birinci elden yardım etmesini bilmeyen halkımızın saftirik duygularıyla bunca yıldır büyüyen, gelişen ve karizma sahibi olan kurum. anlamam etmem türk halkını. madem yardım etmek istiyorsun git gıda alışverişi yap yoksul sokaklarda dağıt kardeşim, ya da fakir aileleri tespit ettir para yardımı yap.
almanyadaki saftirikler için de geçerlidir bu, zaten her sene bilemedin 2-3 senede bir geliyorsun, biriktir paranı kendi elinle yarım günde yardımlarını yap. bu kadar da mı kafanız çalışmıyor acaba?
istanbul'da kalmaya başladığım zamanlarda "vay be ne güzel şeyler yapıyor bu insanlar" dediğim. daha sonradan gerçekleri anlayınca saflığıma yandığım oluşum.
insanın iddialar karşısında;
-nasıl ya?
-hadi ya?
-yuh artık?
-ee, o zaman biz kime güveneceğiz?
sorularıyla karşı karşıya bırakan, yolsuzluğu yapanların erdener abiye sevk edilerek deniz fenerinin bizzat beton ve metal aksamıyla yakın ilişkiler kurulmasının sağlanmasına mütevellit, tuvalet kağıdı işlevi görmeleri için umumi bir tuvalette işbaşı yapılmalarının sağlanmasıyla yaptıklarının belki telafi edilebileceği, üstüne basa basa söyledikleri ve bizlere de kanıksatları gibi yüzyılın yardım hareketini son olayla ellerine yüzlerine bulaştıran, ama yine de sloganlarında bir anlam eksikliği oluşmayan dernek.
dolandırıcı örgüt!
habertürk öğle haberlerinde başkan yardımcısının "kem küm biz en çok yardım yapan derneğiz.. ama ramazanda şu kadar kişiye iftar yemeği dağıtıyoruz" sözlerini tekrar edip durmuş, almanyadaki olaylarla alakamız yok dedikten sonra telefonla arayan yalçın bayer'den mübarek günde yalan söylemeyin bari ayarını yemiştir.
oradaki dernekle alakamız yok diyecek kadar fütursuzca yalan söyleyebiliyorlar. o dolandırıcılıkla bizim alakamız yok diyemiyor da lafı dolandırıp en çok yardımı bu ülkede biz yapıyoruz diyor. yalçın bey buna da "yardım yaptığını kişilerin kimler tarafından seçildiği, yardım edildikten sonra her seçim dönemi rahatsız edildiği gerçeğini de söyleyin" diyerek ayar verdi.
çok saygı(!)değer rtük başkanı zahit akman'ın da işin içine karıştığı bir dolandırıclık davasında dolandırıcı olarak adı geçen örgüt.
türkiye'de kimse dokunamıyor ama alman makamları adamın basurunu çatlatır böyle. yıllarca yaptıkları işi farklı adla yapmaları için kurdukları dernek ama almanyadakiler bunu yemedi.
her zaman söyledim gene söylüyorum; bu milletin din, kitap ayağına ağzına verdiler*, anasını bacısını avradını sinkaf ettiler**, 13-14 yaşında kız çocuklarını imam nikahına alıp ırzına geçtiler, deniz feneri 8 milyon euro hacılamış çok mu?
Geçenlerde Almanya da yaşayan ve oradaki Türklerin hukuk sorunlarıyla ilgilenen bir arkadaşım istanbul a gelmişti. Çok ilginç şeyler anlattı. En ilgimi çeken konu Almanya da hakkında soruşturma başlatılan Deniz Feneri Derneği ile ile ilgili olanıydı.
Arkadaşım Deniz Feneri olayı göreceksin çok büyüyecek, hatta iktidarı bile sıkıntıya sokacak; dedi. Tabii; Neden? diye sordum. Şöyle anlattı: Şu anda bu derneğin üç üyesi tutuklu. Bu çok önemli. Ayrıca Kanal 7 de çalışan hemen herkes soruşturma kapsamında.
Ben de Tutukluluğun önemi nedir? dedim. Arkadaşım Bu kişiler 8 aydır tutuklu. Almanya da bugüne kadar mahkemeye çıkarılmadan 8 ay tutuklu kalan üç ya da dört dava vardır. Kimse bu kadar süre tutuklu kalmaz. Demek öyle bir soruşturma var ki Alman infaz sisteminde görülmemiş bir uygulama yapılıyor cevabını verdi.
