktır da her zaman, karanlığa inat... Çünkü;
bugün arkadaşımla gittiğim*karşıyaka mezarlığında bulunan ve üzerinde "deniz gezmiş" yazan mezar taşının dibinde yatan genç devrimci. dava adamı. genç yaşta asılmasıyla kitleleri hüzne boğması yaptıklarının önüne geçmiştir çoğu zaman.
36. yıldönümünde mezarlıkta dikkatimi çeken ise; gelen süper(!) devrimci liselilerin* 'çoğunun' amacının dua okumak ve deniz'i anmak değil de, mezarının yanında fotoğraf çek(in)mek olduğunu gördüğüm ve devrimci beylerimizin* yaptığının sadece balta-sap ilişkisi olduğudur.
Eski başbakan Süleyman Demirel, yeğeni Yahya Demirel "hayali ihracat" yaptığı için soruşturulurken muhaliflerine şöyle çıkımıştı:
-25 yaşında çocukla uğraşıyorlar!
Yahya 25 yaşında devleti dolandırmak gibi "çocukluk" yapmıştı! Demirel hoş görülmesini istiyordu.
Aynı Demirel Denizlerin idam hükmü Meclis'e geldiğinde ise elini pişkin bir ifadeyle havaya kaldırıp, arkasına dönerek lideri olduğu Adalet Partisi"nden idama "evet" demeyen var mı diye kontrol ediyordu.
Deniz haksızlıklara ve hırsızlıklara karşıydı, Demirel ise yeğeni Yahya"yı korurken böyle değildi. Deniz"in karşı olduklarını savunuyordu!
Deniz"in haksızlıklara karşıisyanı Haydarpaşa Lisesi"nde daha 1. sınıf öğrencisiyken başlamıştı.
Hürriyet gazetesi o yıllarda Haydarpaşa"nın en sevilen öğretmeni Ömer Hoca için yalan ve iftira dolu bir haber yayınlamıştı.
Haydarpaşa"nın iyi öğrencileri o gün okulu boşaltıp, Cağaoğlu"nu geldiler. Gazete binası önünde Hürriyet"i yaktılar! Öğrencilerin önünde Deniz vardı!
Öğretmenleri için bunu yaptılar!
Ertesi günkü Hürriyet"in birinci sayfasında gazeteyi ateşe veren öğrenci Mehdi Beşpınar"ın, Deniz Gezmiş"le birlikte kocaman fotoğrafı yayınlanmıştı:
-Bu gençler yarın yaptıklarından utanacaklar!
Tam tersi oldu, Hürriyet yaptığı yanlış haberden utandı, hem Ömer Hoca"dan hem de öğrencilerden özür diledi.
Deniz Gezmiş hayatı boyunca utanılacak hiç bir şey yapmadı.
Ama arkadaşlarını güldürmek için çok şakalar yaptı.
Mesela Sultanahmet Cezaevin"de tutukluyken Bozkurt Nuhoğlu"nun fırçasına verdiği tepki gibi... Nuhoğlu çıkışıyor:
-Arkadaşlar devrimden başka bir şey konuşamaz mısınız? Bir devrimci sanatla, edebiyatla, sinemayla, müzikle de ilgilenmelidir!
Herkes birbirine bakarken Deniz "Bozkurt Abi haklı" diyor:
Deniz idama giderken de aynı neşesini koruyordu. Kendisiyle aynı davada idam istemiyle yargılanan Mete Ertekin anlatmıştı. Deniz"in idam kararı kesinleştikten sonra yüzü asılan idamlık arkadaşını şöyle teselli ediyor:
-Mete üzülme kardeşim, öbür tarafı sen gelmeden gidip ayarlayacağım, sana torpil yaptıracağım!
Bu sözlerinden kısa süre sonra Deniz, Yusuf ve Hüseyin idam edildiler.
"bak işte yaklaşıyor fırtına
bak yine yükseliyor dalgalar
yıllardan sonra, yollardan sonra
şarkılar söylüyor çocuklar
yıllardan sonra, yollardan sonra
yeniden yanyana onlar
ne geçmiş tükendi ne yarınlar
hayat yeniler bizleri
geçse de yolumuz bozkırlardan denizlere çıkar sokaklar
yıllardan sonra, yollardan sonra
yeniden yanyana onlar" *
devlet düşmanlığına vesile yapılmaması gereken kişidir. ne olmuşsa olmuş, bu kararları devletin şahs-ı manevisi çıkıp vermemiştir. devletin başındaki kişiler vermiştir. o yüzden şuçlamak isteniyorsa birileri, adalet isteniyorsa şahısların üzerine gidilmelidir. yoksa kimsenin Türkiye Cumhuriyeti devleti'nin yüceliğine fitne, soru işaretleri getirecek davranışlarda bulunmaya hakkı yoktur.
cedit: eksileyen arkadaş o hakkı kendinde buluyorsun galiba.
idamı hükümet tarafından meşrulaştırılmış, düzen için tehlike arzettiği dolayısıyla asılmış dönemin en etkin sol öğrenci gruplarının lideri. ama ne yazıkki bu genç dima fötr şapkanı'nin "3 aldık 3 verdik" politikasına kurban gitmiştir. fakat ölümünün bu kadar ses getireceği ve daha geniş kitleleri peşinden sürükleyebileceğini kim tahmin ederdi ki?
Yaşasaydı muhtemelen Siyaset Meydanı'ndaki 68 Kuşağı tartışmalarının gediklisi olacaktı...Türk Solu'nun şansına Özgürlük Ütopyası'nın kahramanlarından biri oldu.
tek isteği 'tam bağımsız Türkiye!' olan fakat dönemin devlet büyükleri -ve bazıları hala büyük(!)- tarafından belkide sadece kendi egolarını tatmin etmek, varlıklarını biraz daha sürdürebilmek için canına kıyılan profosyonel devrimci...
hatırla sevgili dizisinden sonra hatırlanmasıda ayrıca acı vericidir bence...
T.C.K' nın 146. maddesine göre sıkı yönetim mahkemeleri tarafından yargılanıp 6 mayıs 1972 tarihin de Hüseyin inan ve Yusuf Aslan ile idam edilen, tek suçu halkını sevmek olan, idam sehpasına çıkarken bile bir dakika durup tereddüt etmeyen, Kurtuluş savaşında emparyalizme karşı açtığımız bayrağı onurla taşıyan ve bu bayrak uğruna canını veren üç fidan' dan biri.
tek bir adam öldürmedi, tek bir asker, tek bir polis, bir bomba yapmadı bir tane yeri taramadı, elinde iple karşı görüşten kimseyi boğmadı, tekmelemedi kimseyi, kafasını uzatmadı, bunu yapanlar burada o öldürüldü. Evet beğenmiyorsunuz, adam değil diyorsunuz, o nu yıkacaktı diyorsunuz bunu yıkacaktı diyorsunuz. Şu an mecliste bulunan ve değişenlerin %100'ü onun yaşındayken de yıkıacağız diyorlardı ee onlar başbakan oldu deniz toprak.