Hukukçu arkadaşım bu arada Deniz Feneri yolsuzluğu ile ilgili dosyaların da bir bölümünü okumuş. "Facia" dedi ve ekledi: Bosna, Kosova ve Pakistan a yapıldığı söylenen yardımların hiçbiri yapılmamış. Alman uzmanlar Kosova da köylerde araşırma yapıyormuş. Makbuzlarda verilen adresleri geziyorlarmış. Bu adresler ya hiç yokmuş ya da bulunan adreslerde yardım aldığını söyleyen kimse çıkmamış.
Arkadaşıma göre şu anda Türkiye nin en önemli kurumlarının başında oturan bir kişi de para taşıyıcısı olarak dosyada yer alıyormuş ve bu yüzden de Avrupa ülkelerine gidemiyormuş.
bakanlar kurulu tarafından 12.7.2005 tarih, 2005/9171 sayılı resmi gazete'de yayınlanan kararname'ye göre''izin almadan yardım toplayabilen kuruluşlar'' arasında sayılmıştır.
talebi, 28 gün içinde ''kararname'' ye dönüşmüştür!
dernek, topladığı 16 milyon euro'luk bağışın 8 milyon eurosunu kanal 7'nin avrupa bürosuna aktarmıştır.
frankfurt savcılığı'nın baskında gözaltına aldığı dört zanlıdan üçünün, hem deniz feneri derneği'nde hem de paraların aktarıldığı kanal 7 ve yimpaş grubu şirketlerinde yöneticilik yaptığı açıklanmıştır.
toplanılan paraları kanal 7'ye aktaran kurum. keşke herşey göründüğü kadar saf olabilse diye düşündürmüş sunucu bey ve bu programı yapan zatlar. ''karagümrük yanıyor'' valla cidden.
--spoiler--
iDDiALAR ASILSIZ:
Kanal 7 Televizyonu'nun sahibi Yenidünya iletişim A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı Zekeriya Karaman, baskının doğru olduğunu ancak savcılık ya da polisten kendilerine herhangi bir suçlama iletilmediğini söyledi. Karaman, "Polis bir şikayet üzerine harekete geçmiş. Bizim daha önce işten çıkardığımız birkaç kişi çeşitli iddialarda ve şikayette bulunmuşlar. Kaçak işçi çalıştırdığımızı iddia etmişler. Bu iddiaların tamamı asılsız. Biz orada Deniz Feneri Derneği'ne sadece ücretsiz program yayını sağlayarak destek oluyoruz. Başka bir organik ilişkimiz kesinlikle yok. Bize gelen bilgilere göre üç çalışanımızı gözaltına almışlar" dedi. Zekeriya Karaman, Kanal 7 olarak Almanya'daki avukatları kanalıyla konuyu takip ettiklerini, ayrıntılı bilgi almaya çalıştıklarını kaydetti.
Almanya'daki dernek bizim şubemiz değil
DENiZ Feneri Derneği'nin Genel Sekreteri ibrahim Altan, Almanya'da baskın yapılan Deniz Feneri Derneği'nin kendileriyle hiçbir resmi bağlantısının olmadığını belirterek, "Bizim Türkiye'deki üç şubemiz dışında dünyanın hiçbir yerinde başka şubemiz bulunmamaktadır. Baskının yapıldığı söylenen Almanya'daki Deniz Feneri e.w. tamamen bağımsız ve bizden ayrı bir kuruluştur. Zaman zaman bizim projelerimize verdikleri parasal destek dolayısıyla, bu derneğin varlığından haberdarız. Ancak Gana'da dahi Deniz Feneri adında bir dernek bulunmakta. Hatta onlar bile BM akreditasyonu olan bir dernek olmamız dolayısıyla adımıza değişik yerlerde rastladıklarından ellerindeki projeye ortak olmamız için teklifte bulundular" dedi.
--spoiler--
şimdi diyor ki amcam, almanya'daki biz değiliz, "deniz feneri ew" derneği. tamam, biz bunu kabul etmiş olalım. sizin "kanal 7" televizyonunuz bu almanya "deniz feneri ew" derneğinden gelen "8 milyon euro" paraya istemem yan cebime koy mu yapmış? az buz bir para değil, tam 8.000.000 euro. kimse kardeşim bu para neyin nesidir, "haramdır" demez mi?
ancak tükürükler saçarak "din" kisvesi altında sizi soyan şirketleri savunun. bağnazlık, yobazlık bu olsa gerek.